Bu yazımda yeni yayımlanan “Zihniyet Devrimi İçin Bilinçli Düşünmeyi Öğrenmek” kitabımın içeriğinde olan konulara değinmek istiyorum. ABİS Yayınevi’den çıkan kitabımda bireysel dönüşüm ve toplumsal değişimin temelindeki zihinsel süreçlerini sorgulamaya çalıştım.
Kendimi bildim bileli bu güzel ülkem, kaotik süreçlerden hiç kurtulamadı. Her on yılda bir girilen kaotik durumlar, askeri darbelerle düzeltilmek istendi. Ancak daha çok çözümsüzlük üretildi. Bunları, yüksek enflasyon süreçleri ile kırk yılı aşan terör süreci izledi. Ayrıca 1990’lı yıllara sığdırılan 4 büyük ekonomik kriz ve koalisyonlarla yönetilemez bir ülke olduk.
Arkasından politik kavgaların ürettiği bir ekonomik krizin bedelini ağır bir şekilde ödeyen ülkemin duygusal ve tepkisel davranışlı insanı, dini değerlere saygısından dolayı, muhafazakarlığı ve dini ideolojiye dönüştüren bir partiyi tek başına iktidar yaptı. Ne var ki, belli tarikatların koalisyonuna dayalı bu iktidar, kendi içinde yine kavgaya girdi; hatta bir darbe girişimi yaşandı. Üstelik Cumhuriyetimizin kurucu mimarı ve kurucu değerleri ile kavgalar yaşandı. Ülke savunmasının kara kutusu olan ‘kozmik oda’ deşifre oldu. Kurucu iradenin engin dehasıyla, ülke güvenliğini sağlamak için bir birini çok yönlü kontrol eden devlet kurum ve sistemleri yok edildi. Yerine batı emperyalizminin, İslam dünyasını kontrol kolaylığı açısından, yüz yılı aşkındır savunduğu tek adam yönetimi empoze edildi. Bu süreçte, ülke içindeki partiler arası kavgalar, ötekileştirme, yandaşlık uygulamaları, zıtlaşma ve çatışmacı kültür günlük siyaseti belirledi. Ayrıca bilim ve çağdışı ekonomi politikası uygulamaları ülkeyi üretim ekonomisinden, sadece ticaret ve tüketime sürükledi. Yoksulluk, yoksunluk, işsizlik, enflasyon, gelir adaletsizliği ve orta sınıfın erimesi, eğitim kalitesinin bozulması, özgürlüklerin kısıtlanması ve adaletsizlik ile hukuk, hak ve anayasayı askıya alan uygulamalar yaşandı.
Ülkem bu kaotik süreçlerle oyalandı. Ancak uygarlık son 45 yılda çağlar atladı. Bilim, Newtongil paradigmadan; kuantum paradigmasına; teknoloji mekanik teknolojiden; kuantum teknolojilerine; toplumsal yapılar sanayi toplumundan bilgi toplumuna; düşün dünyası akıllı makinalar ve kuantum bilgisayarlara geçiş yaptı. Çoğu ülke, ilerlemeyi bilimsel teknolojilerin belirlediği “tekillik çağına” doğru yol aldı. Kendi kaotik süreçlerine hapsolan ülkemiz, bir de batı emperyalizminin hazırladığı BOP ile Ortadoğu bataklığına itildi. NATO üyesi olduğumuz halde, NATO’nun savunma hatları, Huntington’un “kültürler arası fay hattı” tezine uygun olarak, Girit’ten-Bulgaristan sınırına kadar tahkim edildi. Biz dışarıda ve ambargolu kaldık.
Oysa gerek uzun vadeli stratejik planlamada, toplumsal, ekonomik, teknolojik ve bilimsel gelişmede başarı, nitelikli ve eğitimli entelektüel sermayenin etkin işlevselliği ile sağlanır. Nitelikli entelektüel sermayenin oluşum ve işlevselliği için; eğitim sürecinde bilinçli düşünmenin öğretilmiş ve öğrenilmiş olması gerekir. Yeni nöro-bilimin bulguları bilinçli düşün eylemi için, beynin bütüncül kullanımı ile neokorteksi (üst beyni) etkin olarak devreye alma yeteneğinin öğrenilmesi gerekir. Sadece memeli beynin etkin olduğu duygusal ve tepkisel geleneksel davranış kalıplarının hızı ve mutlaklığı, bilinçli zihni yaratan üst beyni, çoğunlukla devre dışı bırakır. Bu durumda insanlar arası uzlaşma, barış, iletişim ve anlayış yerine günlük ve kaotik çatışma, suçlama ve kavga ön plana çıkar.
1990’lı yıllarda İnsan genom haritası ve insan beyninin işleyişini görüntüleyen fMR’ların keşfi ortaya koydu ki, insan günlük olayların çözümünü, büyük çoğunlukla zihinde hazır olan kalıpları devreye alarak sağlar. Hazır kalıplar, geçmişten gelen, kısmen genetik, kısmen öğrenilmiş alışkanlık, gelenek, görenek, töre, inanç ve ideolojiler olarak, limbik (memeli) beyinde hazır beklerler. Benzer olaylar için bu kalıplar hipokampüsten çağrışım yoluyla devreye alınırlar. İnsanlar günlük işlerini bunlarla yürütür. Ancak nörobilimci M. Gazzaniga’ya göre; ”idrak esnekliği, soyut düşünme, uygun davranışı seçme, uygunsuzu ketleme, kural öğrenme, uygun duyuları algılama, geleceğin dinamik ve stratejik simülasyonu” gibi süreçleri neo-korteksteki ön alın lopları belirler. Böylece insan, bilinç 2 düzeyden bilinç 3 düzeye, geçiş yaşar (M. Kaku). Yani zihniyet devrimi yaşar. Ön alın loplarının kullanımı, bilim ve felsefe ile yoğun ilgilenmek yanında, bilinçli bir formel eğitim sitemi içinde düşünmeyi, yani ön alın loplarını etkin kullanmak için eğitim ve öğretim yapmaktan geçer.
İşte Benim ABİS yayınevinden çıkan “Zihniyet Devrimi İçin Bilinçli Düşünmeyi Öğrenmek” kitabım 456 sayfa olarak bu konulara ayrıldı. Kitapta, kalıp ve tek kitap ezberi ve taklitçilikle kaotik süreçlerden çıkamadığımız kadar; büyük çoğunluğun, kurala, ilkeye, hukuka, sistem kurmaya, kurumlaşmaya diğer insanları ve çevreyi kale almayan davranışlarının nedenleri açıklanıyor. Neden biat kültürü; kişi egemenliği davranışı yaygındır ve neden inisiyatif kullanamadığımız açıklanıyor.
Türkiye’nin zihniyet sorunu
Türkiye’nin zihniyet sorunu
Paylaş: