Yunanistan’ın, Avrupa Birliği (AB) mevzuatını gerekçe göstererek 16 Nisan 2025’te yayımladığı, Deniz Mekansal Planlaması Haritası’nda belirtilen alanların büyük bir kısmı Türkiye’nin Ege Denizi ve Doğu Akdeniz’deki egemenlik hakları ile deniz yetki alanlarını ihlal ediyor. Türkiye’nin gerekli tepkiyi vermemesinden istifade eden Yunanistan, Ege Denizi’nde 2004’den itibaren işgal ettiği 20 Türk adası ve 2 Türk kayalığı ile anılan ada ve kayalıkları hazırladığı haritada kendi egemenlik sınırları içinde gösterdi. Yunanistan, Türkiye’ye ait olan Girit Adası etrafında daha önce işgal ettiği Küçük Çuha, Dhia, Dionisades, Gavdos, Gaidhouronisi ve Koufonisi adalarının batı, kuzey ve güney istikametindeki kıta sahanlıklarını da kendi kıta sahanlığı olarak göstermesi de dikkat çekiyor.
Yunanistan, Çevre ve Enerji Bakanı Stavros Papastavrou’nun, Girit Adası ve Mora Yarımadası’nın güneyindeki petrol ve doğalgaz (hidrokarbon) aramaları için imzaladığı uluslararası ihale/satış kararını, 1 Mayıs 2025’de onayladı. Söz konusu ihale ilanı, Avrupa Birliği Resmi Gazetesi’nde (Official Journal of the European Union) 90 gün süre ile yayımlanacak.
Yunanistan’ın işgal ettiği Küçük Çuha, Gavdos, Gaidhouronisi ve Koufonisi adalarının Kıta Sahanlıklarını da İhaleye/Satışa çıkarması dikkat çekiyor. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AKP Hükümeti, işgal edilen Türk adalarının kıta sahanlıklarının ihaleye/satışa çıkarılmasına hiçbir tepki vermedi. Avrupa Birliği, tüm resmi dokümanlarında Türk Kıta Sahanlığını kısıtlı olarak yayımlamaya devam ediyor. AB ve Yunanistan, Türkiye’nin uluslararası antlaşmalardan kaynaklanan egemenlik haklarını yok sayarak, Türkiye’yi Ege Denizi ve Doğu Akdeniz’den dışlamaya çalışıyor.
Ankara Üniversitesi’nin haritası eksik
Türkiye’de, Yunanistan ile eş zamanlı olarak 16 Nisan 2025’te Türkiye Deniz Mekânsal Planlaması Haritası yayımladı. Yunanistan, yayımladığı haritada deniz yetki alanlarında hem ana kıtayı hem de adaları hesaba katarken, Türkiye’nin Ankara Üniversitesi Deniz Hukuku Ulusal Araştırma Merkezi’ne (DEHUKAM) hazırlattığı haritada iki ülkenin ana kıtaları göz önüne alarak hazırladı. Türkiye haritasında egemenlik haklarından adeta vazgeçşim görünüyor. DEHUKAM, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin 1974 yılında bütün dünyaya deklare ettiği Ege Denizi Türk Kıta Sahanlığı’nın önemli bir bölümünü Yunanistan’a terk etmiştir.
Türk Deniz Kuvvetleri, Genelkurmay Başkanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve Ecevit-Erbakan Koalisyon Hükümeti’nin Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’na verdiği ruhsat sahalarını gösteren ve Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’ün imzasıyla yayımlanan haritada, Ege Denizi Türk Kıta Sahanlığı’nın batı sınırı 24. Boylam’dan geçiyor. Bu haritada, Türkiye’nin Ana Kıtası ile Semadirek, Gökçeada, Bozcaada, Limni, Midilli, Sakız, Sisam, Ahikerya, İpsara ve Bozbaba adalarının kıta sahanlıkları da Ege Denizi Türk Kıta Sahanlığı olarak gösterilmiştir. DEHUKAM’ın yayımladığı haritada, Ege Kıta Sahanlığı sınırımız 1 Boylam (85Km.) geri çekilerek 25. Boylam’dan geçirilmiştir. Yeni haritada Türkiye’nin 1974’de yayımladığı haritadaki egemenlik haklarımızı yok saymaktadır.
DEHUKAM’un hazırladığı haritada Ege Denizi’nde 30 bin Km2lik Türk Kıta Sahanlığı ile 4 Türk Adası Yunanistan’a terk edilmiştir. Doğu Akdeniz’de190 bin Km2’lik Türk Kıta Sahanlığı ile Girit’in 4’te 3’ü ve Girit’in etrafındaki Türk Adaları Yunanistan’a terk edilmiştir. Ege Denizi’nde 30 bin Km2, Doğu Akdeniz’de 190 bin Km2 olmak üzere toplam 220 bin Km2 Türk Kıta Sahanlığı Yunanistan’a terk edilmiştir. Türkiye Deniz Mekânsal Planlaması Haritası, deniz yetki alanlarında, hem Ana Kıtayı hem de Adaları hesaba katarak yeniden düzenlenmelidir.
Kuzey Ege adalarının egemenliği
Kuzey Ege Adaları’nın hukuki statüsü, 30 Mayıs 1913 Londra Antlaşması, 13-14 Şubat 1914 tarihinde Yunan Kraliyet Hükümeti ve Osmanlı Devleti’ne tebliğ edilen Altı Büyük Devlet (Almanya, Avusturya-Macaristan, İngiltere, Fransa, İtalya, Rusya) kararı, 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması ve 20 Temmuz 1936 Türk Boğazlar Sözleşmesi ile belirlenmiştir.
Altı devletin kararına göre Gökçeada, Bozcaada ve Meis Adası Osmanlı Devleti’ne geri verildi, Yunanistan’a, işgali altında bulundurduğu Taşoz, Semadirek, Limni, Midilli, Sakız, Sisam, Ahikerya, İpsara ve Bozbaba olmak üzere toplam 9 adanın egemenliği değil, sadece kullanma hakkı yani zilyetlik (possession) hakkı verildi. Adaların egemenliği Osmanlı Devleti’nde kaldı. 1923 Lozan Antlaşması ile bu durum teyit edildi.
Yukarıda bahsedilen uluslararası antlaşma ve sözleşmelere göre¸ Taşoz, Semadirek, Limni, Midilli, Sakız, Sisam, Ahikerya, İpsara ve Bozbaba adalarının egemenliği ve mülkiyeti ile adaların karasuları, bitişik bölge, kıta sahanlığı, münhasır ekonomik bölgeleri ve hava sahası Türkiye Cumhuriyeti’ne aittir.
12 Ada’nın egemenlik hakkı
12 Ada’nın Hukuki Statüsü Lozan Antlaşması’nın 15. Maddesi ve 1947 Paris Antlaşması’nın 14. Maddesi ile belirlenmiştir. Türkiye ile birlikte toplam 8 devletin taraf olduğu 1923 Lozan Antlaşması’nın 15. Maddesi, Lozan’a taraf olan 5 devletin (İngiltere, Fransa, İtalya, Yunanistan, Yugoslavya) ve Lozan’a taraf olmayan 16 devletin katılımı ile 1947’de değiştirilerek Paris Antlaşması imzalandı. (Türkiye, Romanya ve Japonya Paris Antlaşması’na taraf değildir) Yapılan değişiklik ile 12 Ada’nın egemenliği İtalya’dan alınarak Yunanistan’a verildi. Lozan Antlaşması’na taraf olan 8 devletin tamamının katılımı olmadan yapılan bu değişiklik, Viyana Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi’nin 30. ve 40. maddelerine uygun yapılmadığı için uluslararası hukuk kurallarına göre meşru bir değişik değildir. Bu değişiklik 1923 Lozan Antlaşması’nı şekil bakımından ihlal etmiştir.
Lozan Antlaşmasıyla, Türkiye ile Yunanistan arasında Ege Denizi’nde bir denge sağlanmıştır. Paris Antlaşması ile 12 Ada’nın egemenliği İtalya’dan alınarak Yunanistan’a devredildiği için Ege Denizi’ndeki denge Türkiye’nin aleyhine bozulmuştur. Böylece Lozan Antlaşması’nın 15. Maddesi esaslı bir şekilde ihlal edilmiştir. Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi Madde 60’a göre Lozan Antlaşması’ndaki denge esaslı bir şekilde ihlal edildiği için Lozan Antlaşması’nın 15. Maddesi sona ermiş ve geçerliliğini kaybetmiştir.
12 Ada’nın Yunanistan’a devrini öngören 1947 Paris Antlaşması, 1923 Lozan Antlaşması’nı şekil ve esas bakımından ihlal etmiştir. Anılan nedenlerle ve uluslararası hukuk kurallarına göre 1947 Paris Antlaşması meşru bir antlaşma olmayıp Yunanistan’ın 12 Ada üzerinde egemenlik hakkı yoktur. Ayrıca, Türkiye, Paris Antlaşması’na taraf olmadığı için 3. devlet statüsündedir. Uluslararası hukuka göre meşru olmayan Paris Antlaşması’nın Türkiye açısından hiçbir bağlayıcılığı yoktur. Bu bağlamda, “Türkiye adalara kıta sahanlığı verirse, Yunanistan da adalara kıta sahanlığı verir, Meis Adası’nın da kıta sahanlığı olur” tezinin hukuki dayanağı yoktur.
Girit’in 4’te 3’ü Türkiye’ye aittir
Girit Adası’nın hukuki statüsü, 1913 yılında ayrı ayrı imzalanan Londra, Bükreş, Atina antlaşmaları ve 1923 Lozan Antlaşması olmak üzere 4 antlaşma ile belirlenmiştir. Anılan antlaşmalara göre Girit Adası’nın sadece dörtte biri Yunanistan’a aittir. Girit Adası’nın dörtte üçü Bulgaristan, Sırbistan ve Karadağ’a bırakılmıştır.
Lozan ve Atatürk dönemi sonrasında; Bulgaristan, Sırbistan ve Karadağ, Girit Adası üzerindeki dörtte birlik payları olmak üzere, dörtte üçlük paydan fiili olarak feragat etmiştir. Bulgaristan, Sırbistan ve Karadağ tarafından yapılan feragat, Yunanistan lehine yapılmamıştır. Yunanistan lehine feragat yapılmadığı için Bulgaristan, Sırbistan ve Karadağ’ın Girit Adası üzerindeki dörtte üçlük payı aslına rücu olmuştur. Yani anılan dörtte üçlük pay Osmanlı Devleti’ne geri dönmüştür.
Osmanlı Devleti’nin hak ve borçları küllî halefiyet yoluyla Türkiye Cumhuriyeti’ne geçmiştir. Girit Adasının hukuki statüsünü belirleyen uluslararası antlaşmalar ve uluslararası hukuka göre Girit Adası’nın dörtte üçü ve adanın etrafındaki ada, adacık ve kayalıklar, Osmanlı Devleti’nin küllî halefi olarak Türkiye Cumhuriyeti’ne aittir.
Mavi Vatan Haritası’na göre Türkiye’nin Deniz Yetki Alanları 462 bin Km2 olup 182.000 Km2’lik Türk Kıta Sahanlığı Yunanistan’a terk edilmiştir. Mavi Vatan Haritası, Türkiye’nin uluslararası antlaşmalardan kaynaklanan haklarına göre yeniden düzenlenmelidir.
Yunanistan genişletti, Türkiye terk etti
Milli Savunma Bakanlığı Eski Genel Sekreteri, Kutlu Parti, Güvenlik Politikaları ve Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ümit Yalım yazdı...

Paylaş: