Türkiye'de muhalefet partisi CHP'ye iktidardaki AKP tarafından atanan kayyum ve İstanbul'daki parti binalarında bulunan CHP'lilere ve hatta CHP milletvekillerine uygulanan polis şiddeti tüm dünya haberlerinde hemen hemen aynı başlıkla verilmekte: Türk demokrasisi kuşatma altında.
Başlık altındaki yazılar ve değerlendirmeler (BBC, DW, France 24, thr Newyork Times, the Guardian, Financial Times) ise oldukça kötü içerikli. Nitekim bu yazıları doğrulayan gelişmeler ekonomideki durgunluk, borsanın düşmesi artan enflasyon ile teyit edilmeye başladı. Borsanın düşmesi demek Türkiye'den sermaye çıkışını göstermesi bakımından önemli. Resmi açıklamalarda belirtilmese bile işsizlik artmış, ayrıca enflasyon nedeniyle de insanlar zor geçim koşulları altında yaşamaya başladıkları yerel medyada her gün dile getirilmekte.
Türkiye demokrasi sınavı verirken Türkiye'nin yakın çevresinde de inanılmaz gelişmeler yaşanmakta. İsrail'in İran, Lübnan, Suriye ve Yemen'i vurduktan sonra Türkiye'nin stratejik ortağı Katar'a saldırmasının hem Türkiye hem bölge açısından yeni bir kırılma noktası olacağını düşünmekteyim.
İsrail'in Lübnan, Suriye, Katar'ı vurmasının nedenlerinin başında Hamas'ın bu ülkelerde korunması bu örgüte bağlı militanların bu ülkelerde ikamet etmeleri. İsrail'in geçtiğimiz yıllarda Türkiye'yi Hamas'a kolaylıklar sağladığı konusundaki iddiaları hatırlanırsa, Türkiye'nin Orta Doğudaki gelişmeleri çok yakından takip etmesi, çok başlı dış politika uygulamalarına biran önce son vermesi gerekir. Örneğin bir gelişme olduğunda İletişim Başkanlığı, Dışişleri Bakanlığı AKP Sözcüsü ve MİT Müsteşarının farklı tonlardaki açıklamaları kafaları yeterince karıştırmakta.
Tam da NATO toplantısı sırasında Rusya'nın Polonya hava sahasını dronlarla ihlali ve bunun nedenleri ise ayrı bir yazı konusu.
Dış politikada Türkiye'yi ağır bir gündem bekler ve gelişmelerin dikkatle takip edilmesi gerekirken iç politikadaki olumsuz gelişmeler ve bunların ekonomiye kötü bir şekilde yansımasının etkilerini hep birlikte hissedeceğiz.
Saldırı konusundaki gündemi ile dünyanın takip ettiği İsrail Cumhurbaşkanı Herzog 4 Eylül 2025'de Vatikan'a giderek Papa XIV. Leo ile görüşmesinin ardından Vatikan'ın yaptığı açıklama ise önemli. Vatikan, Filistin için iki devletli çözümden yana olduğunu yineledi.
Bu ziyaretin önemini değerlendirmek gerekirse İsrail savaşan saldırgan bir ülke olarak bütün fırsatları değerlendirerek kulis yapmaktan geri kalmıyor diyebiliriz.
Türkiye'nin ise bir an önce demokrasi rayına oturarak ilerlemesi. Çevresinde gelişen olayları değerlendirmesi. Bunun nasıl olacağını ise hep birlikte düşünmeliyiz.
Türk demokrasisi kuşatma altında
Türk demokrasisi kuşatma altında
Paylaş: