Geçen haftaki yazımda, anlatılan pembe masalların aksine, ülkemizdeki trajik çöküşü dile getirmiş; spor konusunu aktarmıştım. Peki ekonomideki durum nasıldır?
1-2026 yılı Bütçesi TBMM’ye sevk edildi. Belli oldu ki, gelecek yıl, bu yılı aratacaktır. Fakirlik, sefalet, israf, kayırmalar, yandaşlara aktarmalar, devam edecek. Ancak, öğrencilere, yemek desteği verilmeyecek.
a) Vergi yükü yine garibanların sırtına binecek. Zenginler, yine korunacak. Yandaşlar, yine ceplerini dolduracak. Yatlara ÖTV %8 iken; oto'lara %220 uygulanacak. Ücretli kesimin üç ayı, devlete aktarılacak. Emeklilerin, asgari ücretlilerin, işsizlerin, tarım kesiminin, ızdırabı devam edecek. “Dar gelirliyi ezdirmedik, enflasyonun belini kırdık” masalları devam edecek. Ama; şirketler batacak, esnaflar kepek kapatacaktır.
b)17 yılda, 200 milyon dolarlık yolsuzluğun yaşandığı SGK, yine büyük açıklar verecektir. Yolsuzluklar devam edecektir.
c) Saray Bütçesi; 21 milyar, 286 milyon TL olacak. (Günde 58 milyon)
d) 2026 yılında; Faize 2,7 trilyon TL.; şehir hastanelerine 137 milyar TL; yap-İşletçilere 99,7 milyar TL ödenecektir.
e) Başta Bilal Erdoğan'ın yönettiği vakıf ve dernekler ile yandaşlara, ne ödeneceğini, sadece saray bilir. (Bu yıl, şu ana kadar, Cumhurbaşkanlığı bütçesinden, 37,5 milyon TL aktarılmış. Maarif Vakfı bugüne kadar Cumhurbaşkanlığı bütçesinden 28 milyar TL harcamıştır.)
2-Gelecek yıl da lüks ve israf devam edecektir. İtibardan tasarruf edilmeyecektir. Türkiye dışında da; harcamalar, bağışlar, destekler sürecektir. (Meselâ; Kıbrıs’a, Dolmabahçe Sarayı’nın 3 katı büyüklüğünde, 450 bin metrekare, alanda, 55 bin metrekaresi kapalı saray yaptık. 4,5 milyar TL’miz de gitti. Ama, Kıbrıslılara yaranamadık? Adayımız kaybetti.)
-Yalvara yakara razı ettik.20 adet uçak alacağız. 8 milyar Sterlin ödeyeceğiz. (İtalya ise, 24 uçağı, 6,5 milyar Sterline almış.) Sayemizde,20 bin İngiliz işçisi, ekmeğini kazanacaktır. Boeing alimi, ayrı bir kazıktır.
-Helal Akreditasyon Kurumu, 8 yılda, sadece 104 akredite yapmıştır. 183,5 milyon TL. harcamış. Geliri, 2 milyon 395 TL olmuş. 52 personeli ve 5 kişilik yönetim kurulu mevcuttur.
-Bu yıl, ilk 9 ayda, Ödemeler Dengesi 67 milyar dolar açık verdi. İlk 10 ayda bütçe açığı 1,4 trilyon TL oldu. 1,8 trilyon TL faiz ödendi. Sarayın harcaması 29 milyar TL’yi aştı. (Örtülü ödenekle birlikte)
-Ülkemizde; yılda, 25 milyon MR ve 30 milyon tomografi çekilmektedir. Maliyeti 40 milyar TL’yi bulmaktadır.
-İlk 9 ayda; Tek görevi iktidara övgüler düzmek olan "yandaş medyaya", Kamu bankalarına. 4.9 milyar TL reklam verilmiştir. (Halk B. 1,9; Vakıf B. 1,4; Ziraat B. 1,5 milyon TL.)
3-Acilen; kıtlık, kuraklık ve iklim değişiklikleri ile ilgili tedbirlerin alınması gerekmektedir. Göllerimiz kurumakta, yeraltı ve yerüstü su kaynaklarımız kirlenmektedir. Bir türlü SULAR KANUNU çıkarılmamaktadır. Tarımdaki vahşi sulamanın; sanayide de (özellikle, meşrubat, tekstil, vb.) israfın önüne geçilmelidir. Yandaşlara rant sağlamak uğruna, yeşil katliamına izin verilmemelidir. HES'ler, taş ocakları, madenler, mermer ocakları, altın madenleri, vb. disipline edilmelidir. Bu konuda, iktidarın vebali çok büyüktür. Paket arıtmalara, yagmur suyu toplanmasına önem verilmelidir. (240 gölümüzün,186’sı kurumuştur. Yeraltı su kaynakları da tükenmiştir.)
4-Türkiye, uyuşturucuda pazar ülke durumuna düşmüştür. Metamfetamin çok yaygın hale gelmiştir. Çok ucuzlamıştır. Bunda, Afganlı ve Suriyeli mültecilerin rolü büyüktür. Salgın 12 yaşa kadar inmiştir. Bu durum; suçlu gençleri ve mahalle çetelerini doğurmaktadır. İnternet kanalı ile terör eğitimi verilmektedir. Genç nesil korkunç bir tehlike altındadır. Sinan Ateş cinayeti de uyuşturucu mafyasının eseridir. Mersin dahil, bazı noktalar, ana giriş kapısı olmuştur. Ortada; Siyaset-mafya- bürokrasi iş birliği vardır. Polisin; tüm detayları bildiğine inanıyorum. Siyasiler, icraatlara engel olmamalıdır. (Sedat Peker ve bazı suçlular, bu konularda detaylı açıklamalar yapmıştı. Ne yazık ki, gerekenler yapılmadı. Tüm uyuşturucu baronları, Türk vatandaşı olabildi. (Uç kuruş için, göz yumuldu.) Cemaatler, polis teşkilatımıza çok büyük zararlar verdi. Halâ da vermektedir. 15 Temmuz ihanetinden ibret alınmamıştır. (Müptela sayısının 4 milyona ulaştığı ifade edilmektedir.) (Organize suçta Dünya 10. suyuz.)
5-Hukukun üstünlüğü indeksinde, 143 ülke içinde, 118. sıradayız. Zira, Türkiye'de yargı bağımsızlığı bitmiş, hukuk düzeni sona ermiştir. Her şey, tek kişinin keyfine bırakılmıştır. Yargı; politik baskılara, muhalifleri susturmaya ve devre dışı bırakmaya alet edilmektedir. Müfterilerin yalanları ile hareket edilmektedir. İmamoğlu ile ilgili düzenlenen iddianame, tamamen politik görüntü vermektedir. Haksız tutuklamalar yapılmaktadır. Meselâ; Baş müfteri, rüşvetçi, Aziz İhsan Aktaş; AKP’den 99, MHP’den 27, Kamu kurumlarından 132 ihale almış. Bunlarda inceleme yapılmıyor. Bunun iftiraları ile kayyum atanan CHP’li belediyelerden alınan 21 ihale inceleniyor. Herkes hapiste; rüşvetçi başı dışarıda. Yine; Aydın Belediye Başkanı, AKP’ye geçti. Ağır Cezadaki 4; Asliye Cezadaki 10 davası ve sürdürülen 20 soruşturma, askıya alındı. Belli ki, zaman aşımına uğratılacak yaptıkları, yanına kâr kalacaktır. Ve daha çok sayıda, kötü örnek mevcuttur. Bir sindirme politikası yürütülmektedir. Elbette; Bağımsız yargının olmadığı ülkeye yatırımcı gelmez. Gelenler de kaçar. (Mısır'a göç eden tekstil firması sayısı 150’yi geçmiştir.)
-Biz, nadir elementlerimizin ABD’ye peşkeş çekilmemesi için, gayret ederken; Çin, Nükleer Füzyon Enerjisi Tesisinin, 2027 yılında faaliyete geçeceğini ilân etmiştir. Toryum zengini Türkiye ise pasiftir. Tek gündem bebek katilinin, nasıl serbest bırakılacağıdır. (Zavallı ülkemiz ne hallere düşürüldü? Çok yazık.)
Trajik çöküş
Trajik çöküş
Paylaş: