.
Ekonomik Göstergeler
Dolar
29.84 ₺
Euro
32.45 ₺
GBP
1.124 ₺
JPY
7.842
Ana Sayfa
Gündem
Spor
Köşe Yazıları
Podcast

Susuzluğa karşı mücadele

Okuma Süresi: 3 Dakika
Toplam Okunma: hesaplanıyor...
Susuzluğa karşı mücadele
Susuzluğa karşı mücadele
Paylaş:
İklim Değişikliği olgusu tüm dünyayı, özellikle de bizim gibi gelişmekte olan ülkeleri ciddi bir şekilde tehdit ediyor. Bu tehlikeye karşı önlem alınması için Birleşmiş Milletler çerçevesinde 1995 yılından beri COP (Conference of the Parties – Tarafların Konferansı) toplantıları düzenleniyor. Bu toplantılara 200’e yakın devletin yetkilileri, yerel yöneticiler, akademisyenler, iş insanları, çeşitli kurum ve kuruluşların temsilcileri katılıyor. Bundan sonraki toplantı Kasım 2025 tarihinde Brezilya’da toplanacak.
Ülke yöneticilerinin tüm söylemleri bir yana iklim değişikliğinin göstergeleri somutlaşıyor. Tüm dünyada artan yangınlar, insanlığın beslenme kaynaklarını tüketen kuraklık ve en önemlisi de yaygınlaşan susuzluk olgusu vb. gerçek birer tehlike artık!

Tükenen yeraltı suları
‘Herkese Bilim Teknoloji’ dergisinin 8 Ağustos 2025 tarihli sayısındaki yazısında Orhan Bursalı’nın belirttiğine göre su kayıplarının yüzde 68’i yeraltındaki su kaynaklarının tükenmesinden kaynaklanıyor. Ülkemizin önde gelen su uzmanlarından Dr. Dursun Yıldız da büyük kentlerimizin içme ve kullanma sularının yarıya yakınının yeraltındaki kaynaklardan çekildiğini belirtiyor. Yıldız’a göre “ülkemizdeki su havzalarının altısında (Meriç-Ergene, Akarçay, Büyük Menderes, Konya, Doğu Akdeniz, Asi) yeraltı suyu tahsis miktarları emniyetli rezervi ve beslenim miktarlarını aşmıştır veya aşmak üzeredir.”
DSİ (Devlet Su İşleri) verilerine göre 23 milyar metreküplük yer altı suyu rezervimizin yüzde 72’lik bölümü tahsis edilmiş. Bunun yüzde 67’si tarımsal sulamada, yüzde 24’üiçme-kullanma suyu olarak, yüzde 9’u da sanayide kullanılıyor. Kuyuların durumu kaygıları artırıyor. DSİ envanterine göre kayıtlı ve belgeli 450 bini aşkın kuyu var. Ne var ki bunların dışında 60 binden fazlası Konya Kapalı havzasında olmak üzere 100 binin üzerinde ruhsatsız kuyu bulunuyor. Denetimsizlikten yeraltı suyunun neredeyse dörtte biri kaçak kullanılıyor. Siyasi kayırmacılık nedeniyle ülkemizin geleceği “kurutuluyor.” Evet resmen kuruyoruz çünkü söz konusu yeraltı kaynaklarının tekrar dolmasının yüzlerce yıl alacağını belirtiyor bilim çevreleri.

Su kanunu
Ülkemizde su yönetimindeki yetki kargaşası su kullanımından sorumlu 10’dan fazla kurum olmasından kaynaklanıyor. İşin içine suyun özelleştirilmesi konusu da girince su kaynaklarının kamu tarafından yönetilmesi neredeyse olanaksızlaşıyor. Özellikle havza bazında bütüncül bir planlama yapılmadığından hem kullanımda hem dağıtımda olumsuzluklar yaşanıyor. Sorunlar çözülemez hale geliyor. Sular verimli kullanılamıyor. Kullanma sularının kirlenmesinin önüne geçilemiyor. Yine bütüncül bir planlama yapılmadığından Doğu Anadolu veya Kuzey Anadolu gibi suyu bol havzalardan İç Anadolu, özellikle Konya havzası gibi su sıkıntısı çekilen bölgelere borularla su aktarılamıyor.
İnşaat Mühendisleri Odası Genel Başkanı olduğum dönemde, 2001 yılında TBMM’de kurulan ‘Su Komisyonu’ ile birlikte Türkiye’ye özgü bütüncül bir ‘Su Kanunu’ hazırlamak üzere çalışma başlattık. Başta DSİ yetkilileri olmak üzere İSKİ, ASKİ, Dışişleri ve Ordu dahil çok sayıda kurumun konuyla ilgili yetkilileri toplantılarımıza katıldı, Brezilya, Bulgaristan gibi ülkelerin su kanunları ele alındı. Ancak DSİ’nin yetkililerinin “her şey bize bağlanmalı” tutumu yüzünden bir ilerleme sağlanamadı. 2013 ve 2024 yılında da ilgili Bakanlıkların benzer çalışmalar yaptığını biliyorum. Ama bugüne kadar çeşitli tarafların eşgüdümünü sağlayacak bütüncül bir yasa çıkartılamadı.
Dursun Yıldız kendisiyle yapılan bir söyleşide şunları belirtiyor: “Ülkemizde 2012’de yayınlanan ve 2022’de yenilenen bir yönetmelikle oluşturulan Tarımsal Kuraklık Yönetimi, merkez yönetim birimleri ve illerde oluşturulan tarımsal kuraklık il kriz merkezlerinden oluşmaktadır. Bu kurumsallaşmanın nehir ve tarım havzaları ölçeğine taşınması gerekli. Ayrıca kuraklık tahmin ve erken uyarı sistemleri yaygınlaştırılmalı. Kuraklığa karşı aşırı su tüketen tarımsal ürünlerin yerine, kuraklığa dayanıklı türlerin geliştirilmesi ve tarımda verimsiz su tüketimi tam kontrolle yasaklanmalı.”

İzmir Büyükşehir Başkanımız Dr. Cemil Tugay da konuyla ilgili bir konuşmasında benzer vurguları yaptı: “Bazı tarımsal ürünler, silajlık mısır çok dikiliyor. Bunun bilinmesine rağmen devlet silajlık mısıra teşvik veriyor. Bu inanılmaz bir şey! Bas bas bağırıyoruz, vahşi sulama ile çok su kaybediyoruz. Asıl problem burada."

Ortadoğu ve Kıbrıs kapsamında “Su Savaşları”nın çokça konuşulduğu bir dönemde siyasi iktidar bu konuya ciddiyetle eğilmeli, yerel yönetimlerin dediklerine kulak vermelidir!