Ekonomik Göstergeler
Dolar
29.84 ₺
Euro
32.45 ₺
GBP
1.124 ₺
JPY
7.842
Ana Sayfa
Gündem
Spor
Köşe Yazıları
Podcast

Trump'ın rüyaları gerçekleşecek mi?

Okuma Süresi: 5 Dakika
Toplam Okunma: hesaplanıyor...
Trump'ın rüyaları gerçekleşecek mi?
Trump'ın rüyaları gerçekleşecek mi?
Paylaş:
Aslında Türkiye'deki gelişmelerin Avrupa Konseyi başta olmak üzere dünyaya yansımasını, İngiltere Kralı Charles'ın eşi Camilla ile 20. evlilik yıldönümünü İtalya'da kutlama amaçlı resmi ziyarette bulunmalarını, Senato ve Milletvekili Meclisinden oluşan Parlamento ortak oturumunda ilk kez İngiliz monarşisinden bir Kralın konuşma yaptığını, hem de İtalyanca hitap ettiğini, İtalya'ya duyduğu hayranlığı açıkça ifade etmesini yazacaktım.
Tutuklu Başkan İmamoğlu'na Paris Belediyesinin verdiği "Fahri Parisli" unvanını belirtecekken Trump Netanyahu görüşmesinde konu döndü dolaştı yine Türkiye ve Sayın Cumhurbaşkanına geldi. Bu nedenle yazının başlığını da Trump'ın rüyaları olarak koydum. Trump dünyayı hem ekonomi alanında aldığı kararlar, hem uluslararası ilişkilerde atacağı adımlarla daha da karıştıracağa benziyor.
Bu rüyalarından birini gerçekleştirmek ve ABD'ni tekrar daha büyük Amerika (MAGA) yapmak üzere ülkelere uygulamak istediği gümrük vergilerini veya tarifeleri 9 Nisan 2025 tarihi itibarıyla Çin hariç 90 günlüğüne askıya aldı. Çin için ise 9 Nisan 2025'de gümrük vergisini % 125'e çıkardı. Çin de buna karşılık olarak ABD'ye % 104 oranında gümrük vergisi uygulayacağını ilan etti. Bu yazının basımına kadar geçecek iki günlük sürede Çin bu oranı daha da arttırabilir. Çin ve Avrupa ülkelerinin çoğu, kuvvetli ekonomileri ile bu vergilerin üstesinden gelebilirler ancak 500-600 Dolara en gelişmiş cep telefonlarına sahip olan Amerikalılar, Çinden gelen malzemenin % 125 vergili olması nedeniyle artık telefonlarını 3500 Dolara satın alabilecekleri, artan maliyetler nedeniyle çoğu Amerikalının işsiz kalacağı ve enflasyonun artacağı Amerikan gazetelerinde manşetlerde yer aldı. Nitekim 1200'den fazla yerleşim merkezinde Amerikalılar Trump'ı protesto ettiler. Çin ve ABD arasındaki ticaret savaşında kim galip gelir derseniz bence Çin önde ipi göğüsler. İşgücünün ucuz oluşu, her türlü elektronik eşya üretiminde çok iyi olması vb nedenlerle ABD'ne diz çöktürebilir. Tabii filler birbirleriyle dalaşırken yerdeki çimlerin ne hale geleceğini de düşünmek gerekir.
Trump'ın diğer bir rüyası ise Kanal İstanbul olabilir. İmamoğlu'nun tutuklanmasının ardından Kanal İstanbul projelerindeki hızlanmanın arkasında Trump olabilir mi? Kanal İstanbul'un Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile uyumsuz olacağı ve Türkiye'nin başına büyük işler açacağı şüphesiz.
Kanada'nın İngiliz Uluslar Topluluğu (Commonwealth) ile İngiltere'ye bağlı olduğu bilinmekte. Kanada'yı ilhak demek ABD'nin İngiltere'yi ve Avrupa Birliğini karşısına alması demek. Bu rüya da sonuçsuz kalacak gibi.
7 Nisan 2025'de İsrail Başbakanı Netanyahu, Macaristan ziyaretini bitirmişken Trump'ın daveti üzerine Macaristan'dan Washington'a gitti. İsrail basınında bu ziyaretin bir fiyasko olduğunu, Netanyahu'nun kendisini Trump'ın bir piyonu durumuna getirdiğini yazdılar. Aslında İsrail tarafının, İran üzerinde baskı yapılmasını ve İsrail ile Türkiye arasında Suriye'de artan gerilim nedeniyle Türkiye'ye F 35 verilmemesini istediği İngiliz basınında çıkan haberler arasında. Yabancı basında İsrail uçaklarının Türkiye'nin inşa etmekte olduğu bir üssü bombaladığı ve beş Türk mühendisin bu saldırı sırasında öldüğü haberleri de yer alıyor.
ABD ve İran arasında 12 Nisan 2025'de başlayacak nükleer güç konulu görüşmelerde arabuluculuğu Umman Sultanlığı yapıyor. Umman Sultanlığı Arap yarımadasının en güneyinde küçük fakat çok zengin bir sultanlık. Daha önceki görüşmelerde Türkiye aracı iken bu kez Türkiye'nin devreden çıkarıldığı anlaşılıyor. İsrail,  İran konusundaki gelişmeleri Trump'tan öğreniyor. Trump'ın İsrail'e  uyguladığı gümrük vergisi % 17 oranında. Netanyahu bu vergi oranını da düşürtemiyor. Sonuç olarak ABD'nden eli boş olarak İsrail'e dönüyor.
Trump'ın ilkesiz ve kaba olarak nitelendirilecek diplomasisi Netanyahu ile görüşmesinde ortaya çıkıyor. Sosyal medyada bulunan canlı basın açıklamasında, Trump Netanyahu'ya "İsmi Erdoğan olan kişiyi severim, iyidir. Bir sıkıntın olursa bana söyle ben konuşurum" diyor ve rahip Brunson'ı nasıl aldığına atıfta bulunuyor. Bu kadar yıllık diplomatım bir Devlet Başkanının diğer bir Devlet Başkanına bu şekilde hitabına hiç rastlamadım. Koltuğun ucunda oturan İsrail Başbakanının yüzü kızarıyor. Basına açık konuşmalar bunlarsa kapalı kapılar arkasında ne çamların devrildiğini düşünmek bile istemiyor insan. Bu arada CHP Başkanı Özgür Özel'in bir konuşmasında açıkladığı İmamoğlu'nun tutuklanmasına Trump'ın onay verdiği konusuna gelince bu konuyu ABD'nde ilk dile getiren Demokrat Partiden yani muhalefetten Connecticut Senatörü hukukçu Chris Murfy isimli bir siyasetçi. Bu konuşma sosyal medyada mevcut. Trump ve ABD Yönetimi bu iddia ile ilgili bir açıklamada bulunmadı. Sayın Cumhurbaşkanına cuma namazı sonrası sorulardan biri de buydu. Sayın Cumhurbaşkanı da bu soruya cevap vermedi. Murfy'nin resmi sitesine girince geniş bir çevresi olduğu görülüyor. Türkiye'deki kimi çevreler ise bunu " spekülasyon" olarak görüyor.
3-4 Nisan 2025'de, Özbekistan'ın ikinci büyük şehri Semerkant'ta yapılan AB-Orta Asya ilk Zirve toplantısına Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan ve Özbekistan katılmıştır. AB'nden katılanlar ise Avrupa Konseyi Başkanı Antonio Costa ve Saray'daki ziyareti sırasında yeterli koltuk olmadığı ve zamanın Dışişleri Bakanının da kalkıp yerini vermediği Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen olmuştur. Bu Devletlerden Kazakistan, Özbekistan ve Türkmenistan Güney Kıbrıs Rum Yönetimini tanımışlardır. AB Orta Asya Zirvesinde katılan ülkelere BM Güvenlik Konseyinin 1983'de aldığı 541 sayılı karar adeta empoze edilmiş. Bu Kararda özetle ülkelerin yeni kurulan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini tanımamaları istenmektedir. Tacikistan ve Kırgızistan'ın yakın bir gelecekte Rum tarafını tanıyacaklarına eminim. Aralarında anlaşmış olmalılar. AB kesenin ağzını açarak bu ülkelere 12 milyar Euro'luk yatırım yardımı yapacağını da belirtmiştir. Tanımada bu yatırım konusunun etkisi var mı tartışılabilir. Böylece bağımsızlıklarından beri çok iyi ilişkilerimizin olduğu, büyük yardımlar yaptığımız bu üç "dost ve kardeş ülke"nin Güney Kıbrıs'ı tanımaları ve büyükelçilik açma kararları karşısında Türkiye'den resmi bir açıklama henüz yapılmadı. Bu tanımalarla birlikte Türkiye'nin Kıbrıs'ta iki devlet tezi de gelecek açısından zayıfladı denebilir. Yunan gazeteleri ise bu üç ülkenin kararının Türkiye'de büyük bir hayal kırıklığına yol açtığını yazıyorlar
İmamoğlu'nun tutuklanması ve gençlere uygulanan şiddet ile insan hakları konusu hatta Sayın İmamoğlu'nun geçersiz sayılan diploması da Avrupa Konseyi'nin Türkiye ile ilgili aldığı kararlara girmiş.
Şimdi ne mi yapalım: AB ile ilişkileri tekrar rayına oturtalım. Avrupa Konseyi Başkanı Costa ile Saray'da ayakta bırakılan (burada M. Çavuşoğlu'nun yer göstermesi gerekirdi) Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile yakın ilişki kurulmasının yolları aranmalı. Bunun için de müzakere tekniklerine vakıf, kıdemli ve liyakat sahibi diplomatlarımızdan yararlanılmalıdır.
The New York Times Gazetesinin 9 Nisan 2025 tarihli sayısında Suriye'deki İslam Devletinin Kürtlerle anlaştıktan sonra gücünü daha da arttırdığı ve 40.000'e yakın cihatçıya yetki verileceği belirtilmekte. Eğer bu haber doğruysa Türkiye'nin güney sınırlarını daha sıkı kontrol etmesi gerekir.
Eskilerin dediği gibi "Besle kargayı oysun gözünü" Orta Asya Cumhuriyetlerine yardım ve destek verdik Güney Kıbrıs'ı tanıdılar, Suriye'ye yardım ettik milyonlarca Suriyeli Türk vatandaşı oldular, ABD ve Avrupa kapılarının kapalı oluşunun Arap asıllı yeni Türk vatandaşları nedeniyle ortaya çıktığını Batılı diplomatlar açıkça ifade ediyorlar. Vize zorluklarını yaşayanlar ise Türk vatandaşları oldu.
Trump'ın rüyalarının gerçekleşmeden sona ermesi Türkiye'yi rüyalarında görmemesi en büyük dileğimiz.