.
Ekonomik Göstergeler
Dolar
29.84 ₺
Euro
32.45 ₺
GBP
1.124 ₺
JPY
7.842
Ana Sayfa
Gündem
Spor
Köşe Yazıları
Podcast

Meclis çatısı altında protesto daha etkili olurdu

Okuma Süresi: 5 Dakika
Toplam Okunma: hesaplanıyor...
Meclis çatısı altında protesto daha etkili olurdu
Meclis çatısı altında protesto daha etkili olurdu
Paylaş:
Gazeteci Yazar Murat Kışlalı, GÖZLEM’in ülke gündeminin başında gelen olay ve gelişmelerle ilgili sorularını cevapladı.

GÖZLEM – CHP’nin katılmadığı 1 Ekim’deki TBMM’nin yasama yılı açılış gecesinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, CHP’nin oylarıyla Meclis’e giren muhalefetteki Deva, Gelecek ve Saadet partilerinin liderlerini yanına toplayarak çektirdiği fotoğraf gündem oldu. İyi Parti Genel Başkanı Müsavvat Dervişoğlu da 1 Ekim’deki açılışa “Türkiye Büyük Millet Meclisi protesto edilecek yer değildir” diyerek katıldı ve Erdoğan ile sohbet etti. CHP yine “çalım” mı yiyor?
K – CHP Genel Başkanı Özel’in, Erdoğan’ı “CHP’ye dönük yargı saldırısı ve seviyesi gittikçe artan hukuksuzluklar” nedeniyle protesto etmesi, tepki göstermesi çok normal. Sıkıntı Özel’in çıkışlarındaki “tutarsızlık ve acemilikler”de. Yerel seçimlerde üstün geldikten sonra AKP’ye can suyu olacak şekilde “yumuşama” dönemine girilmesi bir uçta; CHP’ye dönük saldırıların zirve yaptığı bir dönemde sırf DEM Parti ve Kürtçü siyasete “sempatik” görünmek üzere, Apo’ya özgürlük isteneceği belli olan Komisyon’a, hem de hiçbir şart koşmadan katılmak bir başka uçta; ondan sadece üç ay sonra ise Erdoğan’ı protesto etmek için, inadına TBMM’ye gidip orada gerekli tepkiyi göstermek varken, “Papaza kızıp oruç bozar” gibi TBMM’ye gitmemek bir başka uçta; en hafif tabiriyle “tutarsız ve samimiyetten uzak” görüntü veren muhalefet adımları oldu. Her ne kadar bu kareden kısa vadede muhafazakâr partilerin iktidar ile ittifak kurmasına dönük gelişmelerin çıkması beklenmese de, bu görüntülerin CHP ve CHP’lilerde travma yarattığı, ileriye dönük ciddi soru işaretleri oluşturduğu gerçeğini kabul etmek gerekiyor.

GÖZLEM – Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD ve Trump ziyareti konusunda çeşitli iddialar ve değişik görüşler seslendirildi, Siz ne diyorsunuz?
K – Aslında Erdoğan’ın ABD ziyareti ve Trump ile “alış-veriş” görüşmesinin en iyi özetini, bir meslektaşının “İçerden bilgi var mı?” sorusuna cevap verirken bir başka yayın kanalının kamerası tarafından kayda alınan ve yorumları nedeniyle işinden olduğu anlaşılan NTV’nin Washington temsilcisi yaptı: “Bir ..... alamadık. Yani biz bir şey alamadık. Biz aldık ama biz babayı aldık. CAATSA konuşuldu. F-35’ler konuşuldu ama koşula bağlı konuşuldu. Koşul; ...Filistin. Rusya’dan gaz almayı bırakacaksın, bir kısmını. Çin ile ticaret yapmayacaksın ve Filistin’e para aktaracaksın.” Temsilci, meslektaşının bir yorumu üzerine de “Zaten bu aralar ondan (Erdoğan’dan) sonrasını konuşuyorlar. Hakan Fidan’ın üzerine geliyorlar. Kimse bilmiyordu herif bir anda patlattı bombayı. Onu bilerek patlattı çünkü Albayrak’a oynuyor, damada oynuyor yani. İçerde çok büyük Bilal, damat, Hakan Fidan kavgası var. Üç ekibin kavgası var” diyor. Buna, Rum Fener Patrikliğinin Ekümenliğe dönüştürülerek İstanbul’da bir Ortodoks Vatikan’ı yaratılmasına kadar gidecek “Heybeliada Ruhban Okulunun açılması” ödününü ekleyin. ABD’den alınacak en az 100 milyar dolarlık –Rusya’ya göre çok daha pahalı– sıvı doğalgaz ve 225 Boeing uçağı anlaşmalarını katın.  Bir de üzerine Kuzey Suriye’de PKK’nin yerini alacak SDG’nin etkisizleştirilmesine dönük hiçbir kazanım elde edilmediği gerçeğini ekleyin. Erdoğan’ın ABD gezisinin ve Trump ile yakınlaşmasının aşağı yukarı bir fotoğrafı ortaya çıkmış oluyor.

GÖZLEM – New York Federal Mahkemesi'nde hakim karşısına çıkan göçmenlerin duruşma çıkışında ABD Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (ICE) ekipleri tarafından sert şekilde göz altına alınmasını görüntüleyen AA baş kameramanı Vural Elibol maruz kaldığı müdahale sonucunda sırt üstü düşerek kafasını sert şekilde yere çarptı. Çarpmanın etkisiyle yere yığılan Elibol, beyin sarsıntısı ihtimaline karşı yerde hareketsiz bekletildi. Ambulansla hastaneye kaldırılan Elibol, hastanede müşahede altına alındı. Görüşünüz?
K – ABD Başkanı Trump’un agresif göç politikaları ve bu yönde verdiği keskin direktifler sonucunda, ICE ekipleri, ülkede yasadışı bulunduğunu “varsaydıkları” yabancı görünümlü kişilere dönük çok sert, vahşi müdahalelerde bulunuyorlar. Bu zaten ülkede ciddi biçimde eleştirilen, sorun yaratan ve vatandaş çıkan mağdurların ciddi meblağlarda tazminat taleplerine yol açan bir konu. Son olayın da bu kapsamda bir göçmene dönük müdahaleyi görüntülemek isteyen Anadalo Ajansı muhabirine yönlendiği anlaşılıyor. Aslında ICE müdahaleleri, bizim toplum polisi ve çevik kuvvetin özellikle muhalif ve eleştirel gösterilerde kullandığı usullere çok benziyor. Erdoğan, ABD gezisini ve Trump ile yakınlaşmasını “Fevkaladenin fevkinde” diye nitelendirdiğinden, böyle “önemsiz” bir detayın dert edinilip Trump’un ve ABD yönetiminin “rahatsız edilmesini” istemez. Dolayısıyla başta AA olmak üzere, onun emrinde olan yandaş medya ve kamunun bu olaya tepki vermesi gereken kurumları da seslerini çıkartmadılar.

GÖZLEM – AKP Elazığ İl Başkanı Şerafettin Yıldırım, oğlu Mustafa Seccad Yıldırım'ın, uyuşturucu madde kullanırken çekilen görüntülerinin ortaya çıkması üzerine parti üyeliğinden de, başkanlıktan da istifa etti ve yerine yardımcısı İbrahim Sencer Selmanoğlu vekil olarak atandı. Aradan 4 gün geçmeden İbrahim Sencer Selmanoğlu’nun da aralarında bulunduğu il yönetim kurulu üyelerinin tamamının istifası alındı. Art arda gelen bu istifalarla ilgili görüşünüz?

K – Sadece bu değil. AKP yönetiminde son dönemde Yıldırım ile beraber en az 8 il başkanı daha görevden alındı. Önce Yıldırım’ın görevden alınması, oğlunun uyuşturucu madde kullanırken yakalanmasına bağlanırken, şimdi genel olarak tüm görevden alınan yönetimlerin genel merkez tarafından “halka ulaşamama, çalışmalarda durağanlık, seçmenle bağ kuramama” gibi gerekçelerle istifa ettirildiği ifade ediliyor. Tabii bu görevden almaların arkasında parti içi hesaplaşma gibi başka nedenler olması da muhtemel. Sonuçta yerel seçimlerin üzerinden bir buçuk yıl geçti. AKP’de sadece bu illerde mi başarısızlık var ki bu 8 il yönetimi görevinden alınıyor? Ne oldu da buna topluca karar verildi? Dolayısıyla parti yönetimi, “memnuniyetsizlik” gerekçesini algı yönetimi açısından medyaya sızdırmış olabilir. Ancak ben yine de böyle “biat kültürüne sahip” bir partide, istifaların yönetime karşı bir tepki, bir başkaldırı niteliği taşıdığını düşünmüyorum.
GÖZLEM – Galatasaray’ın Liverpool gibi bir şampiyon takımı yenmesini nasıl karşıladınız?

K – İnanın ben aslında böyle bir sonucu bekliyordum. Herkes, özellikle takımı yakından izleyen fanatik Galatasaraylılar öyle bir “farklı yenilgi” olasılığına odaklanmışlardı ki, bu “iyi anlamda” ters tepti. Tabii ki bunda Okan Buruk’un 5-1’lik Frankfurt yenilgisi ve 1-0 kazanmasına karşın Alanyaspor karşısında oynadığı kötü futbol ve düştüğü kötü durum sonrası aldığı taktiksel önlem ve tercihler etkili oldu. Bunun da ötesinde bu maçın Galatasaray’ın sahasında olması ve Galatasaray’ın tarihinde bu tür uluslararası başarılara çok damga vurmuş olması benim galibiyet veya en azından iyi bir sonuç beklentimin temel sebebiydi. Bir de Liverpool geçen yılki şampiyon olan kadrosuna 500 milyon euroluk bir transfer eklemesi yapmasına karşın, son maçında orta seviyedeki Crystal Palace’a yenilmişti. 100 milyon euro civarı ve üstü 4-5 oyuncu almışlar. Bu oyuncuların şampiyon bir takıma entegresi o kadar kolay olamaz. Biraz bizde Fenerbahçe’nin yaşadığı sıkıntıyı yaşayacakları ve bireysel ve birbirinden kopuk futbol oynayacakları beklenirdi. Sonuçta o da oldu. Ben işin motivasyon kısmına pek inanmıyorum ama Okan Buruk’un sahaya fiziksel ağırlıklı bir takım sürmesi, formda ve başarılı olmalarına karşın fiziği daha zayıf oyuncuları yedek bırakması çok doğruydu. Özellikle Sane’yi kenarda bırakması ve maça formda Icardi yerine sakatlıktan yeni çıkmış Osimhen ile başlaması gibi “riskli” kararlarının aslında aynı zamanda ne kadar doğru ve yerinde olduğu görüldü. O kadar ki Galatasaray çok iyi baskı kurdu, rakibe pas yapacak, oyunu hızlandıracak, alan açacak bir oyun imkanı vermedi. Özellikle Avrupa’da, Frankfurt maçında 1-0 öne geçmesinden sonra görüldüğü gibi, kaçırmaması gereken çok önemli iki-üç pozisyon kaçırdı ama sonuçta bu sefer baskısı sayesinde maçı kazanmasını bildi.