İllimünati çetesinin senaryoları büyük ölçüde gerçekleşti. Dünya yaşanmaz hale geldi. Her tarafa; zulüm, haksızlıklar, cinayetler açlık, sefalet, salgınlar, kanunsuzluklar, terör, sömürü, soykırım ve yalanlar; hâkim oldu. Hak, hukuk, adalet, dürüstlük, sevgi, saygı, utanma, dayanışma, merhamet, vb. kavramlar, ortadan kayboldu. Haklının güçlü olduğu ve pervasızca mazlumu ezdiği, bir ortam doğdu. Ne tarafa bakılsa; Yalanın hâkim olduğu bir dünya görülür oldu.
A -Kendini beğenmiş, megaloman, Filistin'deki katliamların bir numaralı sorumlusu, Siyonist-Evanjelist uşağı, gözü doymaz, dünyanın tüm zenginliklerine sahip olmak isteyen ve bunun için her yola başvuran, devamlı olarak tehditler savuran, pervasızca terör ve darbe yollarına başvuran, devamlı yalan söyleyen, verdiği hiçbir sözü tutmayan, tüm ahlaki değerleri hiçe sayan, TRUMP! kendisinin bir sulh havarisi olduğunu, Nobel barış ödülünü hak ettiğini "tekrarlayıp duruyor. (NOBEL'in, ne tür bir tezgâh olduğunu ögrenmek için, Banu Avar'ın kitaplarının okunmasını önemle tavsiye ederim.) Utanmazlığın bu kadarına da PES doğrusu.
Filistin'de (20 bini aşan miktarı masum çocuk olan) 67 binden fazla savunmasız kardeşimiz katledilmiş.169 binden fazlası yaralanmış. Bu vahşet, tümüyle ABD’nin desteği ile silah yardımları ile gerçekleşmiş. ABD’nin tehditleri ile, tüm tepkiler baskı altına alınmış. Birleşmiş Milletler felç edilmiş, karar alamaz hale getirilmiş. Şimdi de Barış Güvercini rolü oynanıyor. Tümüyle İsrail'in hazırladığı bir metnin kabulü için, tehditler savruluyor. Bir taraftan da, Netanyahu denen seri katil, soykırımı sürdürüyor. Ne yazık ki; Aciz, pısırık, köle İslâm Dünyasının, 57 ülkesi de suskun kalıyor. Ne üzücü ki; Türkiye ve Azerbaycan dahil, Trump'a övgüler düzülüyor.
-Yine; Hezimet olan ABD seyahati, halkımıza zafer olarak yutturulmak isteniyor. Trump'un çocukça övgülerinin arkasına sığınılıyor. Ne aldık, diye soruluyor. Cevap yok. Zira, sıfır. Peki, ne verdik? Her şeyimizi. Hürriyetimizi, paramızı, itibarımızı, enerji bağımsızlığımızı, Savaş uçağı üretimi ile ilgili inisiyatifimizi. Dış politikadaki bağımsızlığımızı. Adalar işgal ediliyor, silahlandırılıyor. Yunanistan’ın her tarafı ABD askeri üsleri ile dolduruluyor. Dedeağaç, (burnumuzun dibi) ABD işgali altında. Büyük bir çevrim santralı yapılıyor. Akdeniz’deki doğal gaz sahasından dışlandık. Mavi Vatan hedefi baltalandı. Bölgede NATO tatbikatı yapıldı ve biz dahil edilmedik. ABD bizi düşman olarak görüyor ve CAATSA uygulamasını sürdürüyor KAAN uçağı, mahalli idare seçimlerinden önce uçuruldu. Gurur duyduk. Ama, Hakan Fidan sayesinde öğrendik ki, motoru yokmuş. ABD ambargosuna takılmış? Hani, tümü yerli ve milli idi? Ne yazık ki, aynı durum, Altay Tankı ve TOGG için de geçerli. Bu arada, Karadeniz’de bulunduğu söylenen, muazzam, trilyonluk, doğalgaz haberi de fos çıktı.
B-İktidar, devamlı olarak, başarı masalları anlatıyor. Tayinle gelen; etki ve yetkileri olmayan, devamlı olarak Cumhurbaşkanına övgüler düzen; halktan uzak bakanlar da, bıkıp usanmadan, pembe başarı masalları anlatıyorlar.
-Tüm yükü garibanların sırtına yükleyen; doğru dürüst vergi reformu yapamayan, servet beyanı, nereden buldun kanunu, hayat standardı esası, ortalama kâr haddi uygulaması, vb. denetim mekanizmalarını gerçekleştiremeyen; yandaşlardan vergi alamayan, yap-işlet rezaletine son veremeyen; lüks ve israfın önüne geçemeyen, ihale yolsuzluklarına engel olamayan zenginlerin 700 milyar TL’lik vergisini silen; kodamanlardan vergi almayan Maliye Bakanı, hala istifa etmiyor. Açığını, endirekt vergilerle ve cezalarla kapatmaya çalışıyor. (İlk 8 ayda 1,1 Trilyon TL ceza kesildi.) Yaşam standardı endeksinde, 44 ülke içinde 33.’yüz. Güven endeksinde ise sonuncuyuz.
-Yaşadığımız feci tabloya; yargının sarayın emrine girmesine; mal ve can güvenliklerinin yok olmasına; haksız uygulamaların zirve yapmasına rağmen; Adalet Bakanı, devamlı olarak "Yargı bağımsızdır" diyebiliyor. 2 bin 95 kapasiteli hapishanelerde, 419 bin kişinin yattığını dile getirmiyor. Teröristlere, niçin özel muamele yapıldığını, af düşünüldüğünü anlatmıyor.
-Çin'de, Dünyanın en yüksek köprüsü yapıldı. Maliyeti 294 milyon dolar oldu. Bizim, Yavuz Sultan Selim köprüsü ise 818 milyon dolara mal oldu.
*Şehir hastanelerine, ilk 8 ayda 76 milyar TL ödendi. Yıl sonuna kadar 100 milyar TL’yi geçeceği hesaplanıyor.
*Sarayın harcamaları, devamlı olarak, geometrik dizide artmaktadır.
*Kamunun tüm kesimlerinde liyakatin yerini, sadakat almıştır. Türkiye'deki 240 gölün, 186’sı, yapılan hatalar sonucu, kurumuştur.
*Yandaş Erman Ilıcak'a; 2018-2025 döneminde, 105 milyar TL’lik ihale verilmiştir. Aziz İhsan Aktaş'a, AKP’li belediyeler ve kamu tarafından 279 ihale verilmiştir.
*Brüt dış borç 547,7 milyar; net 295 milyar dolardır. İlk 8 aydaki dış ticaret açığı, 60 milyar Dolardır.
*Fakirlik yüzünden, 10 yılda, 19 milyon genç, eğitimi bırakmıştır.
*Bankaların, ilk 8 aylık karı, 563,4 milyar TL’dir.
*İlk 8 ayda 29 bin 410 şirket kapanmış; 57 bin 444 esnaf kepenk indirmiştir.
Bütün bu acı gerçeklere rağmen; Halktan kopuk, mevcut fakirlik ve sefaleti, çöpten sebze ve meyve toplayanları görmeyen; işsizler ordusuna önem vermeyen iktidar; Sadece saltanatının devamı için, senaryolar üretmekte; Yandaş medyanın da desteği ile beyinleri yıkamaktadır. DEM partisinin küstahlıklarına göz yummaktadır.
Neymiş? Fert başına, gayrı safi milli hasıla, 17 bin dolarmış? 2028’de 21 bin dolar olacakmış? Aslında; Zenginler daha zengin, fakirler de daha fakir olacaktır...
Yalan dünya
Yalan dünya
Paylaş: