.
Ekonomik Göstergeler
Dolar
29.84 ₺
Euro
32.45 ₺
GBP
1.124 ₺
JPY
7.842
Ana Sayfa
Gündem
Spor
Köşe Yazıları
Podcast

Suriye'de emperyalist proje engelsiz yürütülüyor

Okuma Süresi: 4 Dakika
Toplam Okunma: hesaplanıyor...
Suriye'de emperyalist proje engelsiz yürütülüyor
Suriye'de emperyalist proje engelsiz yürütülüyor
Paylaş:
Ülkemizde ekonomik zorluklarla, geçim sıkıntısıyla, güvenlik ve asayiş sorunlarıyla, iç siyaseti dizayn etmek için kurgulanan siyasi kumpaslarla öylesine meşgul ediliyoruz ki; pek çoğumuz yakın çevremizde olup bitenlerle, geleceğimizi, birlik, beraberlik ve bütünlüğümüzü etkileyecek gelişmelerle ilgilenme fırsatı bulamıyoruz. Bizler kendi iç sorunlarımızla meşgul edilirken İsrail’in; Gazze’de olduğu gibi Suriye’de de ülkemizi yakından etkileyecek olan yayılmacı projesi hızlanarak sürdürülüyor.
2024’ün aralık ayında El Kaide artığı HTŞ’nin Esad Rejimini devirerek Suriye yönetimini ele geçirmesinin ardından İsrail’in Suriye’deki adımları sıklaştı. Geçtiğimiz günlerde; İsrail ile Suriye arasında bir güvenlik anlaşması imzalanacağı haberi çıktı. Bu anlaşmaya göre;
İsrail Hermon Dağı’ndan çekilmeyecek, Golan Tepeleri’ni elinde tutacak. Suriye yönetimi; hava sahasında savunma sistemi kullanmayacak, Şam'ın güneyinde Ürdün ve Golan Tepeleri sınırına kadar olan bölgeyi silahsızlandıracak.Suriye ordusu ağır silah ve teçhizat kullanmaktan kaçınacak.
Suriye yönetimi, topraklarındaki İran varlığı ile mücadele etme sözü verecek. Suriye’nin güneyindeki Dürziler için Suriye’nin kuzeyindeki SDG/YPG bölgesine doğru bir insani (!) koridor açılacak. (Yani Davud Koridoru hayata geçirilecek, İsrail güdümündeki Dürzilerle ABD güdümündeki PKK uzantılarının irtibatı tesis edilecek)
Ahmet El Şara’nın, konu ile ilgili sorulara; “ABD arabuluculuğunda İsrail ile bir anlaşmaya varmaya çok yakınız. Suriye’nin, İsrail ile bir güvenlik anlaşmasına varmak dışında başka seçeneği yoktur” cevabını verdiği, açıklamasının devamında “İsrail’in bu anlaşmaya bağlı kalması ise farklı bir meseledir” sözlerini sarf ettiği basına yansıdı.
Suriye Geçici Yönetimi’nin İsrail ile ilişkisi bu şekilde devam ederken; ABD’nin desteğiyle ülkenin kuzeydoğusuna SDG adıyla yerleşen PKK uzantısı PYD/YPG, ayrılıkçı faaliyetlerini aralıksız sürdürüyor. Son günlerde Münbiç ve Halep kırsalında Suriye Hükümet güçlerine saldırılar düzenledi, 10 Mart mutabakatı ile sözünü verdiği Suriye ordusuna entegrasyon konusunda ayak diremeye devam ediyor.
ABD; İsrail-Suriye anlaşması konusunda henüz fikir beyan etmedi. SDG konusunda (Özel Temsilci Tom Barrack’ın ağzından) “Suriye’deki Kürtlerin; federasyon olmasa bile bir tık altında bir statüye kavuşturulmalarına sıcak baktığı” mesajı vermişti. Son zamanlardaki YPG saldırılarına ve 10 Mart mutabakatına ise hiç değinmedi.
Türkiye de ABD’nin yaptığı gibi İsrail-Suriye anlaşması konusunda henüz fikir beyan etmedi. Basında; Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’in, “SDG terör örgütü 10 Mart 2025 tarihinde Suriye hükümeti ile imzaladığı mutabakata uygun hareket etmemektedir. Tüm gelişmeleri yakından ve dikkatlice takip ediyoruz. SDG terör örgütü belirlenen takvime uymadığı taktirde, Suriye Yeni Hükümeti’nin; Suriye’nin üniter yapısını ve toprak bütünlüğünü koruma kararlılığı çerçevesinde, uluslararası hukuk ve meşru müdafaa hakkı kapsamında harekete geçmesi ve tarafımızdan yardım talep etmesi hâlinde Türkiye gerekli desteği sağlayacaktır” şeklinde açıklama yaptığı yer aldı.
Görünen o ki Suriye; ABD, İsrail ve ortaklarının planladığı gibi şekillendirilmektedir. Suriye geçici yönetimi; ABD’nin talimatı doğrultusunda verilen bütün görevleri yerine getirmektedir. Ahmet El Şara; İsrail ile yapacağı anlaşmaya “ABD’nin arabulucu katkısını” ve “İsrail’in anlaşmaya bağlı kalmaması durumunda yapacak bir şeyi olmadığını” vurgularken bu durumu açıkça itiraf etmiştir.
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’in Türkiye’nin SDG’ye müdahalesini “Suriye yönetiminin harekete geçmesi ve Türkiye’den talepte bulunması” şartına bağlaması anlaşılabilir değildir. SDG; 40 yıldan fazla süredir mücadele ettiğimiz bölücü terör örgütü PKK’nın Suriye uzantısıdır. PKK ile sınır ötesindeki mücadelemizi sürdürmek için; ülkesinde PKK’ya alan açan, emperyalizmin güdümündeki bir sözde yönetimden talep gelmesini beklemek mi gerekmektedir?
25 Eylül’de Trump-Erdoğan görüşmesi sonrasında SDG ile ilgili bir açıklama yapılmamış olması da dikkat çekicidir. Görüşmede bu konunun ele alınıp alınmadığı, Trump’tan SDG’ye desteğin kesilmesinin istenip istenmediği belli değildir. Trump; görüşmeden son derece memnun kaldığını ifade etmiştir. Bu durum; görüşmede PKK’nın Suriye’den çıkarılması konusunun gündeme getirilmediğini göstermektedir.
Bu tabloya bakınca bende oluşan kanaat şudur:
ABD’nin Suriye’deki projesi kesintisiz sürdürülecektir ve ilgili bütün taraflar kendilerine verilen rolü oynamaya devam edeceklerdir. ABD öncülüğündeki emperyalist cephe; Suriye’yi, İsrail’in güvenliğine hizmet edecek şekilde yapılandırmaktadır. Ülkedeki nüfus; etnik, dini ve mezhebi yönden tekrar bir araya gelemeyecek şekilde ayrıştırılmakta, ulusal birlik yok edilmekte, bu şekilde; küçük, etkisiz, zayıf yönetimler oluşturulmaktadır. Görünürde ülkenin toprak bütünlüğü muhafaza edilmiş gibi olacaktır. Ancak tıpkı Irak’ta olduğu gibi toplum ayrıştırılacak, bu şekilde istikrarsızlık sürekli hale getirilecek, emperyalist cephenin güdümünde yönetilebilir bir yapı oluşturulacaktır. Bu yapı içinde yine Irak’ta olduğu gibi Kürt nüfus ön plana çıkarılacak, Irak’taki Irak Kürdistanı Bölgesel Yönetimi (IKBY) gibi Suriye’de de Suriye Kürdistanı Bölgesel Yönetimi (SKBY) tesis edilecek, SDG’ye; SKBY’yi ve ülkenin kaynaklarını yönetme rolü verilecek, böylece Büyük Kürdistan’a bir adım daha yaklaşılmış olacaktır. Bunun ülkemize etkileri çok iyi değerlendirilmelidir.
Bu tablo içinde ülkemizin rolü ve etkisinin ayrıca değerlendirilmesi ve alınması gereken önlemlerin zaman kaybedilmeden samimiyetle ortaya konması gerekmektedir.