.
Ekonomik Göstergeler
Dolar
29.84 ₺
Euro
32.45 ₺
GBP
1.124 ₺
JPY
7.842
Ana Sayfa
Gündem
Spor
Köşe Yazıları
Podcast

“‘Akıllı deli’ olmadan yeni bir gelecek kurulamaz”

Okuma Süresi: 6 Dakika
Toplam Okunma: hesaplanıyor...
“‘Akıllı deli’ olmadan yeni bir gelecek kurulamaz”
“‘Akıllı deli’ olmadan yeni bir gelecek kurulamaz”
Paylaş:
SELİN TEKİN
Delilikle deha arasındaki çizgi bazen tarihin yönünü değiştirir. Diplomat, iş insanı, stratejist ve düşünür Mehmet Öğütçü, yeni kitabı “Çılgın Liderler Çağı: Dünyayı Sadece Onlar Değiştirebilir” ile insanlığın kaderini şekillendiren sıra dışı liderleri masaya yatırıyor.
Atatürk’ten Putin’e, Churchill’den Trump’a, Erdoğan’dan Musk’a kadar uzanan bir yelpazede “akıllı delilik” kavramını sorguluyor. Öğütçü’ye göre klasik akıl dönemi kapandı; dünyayı dönüştürecek olanlar, hem vizyoner hem vicdanlı “akıllı çılgınlar.” Bu özel söyleşi, Türkiye’nin geleceği için nasıl bir liderlik anlayışına ihtiyaç duyduğumuzu tartışmaya açıyor.

“Artık sıradan akıl dönemi bitti”

Dünyada ve Türkiye’de bir liderlik krizi yaşanıyor. Siyasette, ekonomide, bilimde, hatta kültürde bile… Vizyonu, stratejik aklı ve duygusal zekâyı birleştiren; halkla bağ kurarken dünyayı da okuyabilen lider sayısı hızla azalıyor.
Mehmet Öğütçü, bu eksikliğe dikkat çekiyor. Yeni kitabı “Çılgın Liderler Çağı”, tarihte dünyayı değiştiren liderlerin zihinsel ve duygusal haritasını çıkarıyor — Büyük İskender’den Atatürk’e, Churchill’den Erdoğan’a, Xi Jinping’den Elon Musk’a kadar.
Tezi net: “Rasyonel teknokratların çağı sona erdi. Değişimi getirecek olanlar, akıllı delilerdir.” Biz de Öğütçü ile kitabını, küresel liderlik krizini, Türkiye’nin geleceğini ve bu “akıllı delilik” kavramını konuştuk. Mehmet Öğütçü’nün yeni kitabı “Çılgın Liderler Çağı: Dünyayı Sadece Onlar Değiştirebilir” Destek Yayınları’ndan çıktı.

“Delilik ile dehanın arasındaki çizgide yürüyenler tarihi değiştirir”

Kitabınızın girişinde “Delilik ile Dehanın İnce Çizgisi” başlığını taşıyan bir bölüm var. Sizi bu kitabı yazmaya iten temel duygu neydi?
Bu kitap aslında uzun yıllardır süren bir gözlem ve sorgulamanın ürünü. Diplomasi, enerji, küresel finans ve politika alanlarında kırk yılı aşkın süredir liderlerle çalıştım. Hepsinde ortak bir özellik gördüm: normal değillerdi. Ne sıradan düşündüler ne kalıplara sığdılar.
Büyük İskender, Fatih Sultan Mehmet, Atatürk, Churchill, Roosevelt, Mao, Deng, Putin, Erdoğan, Trump… Hepsi delilikle dehanın arasındaki o tehlikeli çizgide yürüyen insanlar. Kimi yıkarak kurdu, kimi kurarken yıktı ama hepsinde aynı dürtü vardı: Yıkmadan yapamamak.
Benim amacım onları yargılamak değil, anlamaktı. Çünkü çağımızda artık gri akıl yetmiyor. Dünyayı değiştirenler genellikle önce “deli” denilen, sonra “dâhi” kabul edilen insanlar. Bugün sıradan akıl, dünyayı ileri taşıyamıyor çünkü mevcut düzeni korumaya programlı. Oysa ilerleme, düzenin sarsıldığı yerden başlar. Bu yüzden kitabı bir çağrı olarak yazdım: Akıllı deliler olmadan yeni bir gelecek kurulamaz.

“Çılgın lider” kavramı kulağa hem büyüleyici hem tehlikeli geliyor. Sizce bu kavramın sınırı nerede başlar, nerede sapkınlığa dönüşür?
İnce bir çizgi bu. Bir liderin çılgınlığı onu ya tarihe geçirir ya da tarihten siler. Hitler, Mussolini, Pol Pot gibi isimler o çizgiyi aştı ve yıkıma yol açtı. Ama Atatürk, Gandhi, Mandela, Churchill, Deng Xiaoping gibi liderler aynı enerjiyi dönüştürücü bir güce çevirdiler. Ben “çılgınlık” derken akılsızlıktan değil, alışılmışın dışına çıkma cesaretinden bahsediyorum.
Bugün dünyayı yönetenlerin çoğu kriz yöneticisi. Krizleri idare ediyorlar ama geleceği inşa etmiyorlar. Çılgın liderler ise mevcut düzeni sarsarak yenisini kuruyor. Riskli, evet, ama ilerleme her zaman riskle başlar.

“Trump, Putin, Erdoğan, Xi”
Kitabınızda “Yeni Çağın Çılgınları” başlığı altında günümüz liderlerinden bahsediyorsunuz. Bugün gerçekten böyle bir kuşak mı yaşıyoruz?
Evet, kesinlikle. Trump, Putin, Erdoğan, Xi: Kaosu stratejiye dönüştüren kuşak. Donald Trump sistemin ezberini bozdu, kurumsal normları sarsarak Amerika’yı ikiye böldü ama siyaseti de dönüştürdü.
Putin, 21. yüzyılın çarlığını kurdu; Rusya’yı yeniden küresel bir güç haline getirdi.
Narendra Modi, Hindu milliyetçiliğini modern kalkınma söylemiyle harmanladı.
Xi Jinping, Çin’in kolektif liderlik geleneğini bitirip tek adam dönemini başlattı.
Erdoğan, Türkiye’yi küçük bir bölgesel oyuncudan küresel denklemin aktörlerinden biri haline getirdi.
Hepsinin ortak özelliği statükoya savaş açmaları. Ama aynı zamanda zayıf noktaları da benzer: Çoğunun etrafında kendilerini dengeleyecek, gerçeği söyleyecek bir halka yok. Bu yüzden “çılgınlık” fazla dozda alındığında kendi enerjisini tüketen bir girdaba dönüşüyor.

“Liderlik krizi: Dünyayı kim kurtaracak?”
Kitabınızda “Liderlik Krizi: Dünyayı Kim Kurtaracak?” başlıklı bir bölüm var. Gerçekten liderlik eksikliği bu kadar mı derin?
Kesinlikle… Bugün dünyada herkes yönetiyor ama kimse yönlendirmiyor. Ekonomik kriz, iklim krizi, savaşlar, toplumsal çöküntü… Ama hiçbir lider insanlığa yeni bir yön çizemiyor. Küresel kurumlar etkisizleşti, siyaset popülizme sıkıştı, iş dünyası kısa vadeli kâr hedeflerine mahkûm oldu. Oysa tarih boyunca ilerleme, hep “çılgın” liderlerle mümkün oldu. Martin Luther reformu başlattı, Atatürk Cumhuriyet’i kurdu, Mandela affetmeyi seçti, Steve Jobs yeni bir çağ açtı.
Bugün de benzer bir eşiğin üzerindeyiz. Ama bu defa dijitalleşme, yapay zekâ, iklim krizi, kutuplaşma ve liderlik boşluğu aynı anda yaşanıyor. Dünyayı kurtaracak olanlar, sadece akıllı değil, cesur ve vicdanlı liderler olacak.

Kitabınızda “Akıllıca Çılgınlık” diye bir kavramdan bahsediyorsunuz. Bu nasıl bir liderlik anlayışı?
Bugün klasik liderlik modeli çöktü. Kurullar, raporlar, danışman orduları artık hızlı karar almaya izin vermiyor. Oysa yeni çağ, hız, sezgi, risk ve vizyon gerektiriyor. Ama çılgınlık vicdanla dengelenmezse, yıkıma dönüşür. Elon Musk uzaya otomobil fırlatıyor, yapay zekâyla beyni birleştirmeye çalışıyor — bu çılgınlık ama aynı zamanda vizyon. Jeff Bezos, lojistikten uzaya uzanan bir ekosistem kurdu. Onlar çağımızın teknolojik delileri. Ancak “Tanrı kompleksine” kapıldıklarında bu enerji insanlığa değil, egoya hizmet ediyor. Benim “akıllıca çılgın” dediğim lider; yeniliği zorlarken dengede kalabilen, vizyoner ama vicdanlı olandır.

“Kadın liderler geleceğin gücünü temsil ediyor”

Kitabınızda kadın liderlere özel bir bölüm var. Neden bu kadar önemli görüyorsunuz?
Çünkü 21. yüzyılın liderlik devrimi kadınlar üzerinden yaşanacak. Kadın liderler duygusal zekâ, empati, uzlaşma ve dinleme yeteneğiyle farklı bir güç türünü temsil ediyor. Jacinda Ardern krizleri sakinlikle yönetti, Merkel 16 yıl boyunca Avrupa’yı istikrarla taşıdı, Ursula von der Leyen Avrupa’yı yeniden tanımlıyor. Kadın liderler “hükmetmek” yerine “yönlendirmek” istiyor. Ben kitabımda şunu söylüyorum: ‘Geleceğin lideri ne erkek ne kadın, ne sağcı ne solcu olacak.’
Cinsiyet, ideoloji değil, zihin kalitesi belirleyici olacak. Kadın liderliğin yükselişi sadece eşitlik değil, verimlilik ve ahlak meselesidir. Türkiye’de de bu potansiyeli destekleyecek kültürel bir dönüşüm gerekiyor.

Kitabınızda Türkiye’ye geniş yer ayırıyorsunuz. Sizce Türkiye nasıl bir liderlik dönemine giriyor?
Türkiye tarih boyunca liderlerle şekillenmiş bir ülke. Selçuklu’dan Osmanlı’ya, Atatürk’ten Özal ve Erdoğan’a kadar hep bir figür döneme damgasını vurdu. Bu, kriz anlarında avantaj ama uzun vadede kurumların gücünü zayıflatıyor. Artık Türkiye, bir “lider ülke” değil, liderlik kültürü olan bir ülke haline gelmeli. Yeni dönemde kahraman değil, mimar lidere ihtiyaç var. Tek başına poz veren değil, ekibiyle inşa eden; akıllı ama cesur, bilgili ama halkın dilini konuşan, dünya vizyonuna sahip ama Anadolu’nun ruhundan kopmamış. Ve en önemlisi, etik olmalı. Çünkü dünyanın en büyük liderlik krizi, ahlaki krizdir. Gerçek lider, dürüstlüğüyle güven veren kişidir.

Yeni dünya düzeninde Türkiye’nin yeri neresi olmalı?
Ne Batı ne Doğu. Türkiye kendi ekseninde durmalı. Coğrafyamız, tarihimiz, kültürümüz hibrittir. Bu bir zayıflık değil, üstünlüktür. Ama “denge politikası” değil, yön belirleme siyaseti gerekir. Enerjide, savunmada, teknolojide Batı’nın standardını Doğu’nun dinamizmiyle sentezleyebiliriz. Yeter ki içeride hukuk, eğitim, özgürlük ve güven yeniden tesis edilsin. Uluslararası itibar, dış politikadan önce içerideki tutarlılıkla kazanılır. Türkiye kendi özgün modelini bulursa, ne yörünge ne taraf olur; merkez olur.

“Liderlik siyasetten ibaret değil”
Kitabınızda siyaset dışındaki liderlerden de bahsediyorsunuz. Bu, liderliği farklı alanlara mı yayıyor?
Evet. Liderlik sadece devlet başkanlığı ya da CEO’luk değildir. Bir bilim insanı, bir öğretmen, bir sanatçı da toplumu dönüştürebilir. Einstein, Curie, Picasso, Steve Jobs, Messi, Beethoven… Hepsi kendi alanında birer “çılgın lider.” Türkiye’nin de bu tür figürlere ihtiyacı var. Yaratıcı insanı teşvik eden, hata yapma hakkı tanıyan bir sistem kurulmadan liderlik kültürü gelişmez. Biz hâlâ farklı düşüneni dışlayan, hatayı cezalandıran bir toplumuz. Oysa yenilik, farklı düşünenler sayesinde gelir.

Son olarak, herkes “çılgın lider” olabilir mi?
Hayır. Liderlik doğuştan gelen bir lütuf değildir ama herkesin harcı da değildir. Liderlik, güç istemekten çok, sorumluluk almaktır. Çılgın liderlik ise vizyon, tutku, bilgelik ve göze alma karışımıdır. Ama en önemlisi sınırlarını bilmektir. Çünkü her çılgınlık akılla dengelenmezse, yıkıma dönüşür. Bugün dünya, devletlerden şirketlere, bireylerden toplumlara kadar bu akıllı deliliğe muhtaç. Çünkü akılsız cesaret felaket getirir, ama cesaretsiz akıl hiçbir şeyi değiştiremez.
*********


MEHMET ÖĞÜTÇÜ’NÜN LİDERLİK REÇETESİ

(“Çılgın Liderler Çağı” kitabından derlenmiştir)
* Delilikten korkma, ama bilgelikle dengele: Tarihi değiştirenler, aklın sınırlarını aşmaya cesaret edenlerdir.
* Korkunun yerine merakı koy: Liderliğin ilk adımı, soru sormaktan vazgeçmemektir.
* Gücü toplama, dağıt: Gerçek lider, yetkiyi paylaşarak güveni çoğaltır.
* Vizyon olmadan strateji, yönsüz enerjidir: Büyük fikirler, cesaret kadar yön de ister.
* Kadın liderliği destekle; empati, çağın yeni zekâsıdır: Kadın gücü olmadan sürdürülebilir liderlik olmaz.
* Ahlak en yüksek teknoloji olmalı: Dijital çağda bile güven, en değerli sermayedir.
* Liderliği siyasetten kurtar:  Bilim insanı, sanatçı, öğretmen de toplumu dönüştürebilir.
* Ulusal değil, evrensel düşün: Yeni lider, sadece ülkesine değil, gezegenine de sorumludur.
* Cesur ol ama kör değil: Akılsız cesaret felaket getirir; ama cesaretsiz akıl hiçbir şeyi değiştiremez.
* Kahraman değil, mimar ol: Gerçek lider, alkış toplayan değil, sistem kuran kişidir.