.
Ekonomik Göstergeler
Dolar
29.84 ₺
Euro
32.45 ₺
GBP
1.124 ₺
JPY
7.842
Ana Sayfa
Gündem
Spor
Köşe Yazıları
Podcast

CHP’ye kayyım Anayasa’ya da Siyasi Partiler Yasası’na da aykırı

Okuma Süresi: 5 Dakika
Toplam Okunma: hesaplanıyor...
CHP’ye kayyım Anayasa’ya da Siyasi Partiler Yasası’na da aykırı
CHP’ye kayyım Anayasa’ya da Siyasi Partiler Yasası’na da aykırı
Paylaş:
Gazeteci Yazar Murat Kışlalı, GÖZLEM’in ülke gündeminin başında gelen olay ve gelişmelerle ilgili sorularını cevapladı.
*******
GÖZLEM –  Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk ve temel partisi CHP İstanbul Teşkilatı için İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’nin verdiği kararı nasıl yorumluyorsunuz?
K – Anayasa’ya ve Siyasi Partiler Yasası’na aykırı, “yok” hükmünde, siyasi iktidarın CHP muhalefetini kesmek, yıpratmak, sekteye uğratmak için aldığı bir karar olarak yorumluyorum.

GÖZLEM – Hukukçular, yargının CHP’nin ‘38. kurultayında oy kullanan 198 kurultay delegesine geçici tedbir koyan’ ve de eski genel sekreter Gürsel Tekin’i ‘il başkanlığına atayan’ kararının, ‘Anayasa aykırı’ olduğunu” söylüyorlar; sizin görüşünüz?

K – Kesinlikle hem Anayasa’ya, hem de Siyasi Partiler Yasası’na aykırı. Anayasa’nın 79. Maddesi’nde “Seçimlerin başlamasından bitimine kadar, seçimin düzen içinde yönetimi ve dürüstlüğü ile ilgili bütün işlemleri yapma ve yaptırma, seçim süresince ve seçimden sonra seçim konularıyla ilgili bütün yolsuzlukları, şikayet ve itirazları inceleme ve kesin karara bağlama ... görevi Yüksek Seçim Kurulu’nundur. Yüksek Seçim Kurulu’nun kararları aleyhine başka bir mercie başvurulamaz” hükmü yer alıyor. Siyasi Partiler Yasası’nın (SPK) 21. Maddesi’nde de “Seçimin devamı sırasında yapılan işlemler ile tutanakların düzenlenmesinden itibaren iki gün içinde seçim sonuçlarına yapılacak itirazlar hakim (seçim kurulu hakimini kastediyor) tarafından ayını gün incelenir ve kesin olarak karara bağlanır. Hakim, seçim sonuçlarını etkileyecek ölçüde bir usulsüzlük veya kanuna aykırı uygulama nedeniyle seçimlerin iptaline karar verdiği takdirde bir aydan az ve iki aydan fazla bir süre içinde olmamak üzere seçimlerin yenileneceği tarihi tespit ederek ilgili siyasi partiye bildirir” hükmü bulunuyor. Seçimleri denetleme YSK’nin görevi ve bu görevi aynı gün yapıp, seçim iptali olursa iki ay içinde seçim yenileniyor. CHP’nin İstanbul İl Kongresi yapılalı iki yıl oldu. Denetleme yetkisi de asliye hukuk mahkemelerinde değil YSK’da. Ankara Barosu Başkanı Avukat Mustafa Köroğlu “SPK 21. Madde açık: Denetim seçim kurulu hakimine ait, asliye hukuk mahkemesine değil. Burada mahkeme görev ve yetki sınırlarını zorlamış. Fiilen seçim hukuku askıya alınmış. Mahkeme bu kararla kendisini seçim denetim mercisine dönüştürmüş oluyor. Bu hem YSK’ye, hem Anayasa’ya ...ve hukuk sistemine aykırı” dedi. İstanbul Barosu’nun yaptığı açıklamada da “Söz konusu kararlar, yalnızca Anayasa’nın 79. maddesi uyarınca Yüksek Seçim Kurulu tarafından kaldırılabilir. Yüksek Seçim Kurulu’nun kararları kesindir. Bu çerçevede, asliye hukuk mahkemelerinin verdiği iptal kararları açık bir görev gaspıdır ve yok hükmündedir” denildi. Bu tartışmalar yaz öncesi gündeme geldiğinde de AKP’nin YSK Kontenjan Temsilcisi Recep Özel bile buna karşı çıkarak “Yüksek Seçim Kurulu’nun verdiği kararı asliye ceza mahkemesi ya da ağır ceza mahkemesi bozamaz. Bozmamalı. Böyle bir şey olamaz. Bütün sistem allak bullak olur mahkeme kararı bozarsa. Çok yanlış olur” demişti.

GÖZLEM – Gelişmeye “demokrasi” penceresinden bakıldığında, “ülkemizdeki rejim” konusu nasıl görünüyor?
K – İktidar yargıdan kendi istediği yönde kararları çıkartıyor. Burada yargının en azından bir bölümünün bağımsızlığından söz etmek mümkün değil. Yargı denetiminin bağımsız olmadığı bir siyasi ortama da “demokrasi” demek mümkün değil. Türkiye demokrasiden gittikçe uzaklaşıyor ve totaliter bir rejime doğru gidiyor. Demokrasinin temeli olan seçim sistemi yıkılıyor. Şimdi bunun ardından 15 Eylül’de CHP Kurultay’ı ile ilgili davada da “CHP’nin 2023 Kurultay’ının mutlak butlan kararı ile iptali ve CHP’ye kayyum atanması” yönünde bir karar çıkacağı bekleniyor. Bunu Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un “Tabii her iki dava birbirini etkileyebilecek düzeyde” diyerek 15 Eylül’deki davaya ilişkin neredeyse karara ipotek koyan yönlendirmesinden ve Ankara’daki mahkemenin son İstanbul kararını talep etmesinden de görmek mümkün. AKP’nin Yüksek Seçim Kurulu Kontenjan Temsilcisi Recep Özel bile bu konuda “Siyasi partilerin davalarında, kongrelerinde ‘yok hükmünde kabul edilmesi gibi bir karar görülmüş bir şey değil. O kongrenin seçimle ilgili kısımlarında karar verme süreçlerini, itiraz süreçlerini, mazbatanın verilmesi gibi konuları belirleyen seçim kurullarıdır. En son da YSK’dır. Bunların kararlarını ortadan kaldıracak herhangi bir karar olamaz. Anayasa’nın 79. maddesine göre YSK yetkili kılınır” diye konuşmuştu. 15 Eylül’de böyle bir karar çıkarsa CHP ne yapabilir? İstanbul delegelerinin yüzde 20’sinin notere başvurusuyla İstanbul Kongresi yeniden yapılabilir. CHP Genel Başkanı Özgür Özel “kanuna göre kayyumun partinin üyesi olması gerektiğini” söylüyor. Bu böyleyse Kemal Kılıçdaroğlu’nun partiden ihraç edilmesi gündeme gelir mi? Gelse bile bir işe yarar mı? Cumhuriyet’te Mustafa Balbay “Yeni hamleler tartışılıyor. Örneğin İstanbul kongresinde kurultay delegelikleri askıda ama onları seçen il delegeleri görevde. ...İstanbul delegelerinin yüzde 20’si notere gidip olağanüstü kongre isterse 15 gün içinde yeni il başkanını seçer! Aynı şey genel merkez için de düşünülüyor! Bir kalemde 600 delegenin imzasına ulaşılacağı düşünülüyor! Sonra olağanüstü Kurultay” diye yazdı. Ancak iktidarın hukuku, anayasayı hiçe saydığı böyle bir ortamda bu tür adımları da boşa çıkartacak kararlar aldırtması kaçınılmaz. Erdoğan bir yola girdi, buradan vazgeçmesi mümkün değil. Gerginlik tırmanarak artacak.

GÖZLEM – 1924’te Atatürk’ün kurduğu Diyanet İşleri Başkanlığı’nın her cuma günü yayımlanan Ağustos aynın ilk hutbesinde, “doğrudan kadınları ilgilendiren, tatil, giyim kuşam ve miras hukuku konularındaki ‘görevlerinde olmayan’ açıklamalar vardı. Ama “Atatürk” yoktu. ‘Türkiye’nin kurtuluşu tayin eden 30 Ağustos Büyük Zafer’i, şöyle bir geçiştirildi. Diyanet İşleri Başkanlığına Ali Erbaş’ın yerine göreve gelecek Prof. Dr. Safi Arpaguş’a, Türk Ulusu’nun çok hassas olduğu bu konuda nasıl bir yol tutmasını önerirsiniz?

K – İsmi zamanından önce gündeme gelen kişilerin o göreve atanmalarının engellenmesi sık görülen bir olay olduğu için, ben Prof. Arpaguş’un göreve atanacağından o derecede emin değilim. Kaldı ki, kendi siyaseti ve yürüttüğü politika açısından, dışarıdan bakıldığında şimdiki Diyanet Başkanı’nın çizgisinin, Atatürk ile ilgili görüşlerinin Erdoğan’ın ideolojik yapısına çok uygun olduğunu ve “tepkileri üzerine çekip Erdoğan’ın işini kolaylaştırdığını” düşünüyorum. Erbaş’ın süresini uzatmak Erdoğan’ın işine gelebilirdi. Öte yandan Prof. Arpaguş 2023 yılı 10 Kasım’ında Atatürk ve silah arkadaşları için dua etmişti. Bu bile şimdiki Diyanet Başkanı’na göre büyük bir gelişme olur. Prof. Arpaguş’un çok sayıda makalesi arasında dine Anadolu gözünden bakan, “Allah korkusu yerine Allah sevgisini öne çıkaran” ve gerçek bir ilim adamı olan Mevlânâ ile ilgili makalelerin ciddi ağırlığı bulunuyor. Bu da, Diyanet İşleri’ne şimdiki dönemki gibi “ayrımcı ve ısrafçı” bir anlayışla değil çok daha kapsayıcı, bilimsel ve mütevazı bir yaklaşımla bakacağını gösteriyor.  
GÖZLEM – Galatasaray, son yıllarda “futbolda bütün kupalara el koydu” ve “hedef Avrupa” diyerek, “çok pahalı transferler yapmaya” da başladı. Görüntü açık: Fenerbahçe / Beşiktaş / Trabzonspor “gideren açılan farkı önleyemez” ve seyretmeye devam ederlerse, “3 büyükler 1+2” ve de “4 Büyükler 1+3” diye bölünecek. Sarı Kırmızılıların rakipleri ne yapmalılar?..

K – Trabzonspor, özellikle Uğurcan Çakır transferiyle elde ettiği ciddi kaynağı, Anadolu’daki genç futbolcular için bir çekim kaynağı, atlama noktası olacak altyapıyı kurmak için kullanmalı. Beşiktaş’ın şu an için kanatlarda büyük boşluğu var. Sergen Yalçın’ın isteği doğrultusunda bu boşluğu dolduracak transferleri yapıp, takımı çok daha hızlı oynayan bir takım haline getirmek gerekli. Fenerbahçe’de ise birinci ligde şampiyonluğa oynayabilecek iki takım var. Kadro zenginliği tartışılmaz. Bu takımı defans oynatan ve sürekli değişiklikler yapan Mourinho’nun aksine ilk 11’de iskeleti belli olan ve hızlı-baskılı oynayan bir takim haline getirmek yeni teknik direktörün önceliği olmalı.

++++++