Veri ve tahminler doğru olursa ekonomi de iyi olur
Veri ve tahminler doğru olursa ekonomi de iyi olur
Paylaş:
18 Şubat günü Esfender Korkmaz hocamızın makalesini okudum. (Ekonomiyi yönetenlerin de hocayı takip etmelerini öneririm)
Hocamız, reel olarak Merkez Bankası döviz / TL kurunun piyasayı yansıtmadığını yazmış. Doğrudur.
Döviz politikasında TÜİK ve Merkez Bankası verileri arasında yaklaşık yüzde 30 fark var. TÜİK dış ticaret açığını 82 milyar dolar, Merkez Bankası 56 milyar dolar yazmış. Bu mübayenet dururken hangi tahminin doğru olabileceğini söyleyebilirsiniz?
23 yıldır hiçbir orta vadeli program tutmuyor. Hiçbir yıllık tahminler de tutmuyor. Veriler tutarsız hatta yanlış olunca, doğru politikaların uygulanmasını beklememek gerekir. Bu planları ve tahminleri yapanlara ‘niye tutmadı?’ sorusu sorulmuyor. Çünkü sebep belli. Araya politik kararlar giriyor.
İşsizlik rakamları da tutarsız. Gereği gibi hesaplansa, işsizlik oranı yüzde 16’ların üzerine çıkıyor. Ayrıca hesaplamalarda milyonlarca düzensiz göçmenin etkisi hiç dikkate alınmıyor.
Yönetenlerin neden olduğu yükselen kur ve ekonomik bozukluk öncelikle döviz ihtiyacının halledilmesini gerektirmekteydi. 1989 yılında çıkan 32 sayılı kararın sermaye hareketleri bölümüne dayanarak sıcak para politikası uygulanmış ve borçla rezervlerin düzeldiğini ve risk priminin düştüğünü görüyoruz. Ancak şöyle bir sakınca var: Sıcak para dilediği zaman girip çıkarsa hangi gece zengin yatıp sabah fakir kalktığımızı öngöremeyiz. Örneğin 1994’te Malezya halkı bir dolar karşılığı olan milli paralarının 10 cente düştüğünü görüverdiler. Artık her şey söylendiği gibi iyi ise sıcak para kabul edilirken, getirenin çıkış tarihi önceden bildirmesini veya ihbar süresi sonunda çekilmesinin sağlanması gerekir. Aksi halde krizler periyodik olarak denizin dalgaları gibi vurur da vurur. Tahribat orta ve alt gelir gruplarında olur. Ülkemizde olduğu gibi.
Asıl çare kontrollü ve düzenli döviz getirici bir yatırım politikasının uygulanması, teşviklerin hangi sektörlere nasıl verileceğinin belirlenmesi, verilen teşviklerin çok yakından takip edilmesi, denetimi engelleyici girişimlerin mutlaka önlenmesi, gerekirse bu teşviklerden sonra üretim başlayınca ara malı ve tüketim malı ithalatlarına bir nevi kısıtlayıcı usuller getirilmesi düşüncesindeyim. Örneğin bugün kırmızı ette yaşadığımız sıkıntının asıl nedeni budur.
Yakın zamanda basınımızda bir haber çıktı. İki markette aynı malın fiyatı yüzde 100 farklıydı. Peki, etiket kanununu uygulatmak ve takiple görevli ticaret ve sanayi odaları bu görevlerini yapıyorlar mı? Odaların bu görevlerini yapıp yapmadıkları ilgili bakanlık tarafından denetlenip müeyyide uygulanıyor mu?
Ez cümle her konuda mevcut mevzuat tam anlamıyla uygulansa onun bunun yakını diye bazı şeyler gözden kaçırılmasa bu fiyat anarşisinin bıçak gibi kesilerek biteceğine inanıyorum.