Ekonomik Göstergeler
Dolar
29.84 ₺
Euro
32.45 ₺
GBP
1.124 ₺
JPY
7.842
Ana Sayfa
Gündem
Spor
Köşe Yazıları
Podcast

ABD devreye girerse Ortadoğu’da gerilim artar

Okuma Süresi: 5 Dakika
Toplam Okunma: hesaplanıyor...
ABD devreye girerse Ortadoğu’da gerilim artar
ABD devreye girerse Ortadoğu’da gerilim artar
Paylaş:
Gazeteci Yazar Murat Kışlalı, GÖZLEM’in ülke gündeminin başında gelen olay ve gelişmelerle ilgili sorularını cevapladı.

GÖZLEM – İsrail – İran Savaşı, Dünya’yı ve Türkiye’yi nasıl etkileyecek?

K – Hamas’ın 7 Ekim 2023’te başlattığı terör saldırısı sonucu İsrail bir buçuk yıl Gazze’yi yerle bir etti. Gazze’nin ardından Lübnan’da Hizbullah’ın tepe yönetimini etkisiz hale getirdi. Suriye, Türkiye’nin de hatalı politikası ve Esad yönetiminin çözümsüzlüğü nedeniyle Sünni ve federal bir devlet olma yoluna girdi. İsrail, ABD’nin desteğiyle, 7 Ekim saldırısını bölgeyi şekillendirmek ve Şii etkisinden arındırmak ve Suriye-Irak, hatta İran’daki Kürt kesimini birleştirerek kurmak istediği özerk Kürt devleti dahil çevresinde Şii etkisinde bulunmayan bir bölge yaratmak için kullandı. İran’a saldırarak İran’ın etkisini iyice azaltmak istiyor. İran’ın nükleer silah sahibi olduğu iddiası doğru değil, olma yolunda gittiği de tartışmalı. ABD bunu Irak savaşında olduğu gibi bir gerekçe olarak kullanmak istiyor. Amerikan Başkanı Trump’un iddialarının aksine, ABD Ulusal İstihbarat Direktörü Tulsi Gabbard “İran’ın nükleer silah üretmediğini” açıklıyor. İsrail’in hedefi öncelikle İran’ı, bırakın silah olarak, barışçıl amaçlar için dahi olsa herhangi bir nükleer stratejinin dışında bırakmak. Öyle olmasa saldırmak için nükleer müzakerelerin sonucunu beklerdi. Ayrıca İsrail bu saldırıyla rejimin yıkılmasa bile yıpratılmasını hedefliyor. Ancak asıl amaç tüm bu bölgede kendi güvenliklerini sağlamak ve başını kaldırabilecek bir gücün ortaya çıkmasını engellemek için yayılmaya devam etmek. ABD’nin amacı ise Ortadoğu batağına girmeden buradaki kaynakları kontrol etmek. Bu kapsamda da tüm bölgede Sünni Müslüman ülkelerin İsrail’i “kabul etmesini” sağlamak için etkisini kullanıyor. En azından İran’a dönük saldırıya ciddi bir tepki gelmedi. İsrail’in saldırısı ve nokta hedef atışları ne kadar etkili olduysa da, İsrail ve ABD’nin İran’ın bu kapsamda bir yanıt vereceğini beklemedikleri anlaşılıyor. İran da İsrail’in canını yaktı ve hatta savaşı sivil İsrail halkına da tattırdı. Şimdi ABD’nin operasyona katılması, aslında baştan beri Ortadoğu’dan asker gücü olarak çekilmek isteyen veya bedelini düşürmek isteyen Trump’u güç durumda bırakır. ABD devreye girerse hiç şüphesiz gerilim daha da artar, Rusya, Çin etkileri denkleme girer. Trump İran’ın kayıtsız şartsız teslim olmasını istiyor ama bu gerçekleşse bile kontrol etmek için İran’a kara gücü mü çıkartacak? Bu mümkün değil. Muhtemelen İsrail’e daha ılımlı bakacak bir rejim gelmesini amaçlıyor. İran tamamen baskılanırsa, sonrasında iddia edildiği gibi sıra Türkiye’ye gelir mi? Türkiye NATO’nun bir üyesi, belli taşlar ciddi şekilde oynamadan İran benzeri bir saldırının Türkiye’yi hedef alacağını düşünmüyorum. Ancak İsrail – İran saldırıları, Türkiye’nin hava savunmasının ne kadar iyi olduğu yolunda kaygılara neden oldu. Doğrudan bir saldırı olmasa bile, Türkiye’de “Yeni Açılım” süreci ile beraber anayasasının değiştirileceği, Suriye-Irak-İran’dan toprak alan bir Kürt federe devletinin Türkiye’nin de toprağına göz dikeceği bir ortamın kurgulanmak istediği anlaşılıyor.

GÖZLEM – Türkiye’nin “İran’dan yana olma” kararı konusunda görüşünüz?
K – İktidarın Gazze’ye ve Hamas’a karşı saldırıya verdiği tepki ile karşılaştırıldığında, İran’a saldırıya verdiği tepkinin çok daha zayıf kaldığını görmek gerekiyor. İran’ın şii yapısı nedeniyle aslında olaylardan Türkiye’deki Sünni yapının o kadar da “mutsuz olmadığını” söylemek mümkün. Bu itibarla İran, iktidarın öncelikli yakınlık duyduğu bir ülke değil. Şiileri de Sünniler ile aynı kefeye koymadıkları bir gerçek. Eğer iktidar bölgede bir “Kürt Devleti”nin oluşmasını istemiyorsa şu anda İran’daki rejimin değişmesini arzulamıyordur. Öte yandan çoğunluğu Şii olan bir İran’da rejim değişecek olursa, bu rejim de şii bir rejim olacak. İran’ın din devletliğinden uzaklaşması da AKP iktidarının işine gelmez. Öte yandan iktidar tabii ki İsrail ile çatışma içinde görünüyor ama ortak çıkarlar gereği dolaylı ticaret veya Kürecik’ten istihbarat desteği gibi önemli konularda da işbirliği yapıyor. Dolayısıyla şu görüntüde Erdoğan’ın amacının, din gereği daha yakın “göründüğü” İran ile arabuluculuk rolüne soyunarak başta Trump ile arasını sıkılaştırmak, bazı istekleri elde etmek için koz biriktirmek olduğunu anlıyorum. Bu savaşın bitmesinden çok kendi elini güçlendirmek istiyordur.

GÖZLEM – CHP’ye yönelik Kurultay davası 30 Haziran’da görüşülecek. Düşünceleriniz?

K – Bu duruşmada veya bunu izleyen duruşmalarda CHP’nin Özgür Özel’in genel başkan seçildiği Kurultay’ına dönük “mutlak butlan” kararı verileceği, hatta CHP’ye “kayyum atanabileceğini” düşünen bir kesim var. 2010 yılından bu yana Yüksek Seçim Kurulu’nda (YSK) CHP üyesi olarak görev yapan Avukat Mehmet Hadimi Yakupoğlu, Sözcü’den Saygı Öztürk’e “Özellikle seçim hukukunda ‘mutlak butlan’ yoktur. Bu dernekler için geçerlidir. ... seçilme hakkını kamu düzeni adına açıka kanuna aykırı olarak ihlal eden bir olayın belirlenmesi halinde; YSK tam kanunsuzluk yetkisine dayanarak o seçim sonucunu iptal eder” dedi. Yakupoğlu “Siyasi partilere bugüne kadar kayyum ataması değil sadece ‘Çağrı Heyeti’ atandığını, bu heyetin de parti yönetimi yerine geçmeden sadece partiyi ...olağanüstü kurultaya çağırdığını” belirtiyor. Ancak bu iktidar bu güne kadar yapılmayan pekçok şeyi bir şekilde yaptığı ve anayasayı bile yeri geldiğinde tanımadığı için “yargıdan kesinlikle bu yönde bir karar çıkmaz” denilemiyor. Mahkeme Kurultay’ı iptal edip eski yönetimin halen göreve devam etmesi gerektiği yönünde bir karar alırsa Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’yi herhangi bir kayyuma bırakmadan görevi üstlenip derhal olağanüstü kurultaya gitmesi gerekir. Bildiğim kadarıyla Kılıçdaroğlu gelişmeleri izliyor ve karar vermesi gerekecek son ana kadar tüm olasılıkları değerlendiriyordur. Kendisinin şimdiden çıkıp CHP’nin mevcut yönetimine açıkça destek vermemesi, bazı kurmaylarının ise yeniden yönetime gelmek için “biraz fazla istekli gözükmeleri” hep Kılıçdaroğlu’nun bu yönetim tarzından kaynaklanıyor.

GÖZLEM – TC Merkez Bankası'nın 19 Haziran'daki toplantısında politika faizini yüzde 46’da sabit tuttu. Nasıl yorumluyorsunuz?
K – Bunun da üstüne yüzde 49 olan fonlama faizi üst sınırını da düşürmedi. Piyasa beklentisi şayet İsrail – İran savaşı olmasaydı en azından bu üst sınırın düşürüleceği idi. Reel ekonomiden ve özellikle yandaş sermayeden faizlerin düşürülmesine dönük ciddi baskı var. Erdoğan’ın da bu yönde ciddi bir beklentisi hatta talimatı olduğu, ancak şu an için özellikle 19 Mart sonrası gelişmeler ve İsrail – İran savaşıyla beraber “kendisini tuttuğu ve ikna olmuş görüntüsü verdiği” anlaşılıyor. Uzmanlar büyük bir değişiklik olmazsa Merkez Bankası’nın 24 Temmuz’daki toplantısında faizde indirim bekliyorlar. Ancak bu döviz talebinin artmasına ve savaşın etkisiyle enflasyonun yine sıçramasına neden olabilir. Faizlerin düşürülmesini isteyenler açısından sorun yok, yük yine dar gelirlilerin sırtına binecek. 

GÖZLEM – Yüksek Öğretim Kurumları Sınavı’na (YKS) 2 milyon 560 bin 640 müracaat oldu. Geçen yılki 3 milyon 120 bin 870 idi. Bu azalma için “Diplomalı işsiz” olmaktan korkan gençlerin, “niteliksiz bir üniversitede okumak yerine iş hayatına 4 yıl erken atılmak istediği” yorumları yapılıyor. Sizin yorumunuz?
K – Ekonomik sıkıntı tüm gerçekliğiyle ülkeyi sarmış durumda. Sadece gençlerin ekonomik durumları değil, onları besleyen, destekleyen ailelerin de ekonomik durumları iyi değil. Üniversite eğitimi, hiç bir gelir elde etmeden sadece “harcama” yapmak zorunda olan bu gençler ve aileleri için artık çok pahalı hale geldi. O kadar ki üniversite sınavında çok iyi puanlarla çok iyi yerleri kazanıp, barınma, beslenme, ulaşım gibi konularda yeterli bütçeleri olmadığı için başvuru yapamayan çok sayıda genç var. Düşüşün en büyük nedeni bu. Tabii ki hemen gelir elde etme arzusu bir neden olabilir ama bu işsizlik ortamında iş bulmak da kolay değil. Bunların da ötesinde gençlerin artık bu ülkede gelecekten ümitlerinin gittikçe azalıyor olması çok önemli bir etken.