Bu yazımda, “PABSEC’’ Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Parlamenterler Asamblesi’nin Azerbaycan Millî Meclisi’nde 65. Genel Kurul Toplantısı’nda yaptığım konuşmayı siz değerli Gözlem okuyucularıyla paylaşmak istiyorum.
Bugün yüksek heyetinize gündem dışı bir konuşma yapmak istiyorum.
Hatırlayacaksınız 1992 yılında Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü kurulmuştu. Bir yıl sonra da 1993’de KEİPA kuruldu.
Gerek KEİT’in, gerekse de KEİPA kuruluşunda önemli hak ve pay sahiplerinden biri de Türkiye’nin 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’dir. Elbette sözünü edeceğim yıllarda başbakandı.
17 Haziran Süleyman Demirel’in ebediyete intikalinin onuncu yılıydı.
Yüksek heyetinize, savaşlarla, ihtilaflarla uğraştığımız bu zor ve acılı günlerde bir barış ve demokrasi insanı olan Süleyman Demirel’den söz etmek istiyorum.
Demirel, Karadeniz bölgesinde barışı, istikrarı ve refahı paylaşma düşüncesiyle Karadeniz Ekonomi İşbirliği Teşkilatı’nın oluşumunun mimarıdır.
O günlerde Romanya da Bulgaristan da AB üyesi değildi.
Demirel, Karadeniz’e sınırı olsun, olmasın komşu ülkelerle bir arada barışı, istikrarı ve refahı yakalayabilme düşünce ve kararlığıyla Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın kurulmasına öncülük etmiştir.
Süleyman Demirel, Büyük Atatürk’ün ‘Yurtta barış, dünyada barış’ felsefesine inanmış bir insan olarak birbirini anlama, empati ve diyalog kurma ve de dirayetli, iyi niyetli bir şekilde ortak sorunların üstesinden gelmeye çalışan bir liderdi.
Onun bu düşüncesi ülkeleri savaş ortamından uzak tutmayı hedefliyordu.
Onun pusulası diplomasiydi.
KEİT, KEİPA gibi oluşumlara büyük önem verdi. Böyle oluşumların, zorlu müzakereler sonucunda karşılıklı güven arttıran, ortak bir zeminde buluşturan ve barışı koruyan kuruluşlar olduğuna inanırdı.
Başkanlığını yapmakta olduğum Marmara Grubu Vakfı’nın da bu amaçla kuruluşuna ön ayak olmuştu. 28 yıl önce Avrasya Ekonomi Zirve’lerinin kuruluşunu da bu gaye için yapmamız gerektiğine inanarak bizleri teşvik etmişti.
Filozof Immanuel Kant’ın tarif ettiği “Daimî barış” ütopik bir kavram olabilir.
Ama Süleyman Demirel’den bize kalan miras, barışın gerçek değerini anlayabilenlerce tesis edilebileceği, sürdürebilir ve bir kültür olarak yaygınlaştırabileceği inancıdır.
O’nun vizyoner liderliğini Marmara Grubu Vakfı olarak kendimize örnek aldık.
O’ndan öğrendiğimiz kurumlara saygıyı, Marmara Grubu Vakfı olarak prensip kabul ettik.
Gene O’ndan öğrendiğimiz diplomasinin ustaca kullanımını Marmara Grubu Vakfı olarak kendimize rehber edindik.
İnanıyoruz O’nun bize öğrettiği ve bizim de samimiyetle peşinde koştuğumuz barış felsefesi, bizleri her koşulda daha az maliyetli ve oysa daha güvenli bir dünyaya sevk edecektir.
Ebediyete intikalinin onuncu yılında bu Büyük Devlet İnsanı Süleyman Demirel’i rahmet ve özlemle anıyoruz.
Süleyman Demirel’i kaybedeli on yıl oldu!
Süleyman Demirel’i kaybedeli on yıl oldu!
Paylaş: