Capital dergisinin Ağustos 2025 sayısında Fransız ekonomist Prof. Dr. Thomas Piketty ile yapılan bir söyleşiyi okuyunca bu hafta Piketty’nin son kitabını (Eşitlik: Ne Anlama Geliyor, Neden Önemli) yazmak istedim. Piketty asıl şöhretini 2013'te yazdığı “Yirmi birinci Yüzyılda Kapital” adlı kitabıyla elde etti. “Ekonomik Eşitsizlik” üstüne oldukça ilginç makaleler yazdı. Toplumlar, tarihsel dönemler içinde ekonomik sistemlere göre değişiklikler gösterir. Bu da servetin herhangi bir periyottaki seyri, gelir ve servetin uzun süreler içindeki değişimi anlamını taşır. Son kitabında “eşitlik, tanınma ve haysiyet” kavramlarını bir üçleme olarak sunuyor. Söz konusu söyleşide bu kavramlara birlikte odaklanılmasının nedeni sorulduğunda verdiği yanıt şöyle: “Bugün eşitlik üzerine düşünmek için sadece ekonomik göstergelere odaklanmak yetersiz. İnsanların benzer yaşam koşullarına, temsile ve saygıya erişebilmesi önemli.” Eşitlik anlayışını derinleştirmeliyiz. Sadece vergilendirme üzerinden değil ortak kamusal alanların güçlendirilmesi, eğitime ve sağlığa eşit erişim gibi araçlarla da mücadele vermeliyiz. Sadece GİNİ katsayısı gibi sayısal ölçütlerle tanımlarsak insanları dışlayan sistemleri gözden kaçırırız. İnsanlar görünmez olduklarını hissediyorlar. Bu durum öfke ile kırgınlığı besliyor. Demokratik katılım ve adil temsil, eşitliği yeniden tesis etmenin anahtarı. Sol, ekonomik adalet konusunda sesini yitirdi. Bu boşlukta sağ yaklaşımlar halkın öfkesini basitleştirilmiş mesajlarla sahipleniyor. Kamusal hizmetlerde en acil reform önceliği nedir sorusuna verdiği yanıt ise; “Vergi sisteminde radikal ama uygulanabilir dönüşümler yapılmadan sosyal adalet sağlanamaz. Servet üzerinden alınacak artan oranlı vergiler bu reformun kalbinde yer almalı. Ultra zenginlere (özellikle 100 milyon euro üzerinde serveti olanlara) yüzde 2'lik bir verginin makul olduğunu belirtiyor.” Fransa örneğini veriyor yazar. Bu ülkede 100 milyon eurodan fazla serveti olan 800 kişi mevcut. 2010'da en zengin 500 kişinin toplam serveti 200 milyar Euro iken 2025'te bu rakamın 1.2 trilyon euroya ulaştığını söylüyor. Bu büyük servetler yalnızca piyasa sayesinde değil kamunun alt yapısıyla, eğitimi ve hukuk sistemi ile büyüdü. O zaman bu kazanımların yükünün de paylaşılması gerekir. Mesele artık yalnızca gelir değil kamu etiği ve tarihsel adalet meselesidir. Kamu finansmanı bu zeminde yeniden kurulmazsa sosyal devletin temelleri çöker.
Piketty uzun vadede eşitliğin kazanacağını ifade ediyor. Eşitlik mücadelesi uzun soluklu olup tarihsel olarak ileriye gitmektedir. Her yeni nesil daha fazla adalet talep ediyor. Eşitliği yalnızca ekonomik farklarla açıklayamayız. Asıl mesele insanların saygı görmesidir. Saygı duyulmayan bir toplumda gerçek eşitlikten söz edilemez. Küresel eşitlik için uluslararası sermaye ve ticaret akışlarının denetimi gerekir. Sermayeye tanınan ayrıcalık emeğe tanınmazsa bu sürdürülemez bir yapı oluşturur. Yazar, eşitliği sadece ekonomik adalet olarak tanımlamıyor. Daha geniş bir kavramda izah ediyor. Gelelim ülkemize bırakın ekonomik adalet ötesindeki geniş kavramı sadece GİNİ katsayısıyla analiz etsek bile gelir ve servet adaletsizliğinin 2021'deki rasyonel dışı negatif reel faizli politikalar, KKM uygulamaları, servet transferleri ile daha da arttığını söyleyebiliriz. Türkiye Avrupa ülkeleri arasında 44.8 GİNİ katsayısı ile gelir adaletsizliğinin en yüksek olduğu ülke (2024 verisi). Bizden sonraki ülke olan Bulgaristan’ın GİNİ katsayısı 38.4 (katsayı sıfıra ne kadar yakınsa gelir dağılımı o kadar dengeli, bu katsayı ne kadar yüksekse o kadar dengesiz demek) Türkiye'nin GİNİ skorunun en eski ölçümü 2002’de skoru da 44.0 yani yapısal ve tarihsel olarak gelir dağılımımız hep bozuk. (Hakan Yurdakul Ph.d. Linkedin) Ülkemizde nüfusun %1'lik kesimi ülkedeki servetin %40'ını alıyor. En zengin %5 %59,2'sine, en zengin %10 ise servetin %69’una sahip durumda. (Euronews 27.3.2024) Kişi başı milli gelirimizin 15.000-17.000 dolarlara geldiği ve geleceği konuşulurken en alt gelirli yoğun kitlelerin bu gelirden oldukça yoksun olduğunu belirtmeliyiz. Matematiksel ortalamalar ile kişi başı gelirin ifadesi ülkemizde bölüşüm sorunu olduğu gerçeğini ortadan kaldırmıyor.
Piketty’nin ekonomik eşitsizlikten öteki önerileri uçuk gelebilir. Ancak toplumumuzun orta sınıfının güçlendirilmesi için söz konusu eşitliği geniş anlamda düşünmemizde yarar var. Orta sınıfın gittikçe yok olduğu ülkemizde evrensel standartlarda hukuk ve demokrasi düzenini kurmak mümkün olmuyor. Toplumun sosyolojik dengelerinin tesisi için Piketty’nin önerilerini tartışmakta geç kalmamalıyız.
Eşitlik: Ne anlama geliyor, neden önemli
Eşitlik: Ne anlama geliyor, neden önemli
Paylaş: