İçinde bulunduğumuz yüzyıla bir isim vermek gerekirse; “Yahudi Yüzyılı” demek uygun olur. Çünkü Yahudiler bütün tarih boyunca dünyayı etkilemişler ama son yüzyılda dünya üzerindeki etkileri en yüksek seviyeye çıkmıştır. Bu yüzyılda Yahudiler adeta üç İsrail kurmuşlardır.
Birinci İsrail; Filistin’de 1948’de kurulan 20.770 kilometrekare ve bugünkü nüfusu 10 milyon civarında olan İsrail’dir.
İkinci İsrail; ABD’nin kayıtsız şartsız İsrail’i destekler hale getirilmesidir.
Üçüncü İsrail ise; “Vadedilmiş Topraklar” üzerinde kurulmaya çalışılan ve bugünkü Ortadoğu’daki olayları doğuran süreçtir.
Bu yazıda; bu “Üç İsrail’in Hikâyesi” ve bunlar karşısında Türklerin ve Türk dünyasının duruşu ele alınacaktır.
1. Birinci İsrail: Kuruluş ve güvenlik stratejileri
Son yüzyılda dünyaya iyice hakim olan Yahudiler; 1948'de Filistin’de İsrail devletini kurdular. İsrail’in kuruluşu; sadece bir devlet kuruluşu değil, aynı zamanda Ortadoğu'daki tüm statükonun, mezheplerin, ideolojilerin ve halkların yeniden yapılandırılması anlamına gelen bir şok dalgasıydı. Bu yeni yapının en kırılgan noktası ise "güvenlik" sorunuydu. Yeni İsrail devletinin ilk stratejik hedefi; kendisine tehdit olarak gördüğü üç ana konuyla uğraşmak oldu.
• Arap Milliyetçiliği: Saddam, Kaddafi, Nâsır, Esad gibi liderler teker teker tasfiye edildi.
• Müslüman Fanatizmi: Sünni dünyası tarikatlar ve ekonomik bağımlılıklarla kontrol altına alındı. Şii dünyası ise, özellikle İran üzerinden "kontrollü tehdit" olarak kullanıldı.
• Türkiye Cumhuriyeti’nin Kontrolü: Türkiye’nin ve Ortadoğu Türklerinin ikinci İsrail olan ABD emperyalizmi yoluyla kontrol altına alınması, PKK ile zayıflatılması, BOP ile yapısal değişime uğratılması.
Bu üç tehdit kontrol altına alınırken; bir yandan ABD’nin İsrailleşmesi sağlandı, diğer yandan Vadedilmiş Topraklar üzerinde üçüncü İsrail’in taşları döşendi.
2. İkinci İsrail: ABD'nin İsrailleşmesi
Birinci İsrail’in sadece Ortadoğu’daki güvenliğinin sağlanması yeterli olmadı, Ortadoğu’daki Yahudi hedeflerinin dünyadaki Yahudi küresel güç sisteminden beslenmesi planlandı. Bu yüzden ABD’nin sadece bir müttefik değil, bir ikinci İsrail haline dönüştürülmesi hedeflendi. ABD iki yoldan İsrailleştirildi;
• Ekonomik olarak: FED, Wall Street ve Yahudi sermaye grupları aracılığıyla Amerikan dolar sistemi İsrail yanlısı bir finansal üst yapıya evrildi.
• Siyasi olarak: Evangelist hareketler desteklendi ABD halkının çoğu Hristiyan Siyonist ve Arz-ı Mev'ûd idealine iman eder hale getirildi.
ABD ile İsrail böylece; iki ayrı devlet değil; bir bütünün iki kolu oldu. Ortadoğu’daki İsrail-ABD bütünlüğü, onları birlikte Üçüncü İsrail'i kurmaya yönlendirdi. Ortadoğu’da olan her şey; savaşlar, terör örgütleri, siyasi ve ekonomik çalkantılar hep bu üçüncü İsrail kurulurken oluştu. Bugün İsrail’in İran’a saldırması da bu yüzdendir.
3. Üçüncü İsrail: Ortadoğu’da Kürt omurgalı yeni bir devlet
Üçüncü İsrail; klasik anlamda bir Yahudi devleti değil, Kürt etnisitesine dayalı bir stratejik yapıdır. Üçüncü İsrail için Arz-ı Mev'ûd haritasının tam merkezinde bulunan Kürtler bu yeni yapının taşeron halkı olarak seçilmiştir. Nedeni ise şudur:
• Coğrafi olarak dört ülkeye dağılmışlardır: Irak, Suriye, İran ve Türkiye.
• Dağıldıkları coğrafyanın yaklaşık yüz ölçümü 400.000 km²’dir, yani birinci İsrail’in 20 katıdır. Bu coğrafyadaki Kürtlerin yaklaşık nüfusu ise 30milyon civarındadır.
• Kimliksel olarak sekülerleştirilmeye ve yeni tarih yazımına uygundurlar.
• Mitolojik olarak Yahudi köken iddiaları ile yeni bir soy imajı inşa edilebilmektedir.
Saddam’ın yok edilmesi, Esad’ın Suriye’den uzaklaştırılması, Türkiye’de PKK, İran’da Pejak’ın örgütlenmesi hep üçüncü İsrail’in kurulması için yapılmıştır.
Fakat bu üçüncü İsrail için bir büyük engel vardır. O da; Anadolu’daki ve Ortadoğu’daki Türk varlığıdır.
4. Anadolu ve Ortadoğu Türklerinin analizi
Türkler; Üçüncü İsrail kurulmasının önündeki en büyük engeldir.
• Türkiye Türkleri: Devletleri ve ilkeleriyle Ortadoğu’nun temel omurgasıdır. PKK terörüne, FETÖ yapılanmasına, BOP ve Ilımlı İslam organizasyonların rağmen Türkiye Türkleri; üçüncü İsrail’in önündeki en büyük engeldir.
• Suriye Türkleri: Halep, Rakka, Lazkiye hattındaki Türkmenler IŞID ve YPG tarafından köklerinden sökülmeye çalışılmasına rağmen onlar hala bu coğrafyanın temel taşlarıdır.
• Irak Türkleri: Kerkük, Musul ve Telafer çevresindeki Türkmenler, Barzani haritasına uymadıkları için sistemli etnik temizliğe uğramışlardır. Ama hala oradadırlar.
• İran Türkleri: Tebriz'den Erdebil'e kadar uzanan 40milyonluk Güney Azerbaycan Türkü, İran rejiminin baskılamaya çalışmasına rağmen dev bir Türk halkıdır. Bugün İsrail’in saldırdığı Şii İran rejiminin muhtemel yıkılmasından sonra bu Türklerin durumu hem üçüncü İsrail’in, hem de Türk Birliğinin geleceğini belirleyecek temel unsurdur.
Azerbaycan ve Türk hükümetlerinin bu konuda bir tarihsel sorumluluğu vardır. İran Türkleri ve Anadolu Türkleri üçüncü İsrail’e geçit vermemelidir.
5. Sonuç: Üçüncü İsrail'e karşı Türk direnişi
Ortadoğu'da yeni sınırlar sadece coğrafi değil, kimliksel olarak da çizilmektedir. Bu yeni kimlik mimarisinde Türkler çeşitli oyunlarla üçüncü İsrail’e kurban edilmek istenmektedir. Fakat tarih bize; Türk kimliğinin bastırıldığı her yerde coşarak ayağa kalktığını göstermiştir.
Türkler Üçüncü İsrail'e karşı gerçek bir direniş gösterebilecek tek ulustur. Bu duruş; sadece Türkiye'nin değil, Kerkük'ten Tebriz'e, Halep'ten Rakka'ya, Türkistan’dan Macaristan’a kadar tüm Türk coğrafyalarının ortak tarihsel direnişi olacaktır.
Üçüncü İsrail’e karşı Türk tezi; Türklerin Anadolu’daki varlığını korumak ve onların dünya Türkleriyle birleşmesini sağlamak olmalıdır.
Yahudiler üçüncü İsrail yolunda
Yahudiler üçüncü İsrail yolunda

Paylaş: