Ekonomik Göstergeler
Dolar
29.84 ₺
Euro
32.45 ₺
GBP
1.124 ₺
JPY
7.842
Ana Sayfa
Gündem
Spor
Köşe Yazıları
Podcast

Yorgancılar: “Yıllık yüzde 36 zam yapan hiçbir yan tedarikçi görmedim”

Okuma Süresi: 3 Dakika
Toplam Okunma: hesaplanıyor...
Geçtiğimiz hafta Gözlem Podcast yayınımızda İzmir’in 100 Büyük Sanayi Kuruluşuna ilişkin değerlendirmelerini aktardığımız EBSO Başkanı Ender Yorgancılar, “Üretim maliyetlerinin kur ve enflasyonun çok üstünde artması, iç talepteki zayıflama, dış pazarda rekabet gücünün kaybedilmesi ve kısmi olarak enflasyon düzeltmesi zarar beyan eden firmaların sayısını artırmış, ilk defa karlılık oranları negatif seyretmiştir” dedi.
Yorgancılar: “Yıllık yüzde 36 zam yapan hiçbir yan tedarikçi görmedim”
Paylaş:
Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO), tam 43 yıldır İzmir’in Üretimden Satışlarına Göre 100 Büyük Sanayi Kuruluşunu açıklıyor. Bu listedeki ilk on firmada nadiren değişiklik oluyor; bu yıl da Star Rafineri, Tüpraş ve Petkim ilk üç sırayı oluşturdu. Onları İzmir Demir Çelik, Philip Morris, JTI, Abalıoğlu Yağ, Lezita, Kardemir ve Ravago izledi.
EBSO’nun bu kıymetli çalışmasının en önemli boyutu, listeyi oluşturan isimlerden ziyade 100 büyük sanayi kuruluşunun bilançolarına ilişkin verilen istatistikler. Zira bu veri, üretimin ve istihdamın, yani toplumsal refahın itici gücü olan sanayi kuruluşlarının yıllık performansını yansıtması bakımından geniş bir fotoğraf koyuyor önümüze.
Gözlem Podcast’te geçtiğimiz hafta EBSO Başkanı Ender Yorgancılar’ın söz konusu veriye ilişkin değerlendirmesini dinlediniz. Burada ilk dikkat çeken unsur, 100 büyük kuruluşun 92’sinin ihracat yapan firmalar oluşuydu. Geçtiğimiz yıl ilk 100 içinde 60’larda olan ihracatçı firma sayısı, neredeyse yüzde 50 artmış görünüyor. Kur baskısı, maliyetlerde yaşanan artışlar ve belirsiz eko-politik konjonktür içinde en büyüklerin yönünü yine ihracata çevirmiş olmaları önemli. Ancak üretimden satışların reel olarak TL bazında yüzde 8, dolar bazında yüzde 4,3 azalması da pazardaki daralmayı gösteren en çarpıcı veri.

Belirsizlik faktörü
Yorgancılar ortaya koyduğu manzarayı, 2024’ün “net kayıp bir yıl” olduğunu söyleyerek değerlendirdi. Sanayicinin net satışlarındaki reel düşüşün hem küresel hem yerel sebepleri var. Kendisini “daha yakından” takip ettiğim son beş yıldır Başkanın hemen her konuşmasında dile getirdiği en dikkat çekici unsur “belirsizlik” konusu oldu. “Sanayici önünü görebilmek istiyor” diyor Yorgancılar ve bunun için en temel yol haritasının da Orta Vadeli Program (OVP) olduğunu sıklıkla dile getiriyor.
Ekonomik programların uygulanabilmesi, bu programlarla uyumlu yürüyecek politik stratejilerle mümkündür. Yorgancılar “isim vermeden” 19 Mart’ı işaret etti ve şöyle dedi: “Devletimiz diyor ki bizim bu seneki enflasyonumuz şu; kur artışımız bu; büyümemiz bu; öne çıkacak sektörlerimiz bu; yatırım teşviklerimiz bu... Bunu dediği anda sanayici de buna göre yatırım yapar, büyüme politikaları planlar, makine alır. Yıl başındaki OVP’de yıl sonu enflasyon oranımız neydi? 22-25 arasındaydı. Sonra açıklamada ne dendi? Maksimum 30’a kadar olabilir dendi. Ben şimdi kendimi nasıl hazırlamıştım yıl başı bütçesini yaparken? Bu sene enflasyon oranı 25-30 arasında olur ve bu takdirde politika faizi de maksimum 35 olur. Biz şimdi son olan olayların neticesinde Nisan ayında politika faizini tekrar artırdık. Artırdığımız zaman yıl sonundaki enflasyon oranı 25-30 arasında olacak mı? Olmayacak.”
Yorgancılar’ın, TÜİK rakamlarına göre geçtiğimiz yıl ÜFE ve TÜFE’nın ortalaması yüzde 36 seviyesinde olan enflasyon oranına ilişkin kurduğu şu cümle ise, enflasyon konusunda rakamların ve sahadaki gerçeklerin uyumsuzluğunu net biçimde anlatıyor: “Ben bir sanayici olarak, satın alma yaptığım kendi firmamda yıllık yüzde 36 zam yapan hiçbir yan tedarikçi görmedim. Hepsi 50’nin üzerinde, 55’in üzerinde bir zamla geldiler.”

“Borçlar, satışlardan fazla arttı”

Ve Yorgancılar, “net kayıp yıl” dediği 2024’ü şu sözlerle özetledi: “Dezenflasyonist sürece yönelik parasal sıkılaşma politikalarına odaklanılması, ekonominin yavaşlaması, 2024 yılında özellikle sanayi üretim endeksi ve PMI verilerine son yılların en zayıf performansı olarak yansımıştı. 100 büyük firmamızın üretimden satışları reel olarak gerilerken, maliyet kalemleri de reel olarak artarak, firmalarımızın rekabet gücünü zayıflatmıştır. Borçlar, satışlarının üstünde artış göstermiştir. Üretim maliyetlerinin kur ve enflasyonun çok üstünde artması, iç talepteki zayıflama, dış pazarda rekabet gücünün kaybedilmesi ve kısmi olarak enflasyon düzeltmesi zarar beyan eden firmaların sayısını artırmış, ilk defa karlılık oranları negatif seyretmiştir.”

2025?

Üzülerek izliyoruz ki hükümet sıkı para politikası uygulayacağım derken piyasa boğulmak üzere. Ekonomi üzerindeki baskı, siyasette de kendisini gösteriyor. Sanayicisinden mahalle esnafına, memurundan çiftçisine kadar her kesimden insan, ekonomik anlamda soluduğu havada oksijen oranının düştüğünü giderek daha fazla hissediyor. Binlerce kamu çalışanı Temmuz’da alacakları zammı öğrenmek için Haziran enflasyonunun ne kadar geleceğini merak ederek yaşıyor. 22 bin lira asgari ücretle “geçinen” milyonlar, gündemde olmamasına rağmen “ara zam yapılır mı” düşüncesiyle koyuyorlar başlarını yastığa. Vicdanlı sanayici, işten çıkarmak zorunda kaldığı çalışanına bu haberi nasıl vereceğini düşünerek uyuyamıyor.
Yorgancılar’ın gelecek yıl bu zamanlarda 2025’in 100 büyüğünü açıklarken neler söyleyeceğini şimdiden merak ediyorum.