.
Ekonomik Göstergeler
Dolar
29.84 ₺
Euro
32.45 ₺
GBP
1.124 ₺
JPY
7.842
Ana Sayfa
Gündem
Spor
Köşe Yazıları
Podcast

Tehdit altındayız

Okuma Süresi: 4 Dakika
Toplam Okunma: hesaplanıyor...
Tehdit altındayız
Paylaş:
Günümüzde savaşların hedefi değişmiş, genişlemiştir. Eskiden savaşan ülkeler; öncelikle, düşmanın askeri ve ekonomik gücünü hedef alıyorlardı. Bu gün savaşan taraflar hedef ülkenin nüfus gücüne de saldırmaya başladı. İsrail’in Gazze’de kadın-çocuk, yaşlı-genç, hasta-yaralı gözetmeden; okullara, hastanelere, pazar yerlerine, çadır kentlere ve halkın toplu olarak bulunduğu bölgelere yaptığı saldırılar bunun örneğidir. Savaşı bölgeye yaymaya kararlı olduğu görülen İsrail’in; son günlerde Lübnan’da uzaktan komuta ile çağrı cihazlarını ve telsizleri patlatarak sivil-asker ayrımı gözetmeden gerçekleştirdiği siber saldırılar elektronik harbin ne aşamaya geldiğini ve savaşan ülkelerde yaşayan hiç kimsenin güvende olmadığını göstermiştir. Bu durum; tehdit altındaki ülkelerin ulusal savunma politikalarını ciddi bir şekilde gözden geçirmelerini ve gereken önlemleri zaman kaybetmeden almalarını zorunlu kılmaktadır. Bunun için de tehdidin ne olduğunun, neden ve kimlerden kaynaklandığının, büyüklüğünün ve etkisinin; her türlü siyasi ve ideolojik düşünceden arınarak, sadece ulusal güvenliği sağlamak amaçlı bir yaklaşımla, objektif bir şekilde ortaya konması gerekmektedir. Bölgemizdeki gerilim ülkemizi de içine çekecek şekilde genişlemekte, gerilimden çıkarı olan ya da gerilimden etkilenmesi muhtemel ülkeler önlemlerini almaktadırlar. Geçtiğimiz günlerde ABD ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) arasında Savunma İşbirliği Anlaşması imzalandı. ABD ile GKRY arasındaki savunma işbirliği anlaşmasının ilki 2018 yılında imzalanmıştı. GKRY’nin savunma işbirliği anlaşmaları sadece ABD ile sınırlı değildir. GKRY; 2016 yılında İsrail, 2017 yılında Fransa, 2020 yılında Ürdün, 2021 yılında Mısır ve 2024 yılı başında Birleşik Arap Emirliği (BAE) ile benzer anlaşmalar yapmıştır. Mısır ile yapılan anlaşmanın taraflarından birisi de Yunanistan’dır. Bu anlaşmalar Doğu Akdeniz’de genişleyen cephenin çapını ve bölgedeki gerilimde GKRY’nin rolünün neler olduğunu ortaya koymaktadır. Nitekim günümüzde Güney Kıbrıs’taki İngiliz üslerine; başta ABD, İsrail ve Fransa olmak üzere anlaşmaya taraf ülkelerin üsleri de eklenmiştir. Bu da göstermektedir ki, bölgede savaşın yayılması durumunda GKRY bölgesi ileri üs olarak kullanılacaktır. ABD’nin bölgemizdeki faaliyetleri sadece GKRY ile sınırlı değildir. Yunanistan ile askeri ilişkileri de GKRY ile ilişkileri ile birlikte değerlendirilmelidir. Yunanistan Ege’de ülkemize ait adaları işgal edip silahlandırırken, ABD son 10 yıldır Dedeağaç’tan başlayarak bütün Ege’de Yunanistan ile birlikte askeri üsler kurmuştur. Yunanistan’ın yüzlerce yıldır hayalini kurduğu Ege, Batı Anadolu ve Trakya hakimiyeti göz önünde bulundurulduğunda ABD’nin böylesine geniş çaplı askeri desteğinin ne anlama geldiği ve ülkemizi nasıl etkileyeceği daha iyi anlaşılacaktır. Böyle bir ortamda; Yunanistan Savunma Bakanı Dendias, geçtiğimiz günlerde kıyılarımıza sadece 1.950 metre mesafede bulunan 9 kilometrekarelik Meis Adası’na gelmiş, Yunan askeri personeli arkasına alarak Türkiye’nin Ege ve Akdeniz’deki hak ve menfaatlerini hedef alan bir konuşma yapmıştır. Bütün bu gelişmeler; Yunanistan’ın hedeflerine yürümekteki kararlılığını ve arkasına aldığı desteği açıkça ortaya koyan, ülkemizi ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni (KKTC) doğrudan etkileyecek gelişmelerdir. Buna rağmen Dilan Polat davası kadar bile gündem olmamaktadır. Ülkemizde; Yunanistan’ın Ege’deki uluslararası hukuk ihlalleri görmezden gelinmektedir. ABD’nin GKRY ile yaptığı hukuk dışı savunma işbirliği anlaşmaları sadece kınama ile geçiştirilmiş, başka bir önlemden söz edilmemiştir. Diğer ülkelerin yaptığı anlaşmalardan ise hiç söz edilmemektedir. Yunan Savunma Bakanı’nın konuşması ülkemizdeki muhatabının dikkatini çekmemiş, buna AKP’nin sözcüsü cevap vermiştir. O da Dendias’ı eleştirirken Yunan Başbakanı’na övgüler düzmüştür.  Oysa konu bir siyasi partinin konusu değil, ulusal güvenliğimizi ilgilendiren bir konudur. Ülkemiz kuşatılmaktadır, bölgedeki ilişkilerden dışlanmaktadır ve bu durum doğrudan yönetimi ilgilendirmektedir. Millî Savunma Bakanlığı Eski Genel Sekreteri Emekli Kurmay Albay Ümit Yalım Yunanistan’ın Ege ve Akdeniz’de Türkiye için tehdit içeren hukuk ihlallerini yıllardır anlatmaya çalışmaktadır. Ümit Yalım’ın çabaları ne iktidarın ne muhalefetin ne basınımızın ne de halkımızın dikkatini çekmemektedir. Bırakalım dikkat çekmesini, bu çabaları nedeniyle pek çok yaptırıma maruz bırakılmıştır. Bunlardan birisi de Ege’de adalarımızın işgaline sessiz kalan sorumlulara yönelik eleştirileri ve görev hatırlatmaları nedeniyle Eski Jandarma Genel Komutanı tarafından mahkemeye verilmesidir. 12 Eylül’de bu davanın karar duruşması yapılmış ve Ümit Yalım bu davadan beraat etmiştir. Mahkemenin verdiği beraat kararı bence çok önemlidir. Bu Ümit Yalım’ın haklılığını, Ege’de hak ve menfaatlerimizin nasıl çiğnendiğini ve buna karşı sorumluların duyarsızlığını ve ihmallerini ortaya koyan bir hukuki durumdur. Böyle önemli bir gelişmenin hiç gündeme gelmemesi akıllara pek çok soru getirmektedir. Dünyadaki ve bölgemizdeki gelişmeler küresel çapta bir çatışmanın yaklaşmakta olduğunu, böyle bir çatışmada kullanılacak siber gücün etkilerini, hedef ülkelerde yaşanacak yıkımın boyutunu gözler önüne sermektedir. Bu durum ülkemiz için çok büyük tehditler içermektedir. Böyle bir tehditle mücadele ancak ulusal birlik ve beraberliğimizi korumakla, ulusal mücadele ruhumuzu canlı tutmakla mümkündür. Bu nedenle; ulusal birlik ve beraberliğimizi yok etmeye yönelik her türlü söylem ve eyleme karşı çok dikkatli olunmalıdır. Çünkü artık tehdit sadece dışarıdan değil, içimizde; durumdan çıkar sağlamaya çalışan, siyasal İslamcı ve bölücü odaklardan da kaynaklanmaktadır ve bu yıkıcı, bölücü odaklar ülkemizi hedefe koyan emperyalist projenin iş birlikçi ortaklarıdır…