MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 22 Ekim 2024’te terörist başı Öcalan’ı meclise davet eden konuşmasıyla başlattığı açılım süreci 6 ay gibi kısa bir zamanda sonuca doğru ilerliyor. Gelinen aşamada; süreci Bölücü Terör Örgütü (BTÖ) PKK adına yürüten DEM Parti konuyu Cumhurbaşkanı seviyesine kadar çıkarmayı başardı. DEM Parti heyeti geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüşerek BTÖ’nün isteklerini iletti.
Sürecin resmi adı “Terörsüz Türkiye”.Süreci başlatan Cumhur İttifakı ile süreci destekleyenler amacın “Ülkemizdeki terör sorununun çözümü” olduğunu, muhatap olarak alınan BTÖ ve ortakları ise amacın “Türkiye’deki Kürt sorununun çözümü” olduğunu söylüyor.
Devletimizi yöneten makamlar ve iktidarın siyasi ortakları süreci sonuca ulaştırmak için BTÖ’nünsilah bırakması ve kendini feshetmesi gerektiğini söylemektedir. Buna karşılık DEM Parti; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önüne BTÖ’nün 13 maddeden oluşan istek listesini koymuş, fesih konusunun da 5 Mayıs’ta Irak’ın Süleymaniye kentinde toplayacakları kongrede görüşüleceği açıklamıştır.
Görünürde sürecin bir tarafı Cumhur İttifakı, diğer tarafı BTÖ’dür. DEM Partinin görevi BTÖ’nün sözcülüğünü yapmaktır. Sürecin seyri inisiyatifin BTÖ’de olduğunu göstermektedir. Cumhur İttifakının silah bırakma ve fesih talebine karşılık BTÖ; 40 yıldır ülkemizde sürdürdüğü terör eylemleriyle elde etmeye çalıştığı kazanımların hayata geçirilmesi koşulunu dayatmaktadır. BTÖ’nün asıl maksadı Türkiye Cumhuriyeti’nin emperyalist ülkelerin amacına uygun şekilde parçalanmasıdır. Erdoğan’ın önüne konulan istek listesindeki “Demokratik dönüşüm” “Örgütlenme özgürlüğü” “Terörle Mücadele Kanunu’nda değişiklik” gibi koşullar bu amacın gerçekleşmesine hizmet edecek konulardır.
Terör örgütünün bu zamana kadar takındığı tavır sürecin BTÖ lehine gelişmekte olduğu izlenimi vermektedir. Bende bu kanaati uyandıran etkenler şunlardır:
Böyle bir sürecin Bahçeli’nin aklına geldiği gün kendiliğinden başlatılması mümkün değildir. Böyle ciddi bir konunun Bahçeli’nin aklına geldiği şekliyle değil, enine boyuna ele alınarak bir plana göre gündeme getirilmiş olduğu, Bahçeli’nin de bunu açıklamakla görevlendirilmiş olduğu anlaşılmaktadır.
Süreç başlatılmadan önce karşılıklı birtakım görüşmelerin yapılmış olması kuvvetle muhtemeldir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sürecin başlatılmasından 6 ay sonra fiilen devreye girmesi; alt kademelerde yapılan görüşmelerde ilerleme sağlandığını göstermektedir. Cumhurbaşkanı’nın önüne konulan liste alt kademelerde yapılan görüşmelerde varılan sonucuna göre tanzim edilmiş olmalıdır. Aksi halde basına açıklanması mümkün değildir. İstek listesinin içeriği de BTÖ’nün bölücü taleplerinden taviz vermeyeceğini göstermektedir.
Cumhurbaşkanı’nın önüne böyle bir istek listesi konulabiliyorsa süreç karar aşamasına getirilmiş demektir. Bu noktada asıl önemli olan Cumhurbaşkanı’nın muhatabının kim olduğudur.
Üzülerek ifade etmeliyim ki; böyle bir durumda sürecin inisiyatifinin BTÖ’de olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nın terör örgütünün elebaşılarına muhatap edilmesi de benim için ayrı bir üzüntü kaynağıdır.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yıllardır “baldırı çıplak” olarak adlandırılan bir terör örgütü karşısında bu duruma düşürülmesi bu kadar kolay olmamalıydı diye düşünüyorum. Böyle bakınca konunun derinine inmek gerekmektedir. Bir terör örgütünün kendi gücüyle bu aşamaya gelmesi mümkün değildir. Bu nedenle terör örgütlerinin arkasındaki güçlere dikkat edilmelidir. Bölgemizde; Ege’de, Doğu Akdeniz’de, Kıbrıs’ta, Suriye’de, Filistin’de ülkemizi ilgilendiren bütün gelişmeler birlikte değerlendirildiğinde BTÖ’nün arkasında kimlerin olduğu, asıl muhatabın kimler olduğu ve pazarlıkların kimlerle yapıldığı ortaya çıkacaktır. Benim endişem birtakım çıkar gruplarının bölgemizi ve ülkemizi yeni bir şekle sokmak isteyen emperyalist devletlerle iş birliği içinde olduklarıdır. Sürecin sonunda elde ettiklerimizle elimizde kalanlar bu endişemin haklı olup olmadığını gösterecektir.
Kısaca konu demokrasi, özgürlük, Kürt halkının sorunları değil, emperyalizmin çıkarına hizmet edecek sistem kurulması, bölgenin emperyalizmin çıkarına göre şekillendirilmesidir. Asıl önemlisi de bunun böyle olduğunun devleti yönetenler ile terörle mücadelede görev almış olanlar tarafından biliniyor olmasıdır. Böyle olmasına rağmen halkımıza hamasi nutuklarla başka şeylerin anlatılmasını anlayabilmek ve vatan-millet sevgisiyle bağdaştırabilmek mümkün değildir.
Yeni açılım nereye evriliyor
Yeni açılım nereye evriliyor

Paylaş: