.
Ekonomik Göstergeler
Dolar
29.84 ₺
Euro
32.45 ₺
GBP
1.124 ₺
JPY
7.842
Ana Sayfa
Gündem
Spor
Köşe Yazıları
Podcast

Sıtkı Şükürer: İzmir çoraklaştı

Okuma Süresi: 4 Dakika
Toplam Okunma: hesaplanıyor...
İş insanı ve yazar Sıtkı Şükürer, İzmir’in son 20 yılda neden geri düştüğünü Gözlem’e anlattı.
Sıtkı Şükürer: İzmir çoraklaştı
Paylaş:
İş insanı ve yazar Sıtkı Şükürer, İzmir’in son 20 yılda neden geri düştüğünü Gözlem’e anlattı. “CHP nöbetinin bedelini İzmirliler ödedi” diyen Şükürer, kentin muhalefette kalması nedeniyle yatırım, kültür ve rekabet gücünü kaybettiğini savundu. “Merkezi hükümet dokunmadan İzmir sıçrayamaz” dedi.

“CHP’ye yakın durmanın bedeli ağır oldu”
Türkiye’nin yüzü Batı’ya dönük kenti olarak bilinen İzmir’in, özellikle 2000’li yılların başından bu yana ciddi bir ivme kaybı yaşadığını söyleyen Sıtkı Şükürer, İstanbul–İzmir kıyaslamasının durumu açıkça ortaya koyduğunu belirtti.
“AK Parti iktidarının başladığı dönemden bugüne baktığımızda, CHP’ye yakın durmanın bedelini İzmirliler ciddi anlamda ödedi. İstanbul’a gittiğinizde köprüleri, tünelleri, metroları, iş merkezlerini gördüğünüzde gerçek bir metropol hissini her yönüyle yaşıyorsunuz. İzmir ise iktidara muhalif konumda olduğu için yeterli desteği alamadı.”

“25 yıldır muhalefet nöbeti tutuluyor”
Şükürer, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin uzun süredir muhalefette olmasının kentin gelişimini sınırladığını ifade etti:
“Elbette merkezi hükümet tarafından otoyol, çevre yolu gibi yatırımlar yapıldı, bunları inkâr etmiyoruz. Ancak bu iş belediyelerle eksik kaldı. Büyükşehir Belediyesi yaklaşık 25 yıldır muhalefet nöbeti tutuyor. Sınırlı imkânlarla yapılan işler kenti ileri taşımaya yetmedi.”
“Kent eskidi, trafik kilitlendi, dönüşüm yavaşladı, ancak zannedilmesin ki İzmirliler bu yaptıkları tercihin maliyetinin farkında değiller. İzmir’in geri kalmasının tek sebebi merkezi hükumetten yeterince destek almamak değil. Belediyelerin performansının da özellikle son dönemde pek parlak olmadığı ortada. Gün gelir iktidar değişirse hep seçtikleri Cumhuriyet Halk Partili belediyelerden yeterince almadıklarını düşündükleri hizmetlerin hesabını çok büyük ihtimalle soracaklardır. Çok muhtemel, hani CHP iktidara gelse bile yerelde bir başka parti adayına yönelebilirler. Böylece ironik durum tekrar tecelli etmiş olur ve İzmir merkezi hükümetle, bermutat ters makasa düşmüş olur”.
İzmir’in temel şehircilik sorunlarına dikkat çeken Şükürer, kentsel dönüşüm ve altyapı eksikliklerinin artık ciddi bir tehdit haline geldiğini söyledi:
“Adnan Saygun, Fuar İzmir, Homeros Vadisi Kemeraltı altyapı yatırımları, atık yağmur suyu ayrıştırma önemli projelerdi. Opera binasına mesela güç yetemedi, başlandı ama bitirilemedi. Körfezin temizleneceği hâlâ umut ediliyor. Trafik her geçen gün daha da kilitleniyor. İkinci çevre yolunu bekliyoruz. Kentsel dönüşüm çok yavaş ilerliyor. Fay hatları üzerinde yaşayan bir kentiz ve bu tedirginlik artıyor.”

“İzmir’in kent merkezi kültürel olarak geriye düştü”
Bu tabloyun kültür ve sanatı da doğrudan etkilediğini vurgulayan Şükürer, İzmir’in üretkenliğini kaybettiğini savundu:
“İzmir, sanatta da gerekli mesafeyi alamadı. İstanbul, Ankara hatta doğu ve güneydoğudaki bazı kentler ciddi kültürel atılımlar yaptı. İzmir’den son 20–25 yılda Attila İlhan, Sezen Aksu ayarında yeni isimler çıkmıyor. Kent merkezi bir anlamda çoraklaştı. Şükür ki Urla ve Çeşme gastronomiyle öne çıkıyor.”

“Kültür-sanat birkaç iş insanının omzunda”
Kültür ve sanatın neredeyse birkaç iş insanının çabasıyla ayakta durduğunu belirten Şükürer, Floransa benzetmesi yaptı:
“Floransa’yı Medici Ailesi yaptıysa, İzmir’de de Lucien Arkas gibi isimler var. Müzeler, sergiler, sanat etkinlikleri büyük ölçüde böylesi insanların omzunda yürüyor. Selim Gökdemir, Mesut Sancak, Filiz Eczacıbaşı, eğitimde Akgerman ve Yaşar aileleri ve İZTO önemli katkılar sağlıyor. Ama bu yük özel sektörün gücünü aşar. Kamunun mutlaka devreye girmesi gerekir.”

“Kemeraltı İzmir’in en büyük kozuydu”
Şükürer’e göre İzmir’in en büyük kaybedilmiş fırsatlarından biri Kemeraltı:
“Kemeraltı, 250 hektarlık alanıyla dünyanın en büyük ve en eski açık hava çarşılarından biri. Ama 1980’lerden sonra üst ve orta gelir grubunun ilgisini kaybetti. Güvenlik yok, geceleri tamamen kapalı. Buna rağmen 10 bin esnaf hâlâ ayakta kalmaya çalışıyor. Bu alan doğru yönetilse İzmir’in kaderi değişirdi.”

“Akupunktur etkisi yaratılabilirdi”
Aziz Kocaoğlu döneminde başlatılan ve Tunç Soyer’in de sahiplendiği  TARKEM projesinin doğru bir yaklaşım olduğunu belirten Şükürer, küçük ama stratejik dokunuşların büyük etki yaratabileceğini söyledi:
“Tüm Kemeraltı’nı satın almak mümkün değil. Ama doğru noktalara yapılacak niş yatırımlar, bir akupunktur etkisi yaratabilirdi. Önce güvenlik, ardından gençleri çekecek kültürel alanlar, öğrenci yurtları… Sonrası kendiliğinden gelirdi.”

“Havra Sokağı ikinci bir Prag olabilir”
İnanç turizmine dikkat çeken Şükürer, Havra Sokağı’nı işaret etti:
“Havra Sokağı çevresinde dokuz havra var. Dünyada benzeri yok. Prag, inanç turizmiyle dünya çapında bir çekim merkezi oldu. Bu havralar ayağa kaldırılırsa Kemeraltı’nda ikinci bir Prag etkisi yaratmak mümkün.”

“İş dünyasının siyaseti yönlendirme gücü kalmadı”
İzmir iş dünyasının neden etkili olamadığını da değerlendiren Şükürer, Türkiye’deki dönüşüme işaret etti:
“Son 20–25 yılda iş dünyasının siyaseti yönlendirme gücü fiilen ortadan kalktı. Servet el değiştiriyor, büyük bir sosyolojik dönüşüm yaşanıyor. Bu süreci tehdit olarak gören bazı gruplar merkezlerini yurt dışına taşıyor.”

“İzmir kendi başına sıçrayamaz”
Şükürer’e göre İzmir’in çıkışı, merkezi hükümetle kurulacak ilişkiden geçiyor:
“Bu ülkede 1,5 trilyon dolarlık bir millî gelir var. Bunun takribi onda biri İzmir’den toplanıyor ama karar verici başka yerde. Karar verici himmet etmeden İzmir kendi başına sıçrama yapamaz. İstanbul’a himmet edildi, metropol oldu. İzmir hâlâ ne olmak istediğine karar veremedi.”
Sadece Aliağa limanlarında övülecek mesafeler alındı.

“Merkezle yerel üst üste gelmeden olmaz”
Şükürer, sözlerini şu değerlendirmeyle tamamladı:
“İzmir bir KOBİ kentidir, büyük sanayi kenti değildir. Sahip-yönetici profil profesyonel destek almaz, vizyon üretmekte zorlanır. Merkezi hükümetle yerel yönetim üst üste gelmeden, İzmir’in kaderi değişmez. Ufukta da böyle bir kesişme görünmüyor.”