.
Ekonomik Göstergeler
Dolar
29.84 ₺
Euro
32.45 ₺
GBP
1.124 ₺
JPY
7.842
Ana Sayfa
Gündem
Spor
Köşe Yazıları
Podcast

Yaşam bir enerji döngüsüdür

Okuma Süresi: 4 Dakika
Toplam Okunma: hesaplanıyor...
Yaşam bir enerji döngüsüdür
Yaşam bir enerji döngüsüdür
Paylaş:
İnsanlık, evreni anlamaya çalışırken yüzyıllardır aynı hataya düşüyor. Sadece yüzeye bakıyor, sert olanı hakikat, hareketsiz görüneni mutlak zannediyor. Dağın sabitliğine, taşın katılığına, göğün değişmezliğine aldanıp, asıl akışı, içteki ritmi kaçırıyor.
Oysa; Capra’dan Prigogine’e, Maturana’dan Greene’e, Kolbert’ten Stryer’e kadar çağdaş bilimin öncüleri bize büyük sırrı çoktan söylediler:
‘’Evren durağan değil; akışkandır. Varlık sabit değil; döngüseldir. Bu döngünün taşıyıcısı enerjidir. Enerji yalnızca fiziksel bir kuvvet, iş üreten bir güç değildir, evrenin kendini var ettiği temel ilkedir.’’ dediler.
Bu nedenle yaşamı, bilinci, uygarlıkları ve insanın iç ritmini anlamanın ilk adımı, enerjinin doğasını kavramaktan geçer. Enerji akışını anlamadan biyolojiyi, ekolojiyi, toplumları, düşünceyi, bugünü ve yarını anlamak mümkün değildir. Sonuç olarak; yirminci yüzyılın ikinci yarısından itibaren ortaya çıkan holistik ve döngüsel bilim anlayışı—sistem teorisi, ekolojik bütüncül yaklaşım, kuantum alan düşüncesi, karmaşıklık teorisi—bize şunu gösterdi: Yaşam, bir enerji döngüsüdür.
Yaşamın ekolojik döngüsü bozulduğunda ekosistem çöker; bilgi döngüsü bozulduğunda toplum çöker; düşünce döngüsü bozulduğunda bilinç çöker. Bu nedenle enerji döngüsü yalnız bilimsel bir kavram değil; varlığımızın ve tüm varlıkların temelidir.

1. Enerji döngüsünün bilimsel temelleri
Yukarıda isimlerini saydığım bilim insanlarının tespitlerine göre; evrenin işleyişi, temelinde bir enerji akışının sürekliliğine dayanır. Bu enerji akışının adı döngüdür. Döngü, hem enerjinin hem maddenin hem de bilginin kendi iç devinimini sürdürebilmesi için gerekli olan örgütlenme biçimidir. Ekolojik bilim, enerji döngüsünü; yalnız biyolojik ya da ekolojik bir süreç olarak değil,evrenin insan merkezli olmayan ve tüm ölçeklerde geçerli bir varlık yasası olarak kabul etmiştir.
Enerji döngüsünü dört düzlemde ele alabiliriz; fiziksel döngü, kimyasal döngü, biyolojik döngü ve ekosistem döngüleri.
Fiziksel döngü; enerjinin yok olmadığını, yalnızca biçim değiştirdiği biçiminde izah edilir. Güneşteki nükleer füzyonun ışımaya dönüşmesiyle başlayan enerji döngüsü, bu ışığın bitkide kimyasal enerjiye çevrilmesi, bu enerjinin hücrede metabolizmaya dönüşmesi ve diğer ekolojik döngüler; döngüsel enerji akışının form değiştirerek ilerlemesidir.

2. İki zihinsel evren; denge ve döngü çağı
Bugünün insanı doğayı denge üzerinden tanımladı. Diyalektiğin karşıtlıklarının; yani tez ile anti-tezin, sentezde dengeleneceğini kabul etti. Bu akıl üzerine bugünkü dünya kuruldu. Kapitalizmin emperyalist düzeni ortaya çıktı. Bugünün dünyasının bütün ekolojik ve toplumsal krizleri; açlıklar, göçler, savaşlar, gelir bozuklukları ve insanların yalnızlaşması ve ruhsal çöküşleri hep bu diyalektik, mekanik dünya tasarımından ortaya çıktı. Artık etrafımızdaki her şey bize diyalektik aklın iflas ettiğini göstermektedir.
Oysa yukarıda açıklamaya çalıştığımız gibi, doğada statik denge yoktur, yalnızca dinamik enerji döngüsü vardır. Bu yüzden bugünün dünyasının denge arayışı yapaydır. Bu denge adına doğanın döngülerinin yok sayılması ve yaşamın döngüye göre kurulmaması bugünkü sözde medeniyetin çöküşünün temel sebebidir. Çözüm; diyalektik denge aklının terk edilip, yaşamın bir enerji döngüsü olduğunu kabul eden holistik/döngüsel bir akıl yürütme sistemine geçilmesidir.
Bu akıl yürütmede diyalektik karşıtlık yerine iş birliğini esas alan, düşmanlıkları yok eden ve sürekli kendini yenileyen bir dünya düzeni ortaya çıkacaktır. Çünkü; insanlık tarihinin en büyük ayrımı dinlerden, coğrafyadan ya da siyasetten değil; enerji anlayışından doğmaktadır.
Bir uygarlık enerjiye nasıl bakıyorsa, doğayı, toplumu, bilinci ve evreni öyle inşa eder. Bugünün çürümüş toplumu ile yarının ekolojik toplumu arasındaki fark da tam bu noktada ortaya çıkar. Bugün dünyadaki tüm sistemlerin çöküşü; dünyada yapay bir denge arayan mekanik diyalektik yüzündendir.
Bu diyalektiğin sonucunda enerji; iş oldu, doğa; kaynak oldu, insan; dünyanın merkezi oldu.
İşte bu akıl sözde bilimsel ilerlemeyi sağladı ama doğayla insan arasında bir kopukluk yarattı. Bugünün dünyasının bütün krizleri; iklim krizi, tür kaybı, gelir bölüşümü bozukluğu, göçler ve savaşlar, yalnızlaşma ve ruhsal çöküş hep bu mekanik evren tasarımının ve diyalektik aklın iflas ettiğinin göstergeleridir.
Yani diyalektik/mekanik dünya tıkandı, artık holistik/döngüsel aklın dünyasına ihtiyaç var.

3. Yeni insan ve yenidünya
Bugünün; plastikler, toksik kimyasallar, su, toprak ve hava kirliliği gibi fiziksel çöplerinden, yanlış bilgi ve ezberden oluşan zihinsel çöplerinden, yolsuzluk, hukuksuzluk, liyakatsizlik, enflasyon ve yoksulluk gibi siyasal çöplerinden kurtulmak istiyorsak yeni bir insan üretmeli ve yeni bir dünya kurmalıyız.
Yeni insan, doğayla kavga eden değil; doğayla hizalanan insandır.
İnsan ancak enerji döngüsüyle uyumlanırsa hem beden, hem bilinç, hem toplum düzeyinde yeniden doğabilir.
Yeni toplum da; tüketim yerine döngüyü, hız yerine ritmi, büyüme yerine yenilenmeyi merkeze almalıdır.
Böylece yarının uygarlığı insan merkezli değil, yaşam merkezli olacaktır. İnsan da; yaşamın bir enerji döngüsü olduğunu anlayacak ve bu anlayışa dayalı yeni bir dünya kuracaktır.
İnsanlığın bugünün bozuk dünya düzeninden kurtulmasının tek çözümü; yeni yaşamın bir enerji döngüsü olduğunu kabul eden, yarının insan bilincidir.
Bu bilinçlenme olmadan yeni bir insan üretilemeyecek, yeni bir dünya kurulamayacaktır.