.
Ekonomik Göstergeler
Dolar
29.84 ₺
Euro
32.45 ₺
GBP
1.124 ₺
JPY
7.842
Ana Sayfa
Gündem
Spor
Köşe Yazıları
Podcast

“Masada kurucu olacağız, menüde değil”

Okuma Süresi: 3 Dakika
Toplam Okunma: hesaplanıyor...
“Masada kurucu olacağız, menüde değil”
“Masada kurucu olacağız, menüde değil”
Paylaş:
SELİN TEKİN
ABD Başkanı Donald Trump ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in geçen hafta Alaska’daki zirvesi en çok konuşulan konuların başında geldi. Trump-Putin zirvesini yeni bir Yalta Konferansı olarak değerlendirenler de oldu. Yazarımız, uluslararası enerji, jeopolitika ve yatırım otoritesi Mehmet Öğütçü ile Alaska, Washington zirveleri ve Türkiye’nin geleceği üzerine geniş bir yelpazede konuştuk.
******
Dünya yeni bir satranç masası kuruyor. Alaska’da Trump ve Putin’in buluşması, ardından Washington’daki zirveler… Türkiye’nin bu masalarda yer almadığını görüyoruz. Bu tabloyu nasıl okumalıyız?

Alaska’daki buluşma bana 1945 Yalta Konferansı’nı hatırlattı. O dönemde dünyayı ikiye ayıran masalar vardı. Bugün de benzer bir düzen inşa ediliyor: Ukrayna savaşının geleceği, Çin’in yükselişi, Arktik’teki enerji ve madenler, Ortadoğu petrolü, Afrika’daki nüfuz yarışı, ticaret ve teknoloji savaşları… Yani yeni bir küresel düzen kurgulanıyor.
Türkiye, Karadeniz güvenliği, Montrö rejimi, tahıl koridoru, Avrupa’ya gaz transitindeki rolü, NATO’daki caydırıcılığı ve Türk dünyasına açılan kapısıyla aslında bu oyunun doğal aktörlerinden biri. Ama ne Alaska’da ne de Washington’da masadaydık. Danışıldığımıza dair de bir işaret yok. Bu sıradan bir diplomatik eksiklik değil; stratejik bir alarmdır. Çünkü kural nettir:

“Masada yoksanız, menüdesiniz”

Sizce Türkiye neden masada değil?
En önemli nedenlerden biri, içeride vizyon ve liderlik eksikliği. 2023 vizyonu boş çıktı. Bugün önümüzdeki on yıl için net bir rota çizemiyoruz. Dünya bize güven duymakta zorlanıyor. Liderlik, liyakat ve kurumsal kapasite sorunu var.
Ama bu durum kader değildir. Doğru strateji ve güçlü bir vizyonla Türkiye yeniden masada kurucu olabilir. Bunun için enerji, savunma, teknoloji, diplomasi ve iç istikrar alanlarında cesur adımlar gerekiyor.

Türkiye’nin önümüzdeki 10 yıl için kurucu aktör olabilmesi adına hangi adımlar kritik?

Beş temel adım görüyorum:
1) Enerjiyi küresel kaldıraç yapmak: Türkiye’nin TANAP, TAP, TürkAkım ve LNG terminalleriyle Avrupa’nın enerji güvenliğinde artan payı var. 2030’a kadar Avrupa gazının yüzde 20’sini Türkiye üzerinden geçirmek, Doğu Akdeniz ve Hazar gazını bu topraklardan taşımak, LNG ve hidrojen altyapısını güçlendirmek Ankara’yı kurucu oyuncu yapar.
2) Savunmada yarı-bağımsız caydırıcılık: Savunma sanayinde yerlilik oranı %70’e ulaştı. 2035’e doğru bu oranı ileri teknolojiyle pekiştirip, Kafkasya, Orta Doğu ve Afrika’da güvenlik sağlayıcı rol üstlenmek şart. Türkiye’nin hibrit tehditlere karşı bölgesel merkez olması, NATO içinde de elini güçlendirir.
3) Ekonomide teknoloji ve yeşil dönüşüm: Kurucu aktörlük ekonomik güçle desteklenmezse kalıcı olamaz. AB Yeşil Mutabakatı’na uyum, yapay zekâ, biyoteknoloji ve savunma teknolojilerinde sıçrama, Körfez ve Asya sermayesiyle stratejik ortaklıklar Türkiye’yi küresel ekonomi masasında güçlendirir.
4) Diplomasi: çok katmanlı, çok kutuplu: Denge politikası yeterli değil. Aynı anda NATO, AB, Rusya, Çin ve Türk Devletleri Teşkilatı ile paralel inisiyatifler geliştirmemiz gerekiyor. Bu yaklaşım, Türkiye’yi yalnızca dengeleyici değil, kural koyucu yapar.
5) İçeride güçlü olmadan dışarıda kurucu olunmaz: Hukukun üstünlüğü, siyasi istikrar, toplumsal uzlaşı ve eğitimde sıçrama olmadan dışarıda kurucu rol sürdürülemez. İçeride güçlü olmayanın dışarıda da sözü sınırlı olur.

Türkiye’nin geleceğinde gençlerin rolünü nereye koyuyorsunuz?

Gençlerimizin durumu hem alarm hem de umut kaynağı. Rakamlar net:
* 15–24 yaş arası gençlerin sadece yüzde 39,5’i iş gücüne dahil, geri kalan yüzde 60,5’i çalışmıyor veya iş aramıyor.
* Üniversite mezunlarında işsizlik oranı yüzde 24,9.
* Türkiye’de 6,7 milyon genç ne eğitimde ne istihdamda (NEET).
Bunlar ürkütücü rakamlar. Ama gençlerin enerjisi ve potansiyeli doğru yönlendirilirse Türkiye için yeniden sıçrama zemini olabilir.
Bakın, geçen ay İstanbul’da düzenlenen NEXT 2025 Forumunda gençler yapay zekâdan yeşil dönüşüme kadar pek çok konuda çözüm önerileri sundular. Gençler “gitmek değil, kalıp bu ülkeye katkı sağlamak istiyoruz” diyor. Yeter ki onlara güvenelim, alan açalım.

Son olarak, gençlere ve Türkiye’ye umut veren mesajınız nedir?

Türkiye’nin geleceği için karamsarlığa gerek yok. Tarih boyunca en zor zamanlarda bile ayağa kalkmayı bildik. Bugün de doğru liderlik ve vizyonla yeniden yükselebiliriz.
Ben gençlere özellikle şunu söylemek isterim: “Karamsar rakamlara aldanmayın. Sizler özgün enerjinizle bu ülkeyi geleceğe taşıyabilirsiniz. Türkiye’yi bir kez daha büyük hayallerle buluşturma zamanı. Sesinizi yükseltin, vizyonunuzu inşa edin.”
Dünya yeniden şekilleniyor. Türkiye ya masada kurucu olacak ya da menüde seyirci kalacak. Karar bizim elimizde.