Ulusal Birlik ve Strateji Vakfı Başkanı Erkan'dan "Türkiye'nin Zihniyet Sorunu" söyleşisi

Dokuz Eylül Üniversitesi İİBF İktisat Bölümü Öğretim Görevlileri Dr Aydın Arı ve Dr. Erkin Başer'in moderatörlüğünde 30 Nisan Çarşamba akşamı gerçekleştirilen söyleşide Prof. Dr. Hüsnü Erkan önümüzdeki günlerde baskıya girecek kitabın başlığını oluşturan "Türkiye'nin Zihniyet Sorunu"nu irdeledi.

"KAOTİK SÜREÇLERİN AŞILMASI İÇİN NİTELİKLİ İNSAN GÜCÜNE İHTİYAÇ VAR"

Hüsnü Erkan, Türkiye'nin çok partili rejime geçtiği 1950'li yıllardan AKP'nin iktidara geldiği 2002 yılına kadar gelinen sürecin kısa bir özetini yaptı. Türkiye’de her on yılda bir yaşanan kaotik gelgitlerin nedeninin Türk insanının  zihniyet yapısından kaynaklandığını  ifade eden Erkan, AKP'nin önce devletin kurumlarıyla çatışmaya girdiğini sonra da o kurumları peyderpey kontrolü altına aldığına dikkati çekti. Türkiye'de yaşanan kaosun nedenlerini 10 yıl öncesine dayanan doktora tezi çalışmalarının yanı sıra son 3,5 yıla yayılan kitap çalışmasında kaosun nedenlerini derlemeye çalıştığını anlattı. Prof Dr.Erkan,  kaotik süreçlerin aşılması için nitelikli insan gücünün gerekliliğininin altını çizerek toplumda "duygusal tepkisel kalıp düşüncenin" yaygın olduğunu bunun aksine bilimsel düşünce ve sistem kurma yerine kişiselimin geçerli olduğunu söyledi.

 Prof.Dr. Hüsnü Erkan, kuantum çağının geleceğimiz konusunda belirleyici olacağına dikkati çekerek "İnsan beynini incelediğinizde en az üç ayrı parçası olduğunu görürsünüz. Beynin arka kısmı sürüngen beynidir: Şekil tanıma, üç boyutlu bir ortamda nerede olduğunuzu anlama gibi görevleri yerine getirir. Evrimimiz boyunca beyin öne doğru gelişmeye devam etmiştir. Onun önünde, beynimizin orta tarafında maymun beyni diye tarif edebileceğimiz limbik beyin bulunur. Bu kısımda sosyal hiyerarşileri kavramak için kullanılır. Bir de beynin ön tarafındaki prefrontal korteks vardır. Burası bir zaman makinasıdır. Geleceği görür. Sürekli olarak geleceğin simülasyonlarını yapar" diye konuştu.

"OKULLARA FELSEFE, MANTIK, SOSYOLOJİ DERSLERİ TEKRAR KONULSUN"

Geleceği öngörme konusunda herkesin aynı yeteneğe sahip olmadığını, sıradan insanların uzun vadeli planlar yapamayınca yalnız hemen önündeki seçenekleri gördüklerini, bilgi sahibi olmanın akıllı olmak anlamına gelmediğini, zekanın özünün ise geleceği görmek olduğunu anlatan Erkan "beynin prefrontal korteksinin ana görevi budur. Hayaller kurdurur, olmadık senaryoların simülasyonlarını yaptırır" dedi.

Konuşmasında düşünme yöntemleri üzerinde de duran Prof. Dr. Erkan, ideolojik temelli, inanç temelli düşünce yöntemleri yerine bilimsel temele dayanan düşünce sisteminin benimsenmesi gerektiğini vurguladı. İnancın her zaman kaçınılmaz olduğunu, inanç ile dini inancın işlev gördüğü platformun birbirine karıştırılmamasını, bilimsel düşünmenin geliştirilmesi için okullara felsefe, mantık, sosyoloji derslerinin yeniden konulmasını önerdi.

"ATATÜRK KUANTUM VARİ DÜŞÜNMEYİ ÖĞRENEN BİR VİZYONER"

Bu arada dilin geliştirilmesinin önemine değinen Erkan "Eğer dilinizi geliştiremezseniz, geleceği de okuyamazsınız" dedi. Bir toplumun içgüdülerine dayanarak bir yere varamayacağını kaydeden Hüsnü Erkan, "Eğer kalıpları yıkamazsanız, alt düzeyde düşünmeye ve dolayısıyla ona göre davranmaya devam edersiniz" diye konuştu.

UBSV Başkanı Erkan, konuşmasının son bölümünde Mustafa Kemal Atatürk'ü "Kuantumvari düşünmeyi öğrenen vizyoner" olarak tanımlayarak sözlerini şöyle sürdürdü:

"Mustafa Kemal savaşa hazırlık ve Meclisi kurarken Kuantum mantığından yararlanmıştır. O zamana kadar akla hayale bile gelmeyen kadın ve çevre haklarını öne çıkarmıştır. Kuantum fiziğinin batıda topluma yansıması 1960'larda iken Atatürk 1930'larda topluma uyguluyor. Bu bakımdan da Atatürk bir dahi."  

"İnsanla özgür düşünme ve davranma fırsatı verilmesinin önemine işaret eden Prof. Dr. Hüsnü Erkan bir soru üzerine "Tabii ki bilim insanına düşen ana görev öğrenciyi akılcılık ve bilimsellik yönünde daha bilinçli ve donanımlı yetiştirmesidir. Bilim insanının böyle bir davranış sergilemesi, hem bilime  hem de topluma ve ülkeye karşı sorumluluğudur" diye konuştu.