2021 yılı Aralık ayında yürürlüğe giren Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesabı uygulaması 44 ay sonra sonlandırıldı. 23 Ağustos 2025 tarihinden sonra yeni KKM hesapları (Yuvam hesapları hariç) açılamayacak, mevcut hesaplar yenilenemeyecek. Ekonomistlerin bir kısmı, genel zararın 60 milyar olduğu yönünde görüşleri sergilerken bir kısmı da devletin bu işten değil zararlı hatta karlı bile çıktığı yönünde açıklamalar yapıyor. Bir kısım yazarlar ise zararın 60 milyar dolardan daha fazla olduğunu, dolaylı etkiler ile bu zararın daha fazla olduğunu,özellikle TCMB’nin bu konuda net bir açıklama yapmadığını belirtiyorlar.
Başlangıcından itibaren sekiz ayda 143 milyar dolara kadar yükselen bu hesabın bitişinin açıklandığı tarihte 10,9 milyar dolara kadar indiği belirtiliyor. Bu konuyu değerlendiren ekonomistlerden ortodoks ekonomik anlayışı benimseyenler ile heterodoks anlayışındaki ekonomistler farklı açıdan bakıyorlar. Bir kısım ekonomistler hiçbir zararı olmadığını hatta faydalı bile olduğu yönünde değerlendirmede bulundular. Bu hesaplara yapılan kur farkı ve faiz ödemelerinin bir kısmı bütçe, bir kısmı ise TCMB tarafından yapılırken daha sonraki bir düzenlemeyle tümünün ödemeleri TCMB’ye yüklendi. Bu ödeme döneminde TCMB, 2023 yılında 818.2, 2024 yılında da 700,4 milyar zarar açıkladı. Bu zararların önemli bir bölümünün KKM'den kaynaklandığı tahmin edilmesine rağmen TCMB’den net bir açıklama yapılmadığından kesinlik arz etmiyor. Bu zarar tek başına bir parametre de değil. Reel faizin aşırı yüksek oluşu da veya aşırı düşük oluşu da problemler doğurur.
Önemli olan şu yanlışlıktır ki enflasyon yükselirken politika faizi 2021 yılı eylülünden yıl sonuna kadar yüzde 19’lardam yüzde 8’lere indirilmiş olmasıdır. Bu dönemlerde TCMB veya Hazine’ye kâr payı aktaramadı. TCMB zararı da zorunlu karşılıklara faiz ödenerek finanse edildi. Küresel piyasalarda ödenen faiz oranı ile kıyaslanmayacak ölçüde döviz hesaplarına yüksek faizler ödendi. TCMB “şeffaflık” gereği bu ödemelerini açıklaması gerekirken bu açıklama bugüne kadar yapılamadı. Bu hesapların tümünün bitişinde yapılmasını umuyoruz.
Türk finans tarihinin en pahalı enstrümanı olarak kayda geçen bu uygulama ile tarihimizin en büyük servet transferlerinden birisi yapılmıştır. Borçlu olanlardan, fakirlerden zenginlere, varlıklı olanlara servet aktarımı yapılarak gelir dağılımı dengesizliği inanılmaz ölçüde arttırılmıştır. Sayın Şimşek’in göreve başladığında ifade ettiği gibi irrasyonel, bilimdışı, adeta deneysel uygulama ile negatif reel faizli bir ekonomi politikası yürütülmüştür. Bize göre bugün yaşadığımız yüksek enflasyon sürecinin, irrasyonel fiyatlamalar ile bozulan bekleyişlerin en büyük nedeni o gün izlenen deneysel uygulamalardır. Meydana gelen hasarların en büyüğü “GÜVEN” erozyonudur. Ahlaki yozlaşma derinleşmiştir. Prof. Dr. Hakan Kara ve benzeri düşünce sahipleri bu nedenle bu tür politikaların toplam maliyetini hesaplamanın zorluğunu şu şekilde ifade ediyorlar: ‘KKM'nin maliyeti şu kadar milyar dolar gibi hesap yapanlar görüyorum. Böyle bir politikanın gerçek maliyetini hesaplamak imkansızdır. Yüksek enflasyon, servet transferi, gelir dağılımındaki bozulma, güven kaybı, ahlaki çürüme, beyin göçü vs. bunların maddi hesabı yapılamaz.’
Mart 2023'ten sonraki rasyonel dönemde ödenen 87,5 milyar dolar yüksek faiz ödemesinin nedeni de 2021 Eylül döneminde faizler yükselme eğilimindeyken ısrarla enflasyonun çok altında faiz indirimlerine devam edilmesidir. Sayın Şimşek döneminin başlangıcında yapılan yanlışları da göz ardı edemeyiz. Ör: Önden yüklemeli faiz artırımı yapılıp, para ve maliye politikası uygulaması daha uyumlu gitseydi bugün hem daha düşük enflasyon oranı hem de daha düşük politika faizi ile karşılaşacaktık. Reel faiz oranı da daha düşük olacaktı. Bir diğer kötülük; döviz açığının sürekli problem olduğu ülkemizde gelecek yöneticilerin bu tür krizlerde akıllarına gelecek ilk önlem ihtimali olmasıdır.
Merkez Bankası zararının milletin karı olduğu yönünde görüşler de var. Unutmayalım ki Merkez Bankasının zararı “para basmak”, para arzını arttırmak, dolayısıyla” enflasyon yaratmak” anlamına gelir. Nitekim Sn. Şimşek’e görevi devretmek zorunda kalınmasının nedeni yüzde 70’leri aşan enflasyon oranıdır.
Kur Korumalı hesabın maliyet tartışmaları
Kur Korumalı hesabın maliyet tartışmaları
Paylaş: