Bu haftaki yazıma ekonomi dışında, insanlık tarihinde kara bir leke olarak kalacak Gazze sorunundaki gelişmelere dokunmadan başlamak istemedim. Açlıktan, susuzluktan, bakımsızlıktan ve üstlerine atılan tonlarca bomba ve sıkılan milyonlarca kurşun ile yaşam hakları elinden alınan Gazzeli çocukların cenazeleri üstünde bir Akdeniz turizm kenti yaratılması projesi başarıya ulaşma yolunda en büyük adımı attı. Üzüntü ve kızgınlığımız ise dünya tarihinde olan binlerce katliamda olduğu gibi Gazze’de yaşananlarında tarihin yaprakları içinde kaybolup, gideceği düşüncesi kaynaklıdır.
Dünya ekonomisi yorumlarında kafalar iyice karışık. Dünya Bankası, 2025 büyüme tahminini 3,5’a, 2026 için 3,7’ye ve 2027 içinde 4,4’e revize ederken IMF Başkanı Georgieva ise belirsizliğin artık yeni normal hale geldiğine dikkat çekerek, küresel ekonominin 2025 ve 2026 rakamlarında hafif bir yavaşlama beklendiğini belirtti. Sanırım IMF Başkanı, dünyada Trump gibi liderler oldukça ekonomilerin asla güvende olamayacağını daha politik bir biçimde dile getirmiş.
Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından açıklanan bilgilerde, iç ve dış stokumuzdaki iç borçlanmalarda son 5 yılın, dış borçlanmalarda ise son 20 yılın en kısa vadelerinin olduğu dönemi yaşadığını gördük. Vadelerin kısalması borcun zor ve maliyetli bulunduğu gerçeğini pekiştirdiğini düşünüyoruz. Ayrıca, brüt dış borç stokunun GSYH’nın yüzde 37,2’sine, net borç stokunun ise yüzde 20’sine ulaştığı görmek ise, kısa vadede ödemeler dengesindeki olabilecek sıkıntıları işaret etmektedir. 2025 yılı Ağustos ayı verilerinde yıllık cari açığın finansmanında önemli bir kalem olan ülkemize gelen doğrudan yatırımları kaleminin 6,5 milyar USD’de olması da dikkatlice değerlendirilmelidir. Geçen günler içinde ülkemizde bulunan ya da gelmek isteyebilecek büyük kuruluşların temsilcileri ile İstanbul’da gerçekleştirilen Yatırım Ortamını İyileştirme toplantısında konuşulan hususları merakla takip edeceğiz.
Ancak tüm rakamlara rağmen Bankacılık sektörünün yılın ilk 8 aydaki net karında yüzde 42,27’lik artış görüldü. Bu artış içinde sanırım, takipteki alacaklarda sadece bir ayda yakalanan yüzde 2,2’lik artış fazla dikkat çekmedi. Bankacılık sektörü bu durumunda çözümünü bulmuş durumda. Bankaların alacak satışlarının yani alacaklarının devri anlaşmalarının hızla arttığı da gözlenmekte.
Bankaların yanında yatırımcıların finansal yatırım araçlarındaki kayıp-kazanç durumlarına bakıldığında ise: aylık, 6 aylık ve yıllık olarak külçe altının en çok kazandıran enstrüman olduğunu görüyoruz. Sadece 3 aylık kazanımlarda lider olan BIST 100’ün ise, 6 aylık kazanımlarda en çok kaybettiren olması, finans sahnesinin ne denli öngörülemez olduğunun bir göstergesi sanırım. Dünya’nın dört bir yanında, ülkelerin, insanların sürekli bir savaş korkusu içinde yaşadığı bir dönemden geçerken altının tarihteki tahtını bırakmamasını normal karşılıyoruz.
Son olarak iki hususa dikkat çekmek istiyorum. İlki, büyük beklentilerle başlanan, kurumlar vergisindeki enflasyon düzeltmesi uygulamasının KOBİ’lere çok da dokunmadığını görüyoruz. Brüt satışların yüzde 62’sini gerçekleştiren büyük işletmelerin bu uygulamanın yüzde 58’inde iken, brüt hasılatın yüzde 38’ini sağlayan KOBİ’ler ise yüzde 42’de…
Diğer bilgi ise, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından uygulamaya konulan “Yerel Kalkınma Hamlesi Teşvik Programı” içinde 81 ilde 696 projeye 417 milyarı aşan destek verildiği açıklandı. İzmir 11 proje ile proje sayısında yüzde 1,58, dağıtılan teşvikte ise 74,4 milyar ile yüzde 17,85’lik pay almış. Bu arada Eylül ayı ihracat rakamlarında Bursa çok az bir farkla İzmir’imizin önünde 3.sırayı kapmış. Ama olsun; Ocak-Eylül döneminde İzmir ihracattaki 3. Sırasını koruyor. Sevinsek mi, düşünsek mi?
Gazze’de tatil
Gazze’de tatil
Paylaş: