Ekonomik Göstergeler
Dolar
29.84 ₺
Euro
32.45 ₺
GBP
1.124 ₺
JPY
7.842
Ana Sayfa
Gündem
Spor
Köşe Yazıları
Podcast

Toyo Matbaa Mürekkepleri: Türkiye’de mürekkep üretiminin kalbinden dünya pazarına

Okuma Süresi: 6 Dakika
Toplam Okunma: hesaplanıyor...
Türkiye’de matbaa mürekkebi üretiminin öncülerinden Toyo Matbaa Mürekkepleri CEO’su ve Yönetim Kurulu Üyesi Yakup Benli, şirketin sürdürülebilirlik odaklı üretim anlayışını, Ar-Ge yatırımlarını ve küresel pazarlardaki stratejilerini Gözlem Gazetesi’ne anlattı.
Toyo Matbaa Mürekkepleri: Türkiye’de mürekkep üretiminin kalbinden dünya pazarına
Paylaş:
Gözlem Gazetesi İmtiyaz Sahibi Çetin Gürel ve Yazı İşleri Müdürü Zeynep Gürel’in sorularını yanıtlayan Benli, temelleri 1968 yılında Yaşar Holding tarafından atılan ve 2015’ten bu yana Japon ortaklığıyla büyümesini sürdüren TOYO Matbaa Mürekkepleri’nin, bugün yüzde yüz Japon sermayesiyle küresel pazara entegre olmuş bir yapıya ulaştığını vurguladı. Benli ayrıca, şirketin temel misyonunun Türkiye’de maksimum üretimi gerçekleştirerek ithalatı azaltmak, ihracatı artırmak ve ülke ekonomisine katkı sağlamak olduğunu ifade etti.
  • Şirketinizin vizyonu ve misyonu nedir?
Şirketimizin temelleri 1968 yılında Yaşar Holding tarafından atıldı. O günden bugüne uzanan bir mirasımız var; bu da işine bağlılık ve işi en iyi şekilde yapma anlayışıdır. Ahlaki değerler çerçevesinde üretim yapmak bizim için temel bir prensip. 2015’ten beri Japon ortaklığımız ve 2019’dan sonra yüzde 100 Japon sermayesiyle aynı kimya ve kültürü koruyarak işimizi globalleştiriyoruz. Misyonumuz, Türkiye’de maksimum üretim yapmak, ülkeye katma değer kazandırmak ve mümkün olduğunca ithalatı azaltmak. Hatta ihracatımızı artırarak ülke kalkınmasına katkı sağlamak temel hedefimizdir. Ayrıca sürdürülebilirlik ve istihdam yaratmak da önceliklerimiz arasında.
  • Dijitalleşmenin yaygınlaşması ile matbaa ürünlerinin ve mürekkeplerin geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz?
Basın-yayın tarafında dijitalleşmenin etkisiyle pazarda belirli bir daralma yaşanıyor. Ancak biz, küresel ölçekte faaliyet gösteren bir şirket olarak farklı coğrafyalarda yeni ihracat fırsatları oluşturabiliyoruz. Öte yandan ambalaj sektörüne baktığımızda, ambalaj yalnızca çevresel etkileriyle değil, aynı zamanda gıda israfını önleyici işleviyle de önem taşıyor. Örneğin süt ürünlerinin raf ömrünü uzatmak, ambalajın sağladığı en somut katkılardan biridir. Bu nedenle, matbaa ve ambalaj sektörlerinin önemi devam edecek; özellikle çevreci çözümlerle bütünleşen yenilikçi ürünler bu alanlarda büyümeyi sürdürecektir.
  • Sürdürülebilirlik konusunda TOYO Matbaa Mürekkepleri olarak hangi adımları attınız?
Sürdürülebilirlik, yalnızca çevresel değil, aynı zamanda ekonomik açıdan da kritik öneme sahip. Ambalaj, gıda israfını azaltarak tüketiciye daha uygun maliyetli ürünler sunulmasını sağlıyor. Biz de bu bilinçle, ambalajların geri dönüştürülebilir malzemelerden üretilmesi ve gereksiz baskı uygulamalarının azaltılması yönünde çalışmalar yürütüyoruz. Yeni fabrikamızda enerji verimliliği, yağmur suyunun geri kazanımı ve otomasyon sistemleri gibi çevreci teknolojileri ön planda tutuyoruz. Bu yatırımlarımızla sürdürülebilir üretim anlayışını tüm süreçlerimize entegre etmeyi hedefliyoruz.

 
  • Yeni fabrikanızda Ar-Ge faaliyetleriniz nasıl şekilleniyor?
Ar-Ge, kuruluşumuzdan bu yana şirketimizin DNA’sında yer alıyor. 1968 yılından bu yana Ar-Ge’ye kesintisiz yatırım yapıyor; Türkiye’nin ilk mürekkep Ar-Ge merkezi olma unvanını gururla taşıyoruz.Yeni fabrikamızda Ar-Ge merkezimiz için ayrılan alanı önceki kapasitenin 2 ila 3 katına çıkardık. Kurulum süreci tamamlandığında, test makinelerimizle müşterilerimizin üretim koşullarını kendi bünyemizde simüle edebilecek ve ürün geliştirme süreçlerini çok daha hızlı bir şekilde yürütebileceğiz. Bu yatırımla, müşterilerimize daha hızlı ve özel çözümler sunma kapasitemiz önemli ölçüde artacak.
  • Hedef pazarlarınıza ulaşmak için uyguladığınız stratejiler nelerdir?
Artience Grubu’nun geniş üretim ağı ve güçlü altyapısı, en büyük avantajlarımızdan biri. 20’den fazla ülkede üretim yapan grup şirketlerimiz arasındaki güçlü işbirlikleri sayesinde, ihtiyaç duyulan pazarlara hızlı ve etkin şekilde ulaşabiliyoruz. İhracat ekiplerimiz, hem bölgesel hem de yerel düzeyde aktif olarak çalışıyor. Farklı milletlerden oluşan ihracat kadromuz sayesinde, müşterilerimizin kültürel dinamiklerine ve spesifik ihtiyaçlarına uygun çözümler sunabiliyoruz. Müşteriyle yakın işbirliği içinde çalışıyor, onların beklenti ve geri bildirimleri doğrultusunda ürün geliştirme süreçlerimizi şekillendiriyoruz. Bu yaklaşım, global pazarlarda rekabet gücümüzü artıran en önemli stratejik unsurlar arasında yer alıyor.
 
  • Rakiplerinizden sizi ayıran farklar nelerdir?
Öncelikle müşteri odaklı bir yaklaşıma sahibiz. Ürünlerimizi “hazır al, kullan” anlayışıyla sunmak yerine, müşterilerimizin üretim koşullarına ve teknik ihtiyaçlarına göre esneklik gösteriyor, gerektiğinde ürün revizyonları yapıyoruz. Hızlı ve etkili teknik destek sağlama konusundaki refleksimiz, bizi rakiplerimizden ayıran en önemli özelliklerden biri. Yaşanan bir sorun karşısında en kısa sürede çözüm üretiyor, müşterilerimizin operasyonlarının aksamadan devam etmesini sağlıyoruz. Ayrıca kısa vadeli ticari ilişkilerden ziyade, uzun soluklu işbirliklerine odaklanıyoruz. Müşterilerimizle birlikte büyümeyi ve sürdürülebilir değer oluşturmayı hedefliyoruz.
 
  • Gelecek planlarınızda yeni ürünler ve pazarlar var mı?
Yeni yatırımımızın ikinci fazı için çalışmalar devam ediyor. Ürün gruplarımızı modernize ederek genişletmek istiyoruz. 62 bin 500 metrkarelik tesis alanımızda yeni inşaat ve ürün geliştirme planlarımız mevcut. 2-3 yıl içinde bu projelerin somutlaşmasını hedefliyoruz.
  • Japonya merkezli bir şirket olmanın avantajları nelerdir?
Mürekkep sektöründe Japon ve Alman firmaları dünya lideri konumundadır. Grup içinde fikir alışverişi, teknolojik destek ve pazar bilgisi paylaşımı çok büyük avantajlar sağlıyor. Örneğin pandemi döneminde karşılıklı desteklerimiz oldu. Ayrıca büyük bir grubun finansal ve teknolojik gücünden faydalanıyoruz. Japonya’da gelişmiş test makineleri gibi imkânlar, ürün kalitemizi artırmamıza yardımcı oluyor.
  • ABD’nin uyguladığı ilave gümrük vergileri pazarınızı nasıl etkiler?
Dış ticaretin dinamikleri oldukça karmaşık ve hızlı değişen bir yapıya sahip. Ticaret politikalarındaki ani değişiklikler kısa vadede belirsizlik yaratabiliyor. Ancak uzun vadede piyasa dengeleri yeniden kuruluyor. Biz, küresel ölçekte üretim ve ihracat yapan bir şirket olarak, farklı pazarlar ve satış kanalları üzerinden bu tür etkileri minimize etmeye odaklanıyoruz. Öte yandan Türk iş kültürünün bir parçası olan hızlı karar alma ve uyum sağlama refleksimiz sayesinde, ani değişimlerin yaşandığı pazarlara karşı esnek ve çevik çözümler üretebiliyoruz. Bugün de benzer durumlarla karşılaştığımızda, global ölçekteki ağımız ve stratejik planlamamız sayesinde etkileri minimize edebiliyoruz. Örneğin, bazı Türk firmalarının ABD’de üretim imkânlarını araştırması, bu adaptasyon yeteneğinin bir göstergesi. Biz de bu esneklik sayesinde sürdürülebilir büyümemizi koruyoruz.
  • Artience Grubu’nun Üçü Avrupa’da, ikisi Türkiye’de olmak üzere bölgede toplam 5 fabrikanız var. Mevcut ekonomik durumdan birçok Türk iş insanı şikâyet ederken, siz Türkiye’ye çok büyük yatırımlar yapıyorsunuz. Bu ülkemize duyduğunuz güveni gösteriyor elbette. Türk ekonomisine bu denli büyük yatırım yaparken gelecek planlarınız nelerdir? Japonya merkezden Türkiye’ye duyulan bu güven ve vefa duygusunu biraz daha somut anlatabilir misiniz?
Bir fabrika yatırımı, birkaç yıllık kısa dönemli bir planla yapılmaz. Bu ölçekte bir yatırım en az 30–40 yıllık bir perspektifle değerlendirilir. Elbette ekonomik dalgalanmaların yatırımın başlangıç aşamasına denk gelmesi ideal değildir; ancak bu tür zorluklar uzun vadeli planlamaların doğal bir parçasıdır.
Türkiye, stratejik konumu, üretim gücü ve genç nüfusu ile uzun vadede büyük bir potansiyel sunuyor. Biz de bu potansiyele güvenerek yatırımlarımızı sürdürüyoruz. Japonya merkezimiz, Türkiye’deki operasyonlarımızı ve başarımızı yakından takip ediyor. Buraya duyulan güven ve bağlılık, yalnızca sözle değil, somut yatırımlarla da kendini gösteriyor. Türkiye’deki iş ortaklarımızla kurduğumuz karşılıklı güvene dayalı ilişkiler ve yerel operasyonlarımızın başarısı, bu yatırımların temel dayanağını oluşturuyor. Önümüzdeki dönemde Türkiye’de üretim kapasitemizi artırmayı, Ar-Ge faaliyetlerimizi geliştirmeyi ve ülkemizi bölgesel ihracatın merkezi haline getirmeyi hedefliyoruz. Bu yaklaşım, artience Grup’un Türkiye’ye duyduğu güvenin en somut göstergesi. Tabii ki ekonomik yavaşlama zaman zaman tedirginlik yaratabiliyor. Özellikle Türkiye’nin ihracatının %50’sini gerçekleştirdiği Avrupa pazarında yaşanan ekonomik gelişmeler dikkatle takip ediliyor. Ancak hem Türkiye hem de küresel ekonomi açısından bu sürecin kısa vadede hızlı çözüleceğini ve artience Grup’un yaptığı 70 milyon dolarlık yatırımın grubumuz için en anlamlı yatırımlardan biri olacağını ümit ediyorum. 
  • Konuşma esnasında şirketinizin çok uluslu yapısından bahsettiniz. Burada bile Kongolu bir çalışanınız var. Şirket kültürü ve çalışan motivasyonu üzerinde ne gibi çalışmalarınız var?
Çok kültürlü yapımız, bizim için bir güç kaynağı. Farklı kültürlerden gelen çalışanlarımızın katkılarıyla yenilikçi ve kapsayıcı bir çalışma ortamı oluşturuyoruz. Çalışan motivasyonunu artırmak için sürekli eğitim programları, kariyer gelişim fırsatları ve açık iletişim kanalları sunuyoruz. Ayrıca kültürel çeşitliliğe saygı gösteren ve herkesin kendini değerli hissettiği bir ortam yaratmayı hedefliyoruz. Bu sayede çalışanlarımız şirketimize bağlılık gösteriyor ve yüksek performans sergiliyorlar.
Bu konudaki çalışmalarımız yeni değil; kurum kültürüne yönelik ilk kapsamlı adımı 2014–2015 yıllarında attık. Türkiye’de kurum kültürünü bilimsel yöntemlerle ölçen sayılı şirketlerden biriyiz. O dönemde Yaşar Üniversitesi ile birlikte kurum kültürü analiz çalışmaları yürüttük. Bu analizler sayesinde, şirketin genel hedefleriyle üst yönetimin, ara kademe yöneticilerin ve çalışanların hedef ve kültürlerinin ne ölçüde birbirleriyle örtüştüğünü belirledik. Bu süreci yıllar içinde geliştirerek sürdürdük. Bu konuda çok ciddi bir çalışma ortaya kondu.