.
Ekonomik Göstergeler
Dolar
29.84 ₺
Euro
32.45 ₺
GBP
1.124 ₺
JPY
7.842
Ana Sayfa
Gündem
Spor
Köşe Yazıları
Podcast

Herkesin aklındaki soru: Biz 12 şehidi neden verdik?

Okuma Süresi: 5 Dakika
Toplam Okunma: hesaplanıyor...
Herkesin aklındaki soru: Biz 12 şehidi neden verdik?
Herkesin aklındaki soru: Biz 12 şehidi neden verdik?
Paylaş:
Gazeteci Yazar Murat Kışlalı, GÖZLEM’in ülke gündeminin başında gelen olay ve gelişmelerle ilgili sorularını cevapladı.
GÖZLEM – Mağara / Metan Gazı olayı ve şehitlerimiz için görüşünüz?
K – Üç yıl önce şehit olan bir subayın söz konusu mağarada bulunduğu ihbarı veya bilgisi üzerine mağaranın yeni bulunan bölümüne topluca giren askerlerden 12’si Milli Savunma Bakanlığı’nın sonradan yaptığı “Ölçümlerde karbonmonoksit, metan ve hidrojen sülfür gazlarına rastlanmış, oksijenin yüzde 19’a düştüğü belirlenmiş” açıklamasına göre gaz zehirlenmesi nedeniyle şehit oldular. Milli Savunma Bakanlığı “Askerlerin hepsinin aynı anda mağaraya girdiği ... teçhizatlarının eksik olduğu, gaz maskelerinin olmadığı, ...tuzak olduğu” iddialarını yalanlamasına karşın, yine aynı açıklamada “İkinci kata 6 Temmuz’da 3 grup halinde (6+4+2) aralıklarla toplam 12 personelimiz girdi” diyerek yalanlamasını yalanlıyor. Teçhizat eksik olmasaydı. Niye içerideki ölümcül gazlar ölçüm cihazlarıyla belirlenemedi? Gaz maskesi vardıysa niye bunlar işe yaramadı? İşin içinde büyük bir ihmal ve hata olduğu ortada. Konunun uzmanları nedenin ilk açıklamada yer alan metan gazı değil karbonmonoksit zehirlenmesi olduğunu ifade ediyorlar. Sözcü’den Saygı Öztürk’e konuşan Türkiye Kömür İşletmeleri’nde görevli bir maden mühendisi “Bakanlığın ‘metan gazına maruz kalma açıklaması’ yanlıştır. Metan fazlalığı oksijen azlığından boğucu ortam oluşturur. Ancak metan havadan hafiftir ve mağaranın üst kesiminde birikir ve en küçük akımda ortamı terk eder. O bölgeyi bilen bir madenci olarak net ifade edebilirim, o bölgede metan gazı olan maden ve mağara ortamı yoktur. Bu vaka ‘metan maruz’u ile açıklanamaz” dedi. Öztürk, şehitleri mağaradan çıkartan ve maden kazalarına müdahale için hazır tutulan Zonguldak Maden İşçileri tahlisiye ekibinin mağarada yaptığı ölçümde 2000 ppm’nin üzerinde karbonmonoksit tespit ettiğini belirtiyor ve “Bu durum yangın olduğunu ortaya koyuyor. Yanmanın olduğu yerde metan ortamı kesinlikle olmaz. Yangın çıkarıldı ve karbonmonoksit oluştu. Askerlerimiz buna maruz kaldı. ...Karbonmonoksitte ani ölüme sebep verme sınırı 1200 ppmdir. Askerlerimizin gerekli önlemler alınmadan mağaraya girdikleri için çok kısa sürede şehit oldukları değerlendiriliyor” diyor. Öztürk’e konuşan uzman bir askerin “Sonuç olarak bu mağarada ‘Bomba tuzağı’ değil ‘Yangın tuzağı’ kurulmuş. Bu mağara planlı bir tesis olarak görülüyor. Terösistler hava akımı yönünü biliyordu. Bunu kontrol ederek ve yangın çıkararak tuzak hazırlamış. 12 kahraman askerimiz şehit oldu. Deneyimler bunu tarifliyor” değerlendirmesi de bakanlığın “tuzak değil” açıklamasıyla çelişiyor.
GÖZLEM – Size göre ortada bir ihmal ve hata var mı?

K – Nefes’e konuşan Maden Mühendisleri Odası Başkanı Ayhan Yüksel “Mağaranın kaya ve taş olduğunu görüyoruz. Metan gazının orada olma olasılığı çok zayıf. ...İster metan, ister karbonmonoksit, karbondioksit olsun, kapalı bir ortama girerken güvenlik önlemleri alınması gerekir. Oraya 10 kişiyi birden sokamazsınız. Gaz ölçüm cihazları, maskeli ekipmanlar kullanan insanları sokarsınız. ...Tehlike sınırları vardır. Gaz ölçüm cihazları uyarır. Bir kişi maskeli olarak girip ölçüm yapsaydı, maskeli olduğu için çok rahatlıkla geriye de çıkabilirdi. Orada gaz olduğu tespit edilirdi. Oraya kimse sokulmazdı. Biz madende böyle yapıyoruz” diyerek gerekli önlemlerin alınmadığını ortaya koyuyor. Gerekli önlemler alınmış olsa 12 kişi ölmezdi. 3 grupla da olsa, 12 kişiyi gerekli önlemleri almadan mağaraya yollamayı “Yaşadığımız bu olay istisnai, öngörülemez ve olağandışı bir durum olarak gelişmiş” diye açıklamak bile, yönetimin askerliğin temel esasını dahi kavrayamamış olduğuna işaret ediyor. Teğmenleri kılıçla yemin etti diye üstleriyle beraber silsile halinde TSK’dan atan bir anlayışın böyle bir faciaya neden olanlara ne ceza vereceğini, hatta verip vermeyeceğini merak ediyorum dahi diyemiyorum.
GÖZLEM – Hakikaten tuzak olabilir mi?

K – İhbarı PKK’lı bir kadın terörist vermiş. Bu mağara PKK tarafından hastane olarak kullanılan ve TSK’nın 23-24 Haziran 2024’te işgal edip kapattığı mağara. İkinci kattaki ilaç odası olduğu anlaşılan bölümde ya zaman içinde kapalı olan ilaçlar kimyevi bir şekilde sıkıştı ve ihbar tamamıyla tesadüftü. Ya da daha büyük ihtimalle askerlere tuzak kuruldu. Durum böyleyse bu da “Yeni Açılım” sürecini PKK içinde bir kesimin istemediği, baltalamaya çalıştığı ya da PKK’yı kullanmaya devam etmek isteyen yabancı istihbarat örgütlerinin böyle bir düzen kurguladığı algısını yaratıyor. Bunun Apo tarafından yapılacak video açıklamasıyla aynı döneme gelmesi de ayrıca durumun tesadüf olmayabileceğine işaret ediyor.
GÖZLEM – Bütün tepkilere rağmen, CHP’li Belediye Başkanları görevden alınıyor, tutuklanıyor; toplamda “milyonlarca TC vatandaşının oy verdiği” bu başkanlara yenilerinin eklenmesi nasıl önlenecek?
K – Maalesef önlenemeyecek. Bu süreç artarak ve yayılarak devam edecek. Çünkü iktidar düşen oylarının korkusu ve rant hesabıyla bu yola girerek büyük bir mağduriyet yarattı. Artık muhalefeti topyekün “yok ettiğini” görmeden bu süreci sonlandırıp bir seçime gitmeyi göze alamaz. Bakın 19 Mart’ta Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasına ilişkin sorunuza “Bu süreç İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı seçimlerine girmesini engellemeye dönük iktidarın bizzat yürüttüğü FETÖ vari yöntemleri hatırlatan bir kumpas sürecidir. Bunun ardından CHP’ye kayyum atanacak. Bunu, muhalefetin Erdoğan’ı yenecek diğer adayı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın da seçime girmesini engellemeye ve muhalefetin topyekün bastırılmasına dönük daha kapsamlı ve yaygın adımların izleyeceği anlaşılıyor” yanıtı vermiştim. Maalesef süreç o minvalde ilerliyor. İktidar belki CHP’ye kayyuma, gelen büyük tepkiden dolayı cesaret edemedi ve Yavaş’a da, sağ kesimdeki büyük desteğinden dolayı “şimdilik” müdahale edemiyor ama muhalefeti tamamen istediği noktaya getirmeden ve Yavaş’ın adaylığını engellemeden bu süreci sonlandırıp seçime gidemez. Öte yandan bunun da sonu yok. Şimdi bu saldırılar ve yaratılan bu mağduriyetle Zeydan Karalar da doğal bir Cumhurbaşkanı adayı oldu. Hatta büyük bir kesim tarafından “antipatik” görülen Özgür Özel bile potaya girmiştir. Bunun için şimdi özel toplantılarda, değerlendirmelerde “seçim yapılmayacak” fısıltısı yayılıyor. Çünkü Erdoğan kazanamayacağını gördüğü seçime girmez. Bu saldırılarla da ipin ucu kaçtı. Sonuçta Özgür Özel’in ifade ettiği gibi “İp inceldiği yerden kopacak”. 
GÖZLEM – “Kadim bir geçmişe sahip aziz millet ve Büyük Devlet, kanlı 1923 darbesiyle hesaplaşmadan ve helalleşmeden, Yeni, Terörsüz, Büyük Devlet Yolunda ilerleyemez..! Bir düdük çalıp, yen onurlu ve beyaz bir sayfa açılmalıdır” diyen eski AKP Milletvekili Ahmet Hamdi Çamlı hakkında, Cumhurbaşkanlığından ve AKP’den bir kınama gelmedi.  Cumhuriyet Başsavcılıklarından da ses seda çıkmadı, Görüşünüz?
K – Daha sonra da “PKK Başı Öcalan’ın yaptığı tarihi tövbeyi, Öcalanları üreten CHP liderliği yapabilir mi?” diyerek Atatürk ile Öcalan’ı bir tuttu. Bir paylaşımcıya yanıt verirken Atatürk’ü kastederek “seninki” deme saygısızlığında bulundu. Bununla ilgili birçok örneği Yılmaz Özdil’in “Yeliz” başlıklı yazısında bulabilirsiniz. Sosyal medyada “Yeliz” lakabı kullanan bu şahıs Erdoğan’ın eski şöförü ve kullandığı dil ve ifadelerden entelektüel seviyesinin de ne kadar derin olduğu anlaşılıyor. Dolayısıyla bu şahsın, Erdoğan’ın izni veya bir şekilde onayı olmadan böyle ifadeler kullanması ve kullanmaya devam etmesi, özellikle Erdoğan’ın yönetim tarzı dikkate alındığında mümkün değil. Ben kendisinin daha çok, hakaret olarak söylemiyorum “bir mayın eşeği” görevlendirmesiyle, bir “’deneme görme’ ve arkasından ‘yanılma’ gelirse kendi başına bırakılma” taktiğiyle kullanıldığını düşünüyorum. Amaç iktidarın hafta içindeki Apo videosuyla bir adım ileri giren ‘Yeni Anayasa’ sürecinde yapmak istediği değişikliklere halkı alıştırmak. Bildiğimiz Cumhuriyet’in niteliklerini ortadan kaldıracak “Yeni Anayasa” sürecinin yapı taşları döşeniyor. Savcılar da siyaseti yakından izliyorlar. Böyle bir soruşturma açacak savcının hızla görevden el çektirileceği açık.