Ekonomik Göstergeler
Dolar
29.84 ₺
Euro
32.45 ₺
GBP
1.124 ₺
JPY
7.842
Ana Sayfa
Gündem
Spor
Köşe Yazıları
Podcast

Türkiye'yi susuz yaz bekliyor

Okuma Süresi: 6 Dakika
Toplam Okunma: hesaplanıyor...
Dünyada iklim değişikliğinin en çok etkilediği bölgelerden biri olan Akdeniz havzasında yer alan Türkiye'de, kuraklık tehlikesi her geçen yıl daha fazla hissediliyor.
Türkiye'yi susuz yaz bekliyor
Paylaş:
Bahar mevsiminin bitimine haftalar kalmışken, hala ülkenin önemli bölümünde yeterli yağışlar görülmedi. Etkileri belirgin şekilde görülen kuraklık hem tarım üreticilerini hem de iklim uzmanlarını endişelendiriyor. Uzmanlar, Türkiye’yi susuz yazın beklediği uyarısında bulunuyor. Önlem alınmazsa Türkiye 20 yıl içinde “su fakiri” bir ülke olacak.
Küresel iklim değişikliği, Türkiye’de kendini giderek daha fazla hissettiriyor. Artan sıcaklıklar, kuraklık, orman yangınları, ani sel baskınları ve tarımsal verim kayıpları gibi etkiler, ülkenin dört bir yanında ekosistemleri ve insan yaşamını tehdit ediyor. Türkiye’nin birçok bölgesinde göller ve nehirler giderek kuruyor. Göl çekilmeleri ve tarımsal sulama sorunları, su krizinin habercisi. Yapılan uluslararası çalışmalara göre Türkiye 2040 yılında kuraklık riski sıralamasında 2. en yüksek risk barındıran ülkeler kategorisinde.
Artan sıcaklıklar ve düzensiz yağışlar, tarımsal üretimi olumsuz etkiliyor. Çiftçiler su kıtlığı ve kuraklık nedeniyle zor günler geçiriyor. Birçok ilde barajlardaki su seviyesinin “kritik” noktada olması nedeniyle valilik kararıyla tarım alanlarının yarısına su verilemeyeceği bildirildi. Çiftçilerin yüzde 50 oranında kuru tarım yapmaları istendi. Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün 2025 haritaları kuraklığın boyutunu gözler önüne serdi. Haritalara göre Türkiye adeta alarm veriyor.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre, 2025 yılı kış mevsimi (2024 Aralık, 2025 Ocak, Şubat) yağışları normali ve geçen yıl kış mevsimi yağışlarının altında gerçekleşti. Kış mevsimi normali (1991-2020) 205.3 mm, geçen yıl kış mevsimi yağışı 190.5 mm, 2025 yılı kış mevsimi yağışı ise 139.8 mm oldu. Mevsim yağışları normaline göre yüzde 32 ve geçen yıl kış mevsimi yağışlarına göre yüzde 27 azalma yaşandı.  2025 Mart son 35 yılın en kurak ayı oldu. Birçok ilde yağış miktarı tarihi düşük seviyelere geriledi.  Meteoroloji’nin aylık “Yağış Raporu”na göre, Mart ayı yağışları geçen yıla göre yüzde 59 azaldı.

Baraj doluluk oranları düşüyor

Türkiye’deki baraj doluluk oranları son yıllarda düşüş gösterirken, yer altı su seviyeleri de tehlikeli seviyelere geriledi. İstanbul, Ankara, İzmir ve diğer büyük şehirlerin su ihtiyacını karşılayan barajların kritik seviyelere yaklaşması, kuraklığın artık göz ardı edilemeyecek bir gerçek olduğunu gösteriyor. İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresinin (İZSU) 18 Nisan tarihli verilerine göre, kentteki 6 barajın doluluk oranlarında geçen senenin aynı ayına göre azalma görüldü. Doluluk oranı, Tahtalı'da yüzde 32'den yüzde 15.73’e, Balçova'da yüzde 73'ten yüzde 40,74’e, Güzelhisar'da yüzde 89'dan yüzde 66,76’ya, Alaçatı Kutlu Aktaş'ta yüzde 46'dan yüzde 17,36'ya, Ürkmez'de yüzde 41'den yüzde 26,42’ye, Gördes'te yüzde 12'den yüzde 5,55’e düştü.

En sıcak mart
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre ise Türkiye'de 1991-2020 arasında 2,9 derece olan ocak ayı sıcaklık ortalaması, 2025 yılı ocak ayında 5,5 dereceye yükseldi. Bu veri, son 55 yılın en sıcak üçüncü ocak ayı olarak kaydedildi. 2024 yılı boyunca sıcak hava dalgalarının etkili olduğu Türkiye’de, 15-16 Mart tarihlerinde sıcaklık yüksek seyretti. Mart ayında 13 il ve 17 ilçede sıcaklık rekorları kırıldı. İzmir’de 15 Mart’ta ölçülen 31,1 derece, 1938’den bu yana mart ayında kaydedilen en yüksek sıcaklık oldu. İzmir Valiliğinden yapılan açıklamada, İzmir’de 1938’den bu yana ölçülen en yüksek Mart ayı sıcaklığı, 27 Mart 2001’de 30.5 derece olarak kaydedildiği belirtildi.

Nisan üşüttü, yaz yakacak
Nisan ayında ise Türkiye genelinde sıcaklıklar düşüşe geçti. Pek çok bölgede kar yağışı ve soğuk hava etkili oldu. Sıfırın altına düşen sıcaklıklar nedeniyle bazı illerde zirai don yaşandı, tarım ürünleri zarar gördü. İzmir Bakırçay Üniversitesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şermin Tağıl, yaz mevsiminde ciddi bir sıcaklık artışı ve kuraklık riski bulunduğunu kaydetti. AA’ya açıklamalarda bulunan Tağıl, "İklim tahmin modelleri, 2025 yazının Türkiye için son yılların en sıcak ve en kurak dönemlerinden biri olabileceğini öngörüyor. Özellikle nisan-haziran aylarında yüksek atmosferik basınç sistemlerinin etkisiyle sıcak ve yağışsız bir dönemin yaşanması önemli bir olasılık olarak karşımıza çıkıyor. Türkiye'nin yaz aylarında sıcak hava taşıyan yüksek basınç sisteminin etkisi altına girmesi bekleniyor. Bu yüksek basınç, yazın ikinci yarısında daha kalıcı hale gelecek ve güneyden gelen sıcak hava taşınımını artırarak yağış miktarını önemli ölçüde azaltacak. Kuraklık koşulları, Karadeniz Bölgesi dahil olmak üzere ülke genelinde daha da ağırlaşacak. Modeller, deniz yüzeyi sıcaklıklarının geçtiğimiz yıla göre 1,5 ila 1,8 derece artacağını da gösteriyor. Bu artış, atmosferdeki nemin azalmasına ve yağışların daha da düşmesine yol açacak" dedi.

En sıcak ikinci kış
Küresel ortalama hava sıcaklığında ise artış sürüyor. Avrupa Birliği'ne (AB) bağlı Copernicus İklim Değişikliği Servis verilerine göre, 1991-2020 ortalamasının 0,71 derece üzerinde ölçülen Aralık 2024-Şubat 2025 dönemi en sıcak ikinci kış olarak kayıtlara geçti. Rekorun kırıldığı geçen kış ise bu değer sadece 0,05 derece daha yüksekti.  AA’ya konuşan Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Murat Türkeş, Türkiye'de kış mevsiminin normallerine göre yaklaşık 0 ila 2-2,5 derece daha sıcak geçtiğini belirterek, "Sıcak yaz mevsiminin ardından kurak ve sıcak sonbahar yaşamıştık. Hava sıcaklıkları kasımın sonlarına doğru düşmeye başladı. Aralıkta da görece daha yağışlı, soğuk koşulları yaşadık ama yine de ülkenin büyük bir bölümü uzun süreli kuraklıktan kurtulamadı. Hem de kış mevsimi kuzey yarım kürenin pek çok bölgesinde olduğu gibi Türkiye'de de normallerinden daha sıcak geçti" ifadelerini kullandı.
2025'in, 2023 ve 2024 gibi en sıcak yıl olma ihtimalinin yüksek olduğu, bu yılın 7,8 veya 9 ayında sıcaklık rekoru kırılabileceği öngörüsünde bulunan Türkeş, "Çok büyük bir olasılıkla yeni bir kurak dönemin içindeyiz. Büyük olasılıkla ilkbahar aylarında en azından yaza kadar Türkiye'nin büyük bölümünde normallerinden birkaç derece daha sıcak olacak." diye konuştu.

“SUYU BİLİMSEL KULLANMAK ZORUNDAYIZ”

Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Çevre, Biyoçeşitlilik ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, 2020 sonrası yaşanacak kuraklığın sinyallerinin önceden verildiğini belirterek, yapılan uyarılara rağmen gerekli önlemlerin alınmadığını ifade etti. Türkiye'nin su kaynaklarının bilinçsiz kullanımı nedeniyle büyük bir riskle karşı karşıya olduğunu vurgulayan Yaşar, tarımda ve sanayide suyun daha bilimsel yöntemlerle yönetilmesi gerektiğini dile getirdi.
Türkiye’de yeraltı sularının hızla tükenmeye başladığını belirten Yaşar, bu durumun yanlış tarım politikaları ve sanayi alanındaki su tüketimi nedeniyle ortaya çıktığını ifade etti. Yaşar, “Yavaş yavaş daha derinlere inildi kuyularda ve şu anda İzmir, Manisa ile birlikte Türkiye'nin en pahalı su kullanılan şehri durumuna geldi, Manisa'yla beraber. Manisa'nın altından her gün yaklaşık 500-550 bin m³ su çekiliyor. Bunun 200 bini İzmir'e geliyor. 1.300-350'sini de Manisa kullanıyor. Maalesef Gölmarmara kurudu.  Ne petrol, ne doğalgaz, ne altın, ne gümüş… En değerli maden yeraltı suyudur. Türkiye'de 550 bin kuyu olduğu tahmin ediliyor ve bunun 100-120 bini kaçak. Yani suyumuzu, altımızı kuruttuk” dedi.

“Gri su sistemi uygulanmalı”
Gelişmiş ülkelerde yaygın olarak kullanılan gri su sistemlerinin Türkiye’de de uygulanması gerektiğini söyleyen Yaşar, İzmir Çiğli’den günde 400-500 bin metreküp suyun denize bırakılıyor. Bu su daha iyi arıtılarak tarımsal sulamada kullanılabilir, Örneğin Menemen Ovası'na, Gediz Ovası’na verilebilir” diyerek yetkililere bu konuda adım atılması çağrısında bulundu. Su Kanunu Taslağının meclisten geçmesi gerektiğinin altını çizen Yaşar, “Tarım Bakanlığı 2022'de yeni su kanunu yapalım diye bir çağrıda bulundu. 3 ay boyunca çalıştık, tamamladık. Ama hala meclisten geçmiyor. Geçmesi gerekiyor”  şeklinde konuştu.

“Büyük kuraklıkta ne yapacağız?”
Henüz çok büyük bir kuraklık yaşanmadığını fakat hazırlıklı olmak gerektiğini vurgulayan Yaşar, “Çok büyük bir volkan patlamasında ne yapacağız? Çünkü en az 6-7 yıl yağmur yağmayacak. Şu anda 2 sene, 3 sene yüzde 10-12 eksik yağdı, dağıldık. Peki o zaman ne olacak? ‘Denizden arıtma suyunu kullanıma açacak bir proje üretelim ve hazır olsun. İhtiyacımız olduğunda kullanalım’ diyoruz. Herhangi bir acil durumda, büyük volkan patlaması ya da büyük meteor düşmesinde kullanabilelim. Çünkü su varsa devlet var. Suyun bittiği gün devlet biter. Dünyadaki bütün savaşların çıkış nedeni sudur. Bütün ekonomik krizlerin oluşum nedeni kuraklıktır. Ama hala biz ciddi olarak suyu bilimsel kullanmıyoruz. Bilimle kullanmamız lazım. Ama eski sistemle ilerleniyor hala” ifadelerine yer verdi.