Uluslararası şirketler Türkiye’de, Türk Lirası ücret alan yönetici ücretlerinin döviz karşılığının dünyadaki merkez ofis yönetici ücretlerini bile geçtiğini ifade ederek Türk Lirası maaşlarda indirim talep ediyorlar. Türk lirasının aşırı baskılanmasının geldiği absürt duruma bakar mısınız? Bırakın uluslararası firmaları %100 ihracat yapan yerli firmalarda, ki somut örnektir, çalışan sayıları aynı kalırken 2018 yılındaki Türk Lirası ücretlerin euro karşılığıyla, 2025 yılı temmuz ayı ücretlerin Euro karşılığında üç katına yakın bir artış oluşmuş. Bağlı olarak; bu durumlar firmaların tüm yatırım kararlarını gözden geçirmesine, ötesinde, askıya almasını sebep oluyor.
Mevcut ekonomi politikasıyla ülkenin reel anlamda büyümesine bir darbe de buradan geliyor. Dengesizliklerin sebepleri sadece dövizin Türk Lirası karşısında değerinin aşırı baskılanmasına bağlanamaz. Ancak tüm Türkiye’de “fiyatlama davranışları” bozulmuş durumda. Türk lirasının “endazesi” kelimenin tam anlamıyla kaymış durumda. Yeni bağıtlanan toplu sözleşmelerde; brüt giydirilmiş ücret maliyetleri 3000 euroları ulaşmış durumda. Aynı ücretin net tutarı ise Türk-İş’in açıkladığı ‘yoksulluk sınırının” bile altında. İşveren isyanda, işçi mutsuz, Nasrettin Hoca’nın fıkrasında olduğu gibi “herkes haklı”. Ancak bu durum sürdürülemez, ülkeye kan kaybettirir, biriken enerji günün sonunda ki çok da uzun olmayan bir zamanda, infilakla sonuçlanır.
TÜİK’in ilan ettiği enflasyon verileri hayatın gerçekleri ile uyuşmuyor. Asgari ücretin 22.000 TL, Türkiye geneli ortalama ücretin 27.000 TL olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Çaresizlik toplumda ahlaki standartlarda inanılmaz bir çürüme yaratıyor. Siyaset kurumunda yaşananlar karşısında hepimiz dumura uğruyoruz. Bu işler nereye varacak diye bekleşir olduk. Siyasi ve ekonomik belirsizlikler içte ve dışta fırsatçıların iştahını kabartıyor. Orta sınıf diye bir şey kalmadı. Hesapta kişi başı milli gelir 13.000 dolarları aşmış durumda. Yüksek faiz dövizi baskılayınca ve gelir dağılımı giderek bozulunca, hangi kişiler bu geliri elde ediyor diye hayretle bakınıyoruz.
Beyaz yakalılar bile geçim standartlarını minimum seviyeye indirdiler. Hayat pahalılığı karşılığında Muhammed Ali’nin meşhur “Rus Tankı” müdafaası gibi, içlerine kapanmış durumdalar. Tatil beldelerinde o meşhur beachler bile sinek avlar halde. İmkânı olanlar bile bir ayakları frende yaşıyorlar. Mavi yakalılardan söz etmek bile çok zor. Vicdansızlık çukuruna itilmiş bir şekilde, nasıl yaşıyorlarsa akıllara sığmıyor. İnsanlarda genel bir umutsuzluk, boş vermişlik, bir vazgeçmişlik halleri giderek benlikleri sarıyor.
Bu güzel coğrafya, bu harika gökyüzü, her şeye rağmen bereketli topraklar, şimdilerde sıcak olsa da şahane bir iklim. Biz bunları hak etmiyorduk. Sebep olanlar, işin acı yönü, en ufak bir mahcubiyet ve sorumluluk duymuyorlar.
Ülke negatif enerji biriktiriyor
Ülke negatif enerji biriktiriyor
Paylaş: