Büyük Orta Doğu Projesi’nin (BOP) uygulamaya konmasıyla birlikte ABD’nin bölgemizdeki askeri ilişkilerini önemli ölçüde geliştirdiği ve askeri yığınağını artırdığı dikkat çekmektedir. Geçtiğimiz günlerde Sözcü Gazetesi konuyu kapsamlı ele aldı ve ABD’nin bölgemizdeki askeri üslerinin listesini yayımladı. Dikkat çeken en önemli nokta; ABD’nin komşularımızdaki askeri varlığında artış gözlenirken ülkemizdeki askeri varlığının önemli ölçüde küçültülmesi ve ABD üslerinin Türkiye’nin bölgedeki hareket alanını daraltacak şekilde konumlandırılmasıdır. ABD’nin bölge ülkeleri ile ilişkileri ve bölgedeki askeri üslerinin konumlarına dikkatle bakıldığında durum daha iyi anlaşılacaktır. ABD üslerinin dağılımı şu şekildedir:
Irak’ta: Ayn-el Esad üssü ile Erbil ve Hariri hava üsleri olmak üzere toplam 3 üs.
Suriye’de: Rümeylan, Haseke, Deyrizor ve El Tanf üsleri olmak üzere toplam 4 üs.
Kıbrıs’ta: Akrotiri, Dikelya, Mari (deniz üssü), Andreas Papandreu (hava üssü), Trodos (dinleme üssü), Ayios Nikolas, Cape Gata (İstihbarat üssü) olmak üzere toplam 7 üs.
Yunanistan’da: Dedeağaç, Kilkis (Selanik), Larissa (hava üssü), Andravida (hava üssü), Araksos (hava üssü) Aktio, Atina (deniz üssü), Suda, Kasteli (Girit), KArpathos, Kalimnos, Siros, Kalamata olmak üzere toplam 13 üs.
Bulgaristan’da: Novo Salo (eğitim üssü), Bezmer (hava üssü), Graf İgnatievo, Aytos olmak üzere toplam 4 üs.
Romanya’da: Deveselu, Mihail Koginiceanu (hava üssü), Campia Turzii (hava üssü), Fatesti olmak üzere toplam 4 üs.
Gürcistan’da: Vazlani
Basınımıza yansıdığı kadarıyla Türkiye’ye komşu ülkelerdeki ABD üslerinin sayısı 36 olarak görünmektedir. Bazı kaynaklar ise gerçekte bölgemizdeki ABD üslerinin sayısının 64, asker sayısının ise 45 bin civarında olduğundan söz etmektedir. Buna karşılık geçmişte Türkiye’de 20’nin üzerinde olan ABD askeri tesisi sayısının son on yılda belirgin bir şekilde azaltıldığı, İncirlik, Kürecik, Konya ile sınırlandırıldığı ve asker sayısının büyük ölçüde azaltılarak komşu ülkelere kaydırıldığı dikkat çekmektedir. Bu durum; ABD’nin açık kaynaklara yansıttığı İran ve Rusya’dan gelecek tehdit değerlendirmesi ile uyuşmamaktadır.
Günümüzde; bölgemizdeki 22 ülkenin sınırlarının değiştirilmesini içeren Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesinin (BOP) getirildiği aşama ile bu aşamaya gelmesinde ABD ve ortaklarının rolü ve katkısı açıkça görülmektedir. BOP’un ülkemizi de içine aldığı başta ABD olmak üzere bütün muhataplarımız tarafından her fırsatta, açık açık ifade edilmektedir. Buna paralel olarak Ege, Doğu Akdeniz, Kıbrıs ve Karadeniz’deki hak ve çıkarlarımız; ABD ve ortakları tarafından göz göre göre ihlal edilmektedir. Böyle bir ortamda ABD’nin bölge ülkeleriyle askeri ilişkilerini geliştirmesinin ve bölgemizdeki askeri yığınağını artırmasının nedenleri ve sonuçları, asıl önemlisi ülkemizi nasıl etkileyebileceği çok iyi değerlendirilmelidir. Türkiye’nin Ege, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs’ta Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimiyle, Suriye’de PKK uzantısı PYD/YPG ile gerginliği, ABD’nin bunlarla müttefiklik ilişkileri, İsrail’in güvenliği için gerçekleştirilmek istenen Büyük Kürdistan projesinde büyük ilerleme kaydedilmesi göz önünde bulundurulduğunda bölgemizdeki ABD askeri varlığının ülkemiz için tehdit oluşturması olasılığı hiçbir zaman göz ardı edilmemelidir.
Öyle görünüyor ki; ülkemiz ABD ve ortakları tarafından kuşatılmaktadır. Bu durum bugün için riskli görünmese de ilerleyen zamanda, çıkarlarımızın çatışması durumunda çok büyük bir tehdit unsuru olarak karşımıza çıkması muhtemeldir. Gelişmeler, Birinci Dünya Savaşı öncesinde Osmanlı Devleti’nin yaşadıklarıyla büyük benzerlikler göstermektedir. Devletlerin güvenlik önlemleri; iç ve dış etkenlerden kaynaklanması muhtemel tehditlere karşı alınması gereken bütün önlemleri içerecek şekilde planlanır. Bu planlamayı yapabilmek, gereken koruyucu önlemleri alabilmek için hiçbir etki altında kalmadan, duygusallıktan uzak, etki odaklarının algısal propagandalarına kapılmadan objektif tehdit değerlendirmeleri yapılmalıdır. Ülkemiz; coğrafi konumu itibariyle hassas bir bölgededir. Bölgemizdeki gelişmelerden etkilenecek ülkelerden birisidir. Bu nedenle bölgemizdeki gelişmelerin yakından takip edilmesi, tehdit içeren gelişmelere karşı önlemlerin; tehdit ortaya çıkmadan, zamanında alınması gerekmektedir.
Bölgemizdeki gelişmelerin ülkemiz için tehdit içerebileceği değerlendirmeleri, bazıları tarafından “komplo teorisi” olarak gösterilmekte ve küçümsenmektedir. Komplo teorisi kavramının; bölgemizi şekillendirmekte olan emperyalist odaklar tarafından dolaşıma sokulan bir “psikolojik harekât uygulaması” olduğu ve bu propagandanın içimizdeki iş birlikçiler tarafından dolaşımda tutulduğunda hiçbir zaman akıllardan çıkarılmamalıdır.
ABD üsleri Türkiye için tehdit olabilir mi?
ABD üsleri Türkiye için tehdit olabilir mi?
Paylaş: