G7 örgütünün yıllık toplantısı 16 - 17 Haziran 2025 tarihlerinde gerçekleşti.
Kanada’da Kananiskis kentindeki zirve, ABD Başkanı Trump'un aniden ayrılmasının ardından ortak bir sonuç bildirgesi yayınlanmadan sona erdi.
İsrail-İran çatışmasında tansiyonun düşürülmesi çağrısında bulunan devlet ve hükümet liderleri, İsrail’in meşru müdafaa hakkına vurgu yapmayı da ihmal etmedi. İran’ın asla nükleer silaha sahip olmaması gerektiği belirtildi. Aralarında ABD’nin olmadığı altı ülke, Ukrayna’ya daha fazla destek sözü de verdi.
ABD Başkanı şu anda bir yol ayrımında. Bir yanda ABD’nin ‘başkalarının savaşlarına’ müdahil olmasına katiyetle karşı çıkan ve Trump’ı açıkça ‘barışın başkanı’ olarak destekleyen "Amerika’yı Tekrar Harika Yap"- MAGA hareketinin bir kesimi, diğer yanda ise inançları gereği her daim İsrail yanlısı tutumlar sergileyen ve muhafazakâr çevreler üzerinde etkileri olan Evanjelikler var… Her iki muhafazakâr grubun da taviz vermeye ve geri adım atmaya niyeti yok. … Hal böyle olunca Trump son ana kadar net bir karar vermekten kaçınarak, bugün söylediğinin yarın tersini söyleyerek, iki uç arasında gidip gelerek durumu idare etmeye çalıştı.
Diğer yanda Trump'un G7 'deki davranışı Avrupalıları öylesine sarsmış olmalı ki Avrupa medyası halà Trump'ın diğer zirve katılımcılarına böyle bir kabalığı nasıl yapabildiğini tartışıyor. Süddsutsche Zeitung: “Çok yaşa G6. G6- yani aşağılanmış altı ülke. Kendi ülkelerinde güçlü ve birlikte hâlâ dünya ekonomisinin büyük bir kısmını temsil eden altı devlet ve hükümet lideri. Kanada’nın Kananaskis kentinde, kendisini dünyanın en büyük gücü sanan, siyasi, ekonomik ve askerî açıdan gerçekten de öyle olan lider tarafından adeta cüce muamelesi gördüler. G1, yani Donald Trump, her istediğini yapma gücüne sahip. Karşıt görüşleri önemsemeden yalan söyleyebilir, zirvenin akışını bozabilir ve istediği zaman erkenden çekip gidebilir. Peki neden? Bunu yapma gücüne sahip de ondan.”
Olayları yakından takip edenler çoğu zaman Trump ile Netanyahu önceden planladıkları bir oyunu oynuyor olabilir mi? Diye şüpheye düşüyorlar
Giderek gerginleşen Trump, zoraki diplomasi kartını masaya sürdü. İran’ın dini lideri Ali Hamaney’e yönelik hamlesi hızla ültimatoma dönüştü: Salt nükleer bomba yapımında kullanılan uranyumu zenginleştirmekten vazgeçilmesini değil, tam anlamıyla bir teslimiyet istiyor… İsrail Başbakanı Netanyahu, B-2 bombardıman uçaklarıyla yaklaşık 15 ton ağırlığındaki GBU mega bombasını atarak yer altındaki Fordo nükleer tesislerini ancak Amerikalıların yok edebileceğini öne sürerek ABD’yi çatışmaya çekmekte kararlı. ... Kimi analistlere göre, Trump’la Netanyahu birlikte iyi polis, kötü polisi oynuyorlar: Donald müzakerelerden ve barıştan söz ederken, Binyamin sert vuruyor.
Zirveye katılanların, Trump’ın aniden ayrılmasına verdiği tepkiyi tahmin etmek güç değil. G7’nin geri kalan üyeleri yalnızca şaşırmış değil, aynı zamanda çaresiz olduklarını bir kere daha anlamışlardır sanırım. Ortadoğu’daki çalkantılı krizlere ve küresel piyasalara hâkim tek bir ülke ve tek bir adam var ortada. Diğer G6 liderleri ne kadar uysal açıklamalar yaparlarsa yapsınlar, ne İsrail’in İran’a yönelik saldırılarını ne de Trump’ın küresel gümrük vergileri konusundaki gelgitli ruh halini etkilemek mümkün olmuyor. Trump’ın ABD’nin en önemli müttefiklerinin fikirlerine böylesine kayıtsız kalması çok endişe verici. Daha endişe verici olan Trump’ın G7’nin Rusya’yı G8’den çıkararak hata yaptığında hala inatla ısrar etmesi...
İlginç bir yorum da Ukraynalı Siyaset bilimci Vadym Denysenko'dan geldi. Bir Facebook paylaşımında Trump’ın G7 zirvesinden erken ayrılmasının nedeninin Kiev’e yönelik yoğun saldırılar olabileceğini yazıyor:
“Son iki ay içinde Ukrayna, Avrupalılar ve kimi Cumhuriyetçiler, Trump’a Rusya’ya karşı artık kararlı bir tutum alması yönünde baskı yapıyordu. Ancak bu tur maalesef Putin’in hanesine yazıldı. Rus bombardımanının hemen akabinde gerçekleşen G7 zirvesinde yaptırımlar meselesi gündeme gelecekti. Ancak Trump karar vermek istemiyor ve bu yüzden de zirveden ayrıldı.”
Velhasıl Avrupa'da rivayetler ve tahminler muhtelif olsa da Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada, Trump’ın İran ile İsrail arasında tırmanan çatışmalarla ilgilenmek üzere başkent Washington'a dönmesi gerektiği belirtildi.
Trump döner dönmez Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi'n toplanması talimatını verdi.
Ortadoğu alevler içinde Yıkılan evler, dağılan aileler, ölen çocuklar. Bu görüntüler bize çok tanıdık…
"Kadınlara Özgürlük", " demokrasi", "terörle mücadele" diye meşrulaştırılmaya çalışılan bu hukuksuz müdahaleler biliyoruz ki artık bir başka diktatörlüğe giden yolun kapısını açmaya yarıyor.
Trump yol ayrımında
Trump yol ayrımında
Paylaş: