Ekonomik Göstergeler
Dolar
29.84 ₺
Euro
32.45 ₺
GBP
1.124 ₺
JPY
7.842
Ana Sayfa
Gündem
Spor
Köşe Yazıları
Podcast

Tarım üretiminde çiftçi yalnız bırakıldı

Okuma Süresi: 5 Dakika
Toplam Okunma: hesaplanıyor...
CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer yazdı...
Tarım üretiminde çiftçi yalnız bırakıldı
Paylaş:
Ülke tarımı 24 Ocak Kararları sonrası İMF ve Dünya Bankası önermeleri ile makas değiştirdi.
“Sanayi ve turizmde gelişin, kamusal kitleri özelleştirin ve tarımda yüksek fiyatla üretim yapıyorsunuz, bunun yerine ithal ürünle gıdanızı temin edin” telkinleri iktidarlarca karşılık buldu. Kamucu bir anlayıştan uzaklaşma başladı. Devasa kooperatiflerin işlevi değiştirildi ve içi boşaltıldı. Tarım destekleri değişti. Doğrudan taban fiyat uygulamasından vazgeçildi. Gübre ve yem sübvanse edilmekten vaz geçildi ve kamucu anlayıştan uzaklaşılması ile tarım yeni bir sürece evrildi.
Köyler, göç ile boşaltıldı. Ucuz işgücü olarak kentlere göçenler, kentlerde de çarpık şehirleşmenin önü açıldı. Büyük şehir yasası ile bir gecede yüzlerce köy kırsal mahalleye dönüştürüldü. AKP iktidarlarında kırsaldan göç hızlandırıldı. TEKEL, şeker fabrikaları, gübre ve yem fabrikaları, Türkiye Zirai Donatım Kurumu, Köy Hizmetleri Müdürlükleri, TOPRAKSU, Veteriner İşleri Genel Müdürlüğü gibi birimler kapatıldı. Aşı, yem, gübre ağırlıklı olarak ithale dönüştü. Mera alanları amaç dışı kullanıma açıldı. 1940’lı yıllarda 40 milyon hektar olan mera alanı, 2001 tarım sayımında 14 milyon hektara kadar geriledi. Son tarım sayımı 2001 yılında yapıldığı için mevcut durum tam bilinmiyor. 1980’lerde 28 milyon hektar olan tarım alanları da 2023 yılında 23 milyon hektara kadar geriledi. Tarım Sigortası ve Çiftçi Kayıt Sistemi’ne (ÇKS) kayıtlı çiftçi sayısı 2.300.000’e kadar geriledi. Kırsalda çiftçilik yapanların yaş ortalaması 56’ya çıktı. Kazanamadıkları için gençler çiftçilik yapmaktan vazgeçti. TÜİK’in 2025 yılı verilerine göre traktör yaş ortalaması 24’e kadar çıktı. AKP iktidarlarında 8 Tarım Bakanı değişti. Her Bakan ayrı bir uygulama hayata geçirdi. İthal ürün yaklaşımı ile buğday başta olmak üzere mercimek, soya, fasulye, mısır, arpa, bitkisel hamyağ, çeltik, pirinç, ayçekirdeği, pamuk, ceviz, badem gibi 21 stratejik üründe arz açığı oluştu. Üretici dikkate alınmadan yapılan ithalatlarla ürün deseni her yıl değişti. Coğrafi koşullar dikkate alınmadan farklı ürünlerin üretimlerine yol verildi. Sıfır gümrük vergisiyle ithal edilen ürünler, iç piyasada fiyatları düşürmedi, ithalata bağımlılığı daha da artırdı. Bu uygulamayla yabancı çiftçilere dolaylı destek sağlandı.

Gereken destekler verilmiyor

2006 yılında çıkarılan Tarım Kanunu ile getirilen desteklere hiç uyulmadı. Tarım kanunu 21 maddesi göre milli gelirin yüzde 1 çiftçiye verilmesi gerekiyor. 2025 yılı bütçesinde tarıma 135 milyar lira destek ayrıldı. Kanuna göre verilseydi, bu yıl için 615 milyar lira ayrılması gerekiyordu.
Destekler de zamanında verilmiyor. Hasat öncesi ya da hasat sonrası verilmesi gereken destekler çoğu zaman bir sonraki yıla kalıyor. Gübre desteği 8 milyar lira. Bu miktar çiftçi sayısına bölündüğünde 2024 yılında gübreye gelen zammı karşılamadı. 2020 yılında tonu 2.140 TL alan DAP gübre bugün 25 bin lira. Tarım kesiminin banka borcu 935 milyara çıktı. Borçsuz çiftçi yok gibi. Çiftçi desteklenmediği gibi tüccarın eline bırakıldı. Düşük alım fiyatları çiftçiyi zor durumda bıraktı. Geçen yıl buğday alım fiyatı yüzde 12, arpa yüzde 3 artışla girdi maliyetleri ve enflasyon dikkate alınmadan açıklandı. Çiftçi yine tüccara mahkum edildi. TÜİK’e göre hububat üretimi 2024 yılında 3.5 milyon ton geriledi.
Hayvancılıkta 2010 yılından sonra et ve hayvan ithalatına başkandı. 10 yılda on milyon baş hayvan ithal edildi. 11 milyon dolar yurt dışı ödendi. Yemde dışa bağlılık ile artan yem fiyatları ve ahır giderleri hayvancılığı vurdu. İthal hayvan ağız yapısı ülkemizde meralarda ot boyutu hayvan ağız yapısına uygun olmayınca üretici kapalı alanda yemle beslemek zorunda kaldı. 50 kilogramlık süt yeminin kilosu 700 TL kadar yükseldi. Küçük aile tipi işletmeler kaba yemde dahil yem fiyatlarına yetişemez olunca, ahırında 1 ile 10 adet hayvan besleyenler de bırakmak zorunda kaldı. Ulusal süt konseyi halen sıcak süt fiyatı 17.15 lira litre iken aracıların 14 lira üzerinden alım yapması süt inekçiliğini de zora soktu.
Tarımda planlamadan ve öngörüden uzak kamucu bir anlayışla sorunların ele alınmaması ve kooperatifçiliğin içinin boşaltılması ile oluşan boşluklar tarıma ciddi zarar verdi.
Tarım milli güvenlik kadar önemli stratejik bir alan olduğu görmezden gelindi. Çıkarılan kanun ile iki yıl üst üste ekilmeyen arazi, kamu müdahale edip ektirmek gibi zorlayıcı uygulamalar gündeme alındı. Çiftçiye neden toprağını ekmiyorsun diye sormak yerine sen ekmezsen ben müdahale edip kiralayacağım sürecine gelindi. Bu bağlamda da halen istenen bir sonuca evrilemedi.

Neler yapılabilirdi
Ürün ve üretim planlaması yapılarak bir yıl önceden hangi ürün hangi bölgede ekilmesi belirlenmeli. Kuraklığa uygun ürünlerin geliştirilmesi, Ziraat Bankası’nın yeniden çiftçi bankası haline getirilmeli. Kırsala dönen genç ve kadınların SGK primini devlet üstlenmeli. Modern ürün depolama alanları oluşturulalar ürün kaybının önüne geçilmelidir.
Taban fiyat uygulamasına yeniden geçilmeli. Ürün taban fiyatları ekimden önce açıklanmalı, alım garantisi verilmeli. Girdi maliyetleri desteklerle düşürülmelidir. Kırmızı mazot uygulaması ile vergiler tarım kesimi için kaldırılabilirdi. Çiftçiye 2025 yılı için mazot desteği 20 milyar lira olarak açıklandı. Çiftçi yılda tükettiği 3-3,5 milyon ton mazot için devlete 60 milyar liranın üzerinde vergi ödüyor. 20 milyar desteğe karşılık 60 milyar vergi alınıyor. Mazottan vergi alınmasın yeterli. Çiftçinin bankalara kredi borcu son veri 935 milyar liraydı. Kredi almadan çiftçilik yapmak olası değil. Kredi borcu nedeniyle traktör, arazi hatta hayvanlara icra takibi başlamıştı. Tarımda üretim için arazi ve traktör gibi çiftçiyi üretim içinde tutacak varlıkları icra gelmemesi için kanun teklifi de verdim.

Borçlar ertelenmeli

Bu yıl oluşan zirai don birçok bölgede felaket boyutuna ulaştı. Yaşanan bu doğa olayından zarar gören çiftçilerin borçları 2027 kadar ötelenmeli ve faizler silinmelidir. Gıda arz sorunu yaşanmaması için tarımda üretim öncesi, üretim süreci ve üretim sonrası tarladan çatala kadar her aşamada planlama yapılmalı. Çiftçi, üretici, besici ve tüketici tüccara bırakılmadan rekabetçi bir anlayışla sürecin yapılandırılması gerekmektedir. Sulama suyu ile oluşan verimlilik dikkate alınarak su fakiri olduğumuzda dikkate alınarak su varlıkları doğru yönetilmelidir. Arazi toplulaştırmalar hızlandırılmalı ve miras yolu ile bölünen araziler tarım yapılabilir boyuta taşınmalıdır. Yem ve gübre gibi stratejik alanlarda fiyat artışları kontrol altına alıp kamu sürecin içinde olması sağlanmalıdır. TMO ithalatçı bir anlayıştan yeniden çiftçi kara gün dostu olmalıdır. Et ve Süt Kurumu, Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü yeniden yapılandırılmalıdır. Tarım kredi kooperatifi bir ticari işletme değil çifti kuruluşuna dönüşmeli kooperatifçilik yeniden yapılandırılmalıdır. Tarım kesimi bilgi ve bilimsellikle buluşmalı, tarım olan köylerde ziraat mühendisi, veteriner yeter sayıda olmalı gıda ile ilgili sorunlarda yeterli gıda mühendisi göreve atanmalıdır. İşin özeti üretim öncesinden sofraya her aşamada üretim yolculuğu toprağa, ilaca, doğaya, insana etkileri ile ele alınırsa çözülmeyecek sorun yoktur. Sorun siyasi iktidarın öncelik ve yaklaşımı ile doğrudan ilgilidir.