.
Ekonomik Göstergeler
Dolar
29.84 ₺
Euro
32.45 ₺
GBP
1.124 ₺
JPY
7.842
Ana Sayfa
Gündem
Spor
Köşe Yazıları
Podcast

Yapay zeka devletin koltuğuna oturursa...

Okuma Süresi: 3 Dakika
Toplam Okunma: hesaplanıyor...
Yapay zeka devletin koltuğuna oturursa...
Yapay zeka devletin koltuğuna oturursa...
Paylaş:
Yapay zekânın günlük hayatımıza hızla nüfuz ettiği bir dönemdeyiz. Sağlıkta teşhisten bankacılıkta risk analizine, eğitimden güvenlik politikalarına kadar her alanda algoritmaların sesi yükseliyor. Peki ya bir gün, hükümetlerde karar alma mekanizmalarında yapay zekâya görev verilirse?
İlk bakışta cazip görünebilir: Tarafsız, duygulardan arınmış, veriye dayalı, hızlı ve etkili kararlar… Bürokratik hantallığın yerini milisaniyeler içinde alınan sonuçlar alsa, yolsuzluk ihtimali ortadan kalksa, kamu kaynakları kusursuz biçimde dağıtılsa kim itiraz eder ki? “Hatasız” bir sistemin yönettiği ülke ütopyaya benzer.
Ama işin bir de diğer yüzü var. Yapay zekâ veriyi kimin ürettiğine, nasıl beslendiğine bağımlıdır. Yanlış veya taraflı veriyle eğitilen bir algoritma, insan önyargılarından bile daha tehlikeli kararlar üretebilir. Ayrıca yapay zekânın “merhamet” gibi insana özgü duyguları yoktur. Bir krizde, milyonlarca kişiyi ilgilendiren insani bir kararı yalnızca matematiksel fayda/zarar hesabıyla alması toplumda büyük kırılmalar yaratabilir.
Devlet dediğimiz yapı sadece rasyonel kararların toplamı değildir; aynı zamanda toplumsal hafızanın, kültürel değerlerin ve duyguların harmanıdır. Bir felaket anında liderin halkın yanında ağlaması, bazen alınacak teknik kararlardan çok daha büyük bir tesir yaratır. Bunu yapay zekâ nasıl ikame edecek?
Öte yandan, tamamen dışarıda bırakmak da çözüm değil. Yapay zekâ, hükümetlere yardımcı bir akıl olabilir. Ekonomik öngörüleri hızlandırabilir, afet yönetimini iyileştirebilir, bürokraside şeffaflığı artırabilir. Ancak asıl direksiyonun insanlarda olması, toplumsal meşruiyet açısından zorunludur.
Kısacası mesele şu soruda düğümleniyor: İnsan aklıyla yapay zekânın aklını nasıl dengeleyeceğiz? Devleti tamamen algoritmalara teslim etmek, bizi bir “teknokrasi”den öte, “dijital otokrasi”ye sürükleyebilir. Ama onları dışlamak da çağın ruhuna aykırı.
Belki de en doğrusu şudur: Yapay zekâya “bakan” değil, “danışman” rolü vermek. Yani kararları insanlar almalı; fakat seçenekleri, riskleri ve olası sonuçları gösteren bir dijital akıl masada yerini almalı.
Bugün bu tartışma hayali gibi görünebilir ama öyle değil. Arnavutluk’ta yapay zekâya bakanlık görev verildi:
Daha önce yerel kıyafetler giydirilmiş avatarıyla hükümetin internet sitelerinde kullanılan sohbet robotu “Diella” (Arnavutça: güneş), artık yapısı gereği tarafsız ve rüşvet verilemez “Kamu İhaleleri Bakanı” olarak yolsuzlukla mücadeleye yardımcı olacak. Diella’nın sorumluluğu, çıkarılan kararnameyle Başbakan Edi Rama’ya verildi.
Evet, etten kemikten bakanların kusurları onda yok.
Madem etten kemikten bakanlar ikna edilemiyor, neden ikili kod yöntemini denemeyelim? Diella ne konut giderleri için yardım ne şoför istiyor, ne de devlet memurluğu peşinde koşan kuzenlere sahip. ... Uygulamayı eleştirenler, anayasanın bizzat var olmayan bakanların görev yapmasını öngörmediğini dile getiriyor. Ancak dürüst olmak gerekirse, anayasa kamu görevi yapan ve sorumluluğunun bilincinde olan bu kadar çok gerçek insanın ceza davalarıyla karşı karşıya kalacağını da öngörmemişti herhalde...
Hukukçular ise bir makamın yapay zekâya bırakılmasının doğurabileceği büyük hukuki sorunlara dikkat çekiyor:
“Yapay zekânın teknolojik bir yardımcı olarak kullanılması ile etkin insan müdahalesi devreden çıkarılarak karar verme yetkisinin ona devredilmesi arasında önemli bir kurumsal fark var. … Diella vakası, kamu yönetiminde yapay zekânın kurumsal sınırlarının tartışılmasının aciliyetini gösteriyor. Kriterleri kim belirleyecek? Denetimi kim yapacak? Hatalı kararlardan kim sorumlu tutulacak? En önemlisi de: Tüm idari işlemlerin gerekçelendirilebilir, denetlenebilir ve kontrol edilebilir olması nasıl sağlanacak? Bu sorulara sağlam yanıtlar verilmeden, kamudaki karar alma süreçlerinin dijitalleştirilmesi şeffaflık yaratmaz, aksine tarafsızlık kisvesi altında tam tersi bir sonuç doğurabilir.”
Yapay zekâ Arnavutluk’un her yerine yayılmış durumdaki yolsuzlukları kolay kolay önleyebilecek mi? Sanmıyorum.
Yolsuzlukla mücadele salt teknik araçlarla gerçekleşmez. Yapay zekâ belki şüpheli ihalelere dikkat çekebilir - ama yolsuzluğu ayakta tutan yapıları değiştiremez. Ayrıca, ancak beslendiği veriler kadar güvenilirdir. Devlet dairelerinin bizzat sorunun parçası olduğu yerde, teknoloji de yozlaşır. Eksantrik Başbakan Rama, kendini sürekli bir vizyoner olarak sunuyor. Ama eleştiriye fazla tahammülü yok. Belki de bu yüzden yapay zekâlı bir bakana bel bağlıyor: Kamuoyunun karşısına çıkmaz, kendisine yönelik suçlamalarda bulunmaz - ve istenildiği an kapatılabilir.