Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına “Terörsüz Türkiye” sloganıyla takdim edilen yeni PKK açılımı tahmin ettiğimiz yönde ilerlemeye devam ediyor. Gündeme getirildiği 22 Ekim 2024 tarihinden bu yana yaptığımız değerlendirmelerde; PKK’nın görevini tamamladığını bu nedenle fesih zamanının geldiğini, yeni açılım süreciyle PKK artıklarının Türkiye’nin siyasi sistemine entegre edilmek istendiğini, PKK’nın ABD tarafından Suriye’de yeni bir isimle (SDG/PYD/YPG gibi) sahneye sürüldüğünü, Türkiye’nin gözü ününde Irak-Suriye arasında Sincar üzerinden bir köprü kurulduğunu, Irak’taki görevlerini tamamlayan PKK’lı teröristlerin bu köprü vasıtasıyla Suriye’ye kaydırılacağını, Suriye’deki gelişmelerin PKK uzantılarına alan açacak şekilde yürütüldüğünü, ülkemizdeki yeni açılım sürecinin; Suriye’deki PKK uzantılarına meşruiyet kazandırmak için kullanılacağını, böylece ABD ve İsrail’in projelerine hizmet edeceğini, bu gelişmelerde Irak Kürdistanı Bölgesel Yönetimine (IKBY) de görevler verildiğini, ilerleyen zamanda Irak ve Suriye’deki Kürt grupları birleştirme faaliyetlerine hız verileceğini, sürecin Cumhur İttifakı ile PKK arasında yürütüldüğünü, DEM Parti’nin PKK’nın sözcülüğü ile görevlendirildiğini, süreç ilerledikçe inisiyatifin PKK ve başta ABD ve İsrail olmak üzere PKK’yı yönetenlerin elinde olduğunun anlaşıldığını ifade etmeye çalışmıştık.
Ülkemizde PKK’nın Mayıs ayının ilk haftasında kongre düzenleyerek örgütü lağvetmeyi ve silah bırakmayı görüşeceği beklentisi yayılırken, geçtiğimiz hafta sonu Suriye’nin Türkiye’ye en yakın yerleşim birimlerinden biri olan, aynı zamanda Suriye’deki PKK uzantıları için sembolik ve stratejik anlamı olan Kamışlı kasabasında “Ulusal Kürt Konferansı” adıyla bir toplantı düzenlendi. Toplantının amacı Suriye’deki PKK uzantısının kazanımlarının ve konumunun korunmasıydı. Kısaca Irak’ta olduğu gibi Suriye’de de bir Kürt Bölgesel Yönetimi oluşturma kararlılığı ortaya kondu. Konferansın sonuç bildirgesinde PKK uzantılarının siyasi konumu “Kürt Ulusal Alanı” olarak adlandırıldı. Ayrı bir meclisinin olmasına karar verildi. Federasyon talebi açıkça dile getirildi. Suriye’deki PKK yapılanması Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi olarak adlandırıldı.
Bu toplantıyı Suriye’deki PKK uzantıları ile Irak’taki Barzani’nin partisi KDP’nin güdümündeki Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) birlikte organize ettiler. DEM Parti de toplantıda hazır bulundu. Toplantıya katılanlar arasında Türkiye’nin kırmızı bültenle arananlar listesindeki teröristler de vardı. Bu teröristlerden bazılarının Irak-Suriye arasında Sincar üzerinden kurulan yolu kullanarak serbestçe bölgeye geldikleri öğrenildi. Dem parti bunlarla aynı karede görüntü verdi.
PKK, bu toplantının hemen ardından; Cumhur İttifakı tarafından dillendirilen fesih kongresinin toplanması ve silah bırakılması konusunun görüşülmesi için terörist başı Apo’nun serbest bırakılması ve kongreyi yönetmesi gerektiği şartını ileri sürdü. DEM Parti’den yapılan açıklamada da “Öcalan’ın sağlık, güvenlik ve özgürlük koşulları sağlanmadan sürecin ilerleyebilmesinin mümkün olmadığı” ifade edildi. Bu gelişmelere ilk tepki MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’den geldi. Bahçeli “PKK’nın Öcalan’a ön şartsız itaat etmesi, terörsüz Türkiye hedefinin enfekte olmaması gerektiğini” söyledi. DEM Parti’nin buna cevabı “Bu sürecin enfekte olmaması için adımların çok hızlı atılması gerektiği” oldu. Yani PKK ve DEM Parti; ağız birliği içinde,“Cumhur İttifakının PKK’nın koşullarını hayata geçirmek içindaha hızlı hareket etmesi gerektiğini” vurguladı.
Siyasi cephede bunlar konuşulurken Irak’ta Pençe-Kilit operasyonu bölgesinde PKK’nın dronla yaptığı saldırıda Piyade Uzman Onbaşımız Berat Mecit Day şehit oldu. Ülkemizde bu olay ve PKK ile geliştirilmeye çalışılan ilişkilerin bu olaya etkisi üzerinde durulmadı. Milli Savunma Bakanı’nın olayı hafife alan ifadelerle yaptığı açıklama olmasaydı belki de üzerinde bu kadar durulmayacaktı. Ben bu saldırının PKK’nın Türkiye’deki muhataplarına açık bir mesajı olduğunu, istekleri kabul edilmediği taktirde bırakalım örgütü feshetmeyi ve silah bırakmayı eylemlerine devam etmekte kararlı oldukları mesajı içerdiği kanaatindeyim. Aksi halde böyle bir süreçte, süreci sabote edecek eylemlerde bulunmayacaklarını değerlendiriyorum.
PKK ve yandaşları cephesinde bu gelişmeler olurken ülkemizde terör suçları kapsamında İnfaz Yasası ve Ceza Muhakemesi Yasasında değişiklikler yapılması çalışmalarının olduğu basına yansıdı. Şimdilik bu düzenlemelerin terörist başı Apo ile ilgisi olmadığı söyleniyor. İlerleyen zamanda durumun nasıl gelişeceği ve bu düzenlemelerin kimleri ve neleri kapsayacağı daha iyi anlaşılacaktır kanaatindeyim.
Ben bu açılımın bölgede ülkemizi doğrudan etkileyen bütün gelişmelerle birlikte değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. ABD ve ortakları bölgemizde ülkemizi de kapsayan büyük bir değişim ve dönüşümü adım adım hayata geçirmektedir. Ege’de Yunanistan’ın, Suriye’de PKK’nın, Kıbrıs’ta Rum Yönetiminin, Doğu Akdeniz’de ABD öncülüğündeki küresel petrol şirketlerinin kazanımları, Kanal İstanbul adı verilen proje ile ABD’nin Karadeniz’e çıkmasının önünün açılmaya çalışılması, Türkiye’nin bütün bunları kabullenmiş olduğu görüntüsü vermesi nedeniyle gelecekte çok zor durumlarla karşılaşabileceğimiz endişesi içindeyim. Durum böyleyken kamuoyunun ısrarla iç siyasi çekişmelerle oyalanmasını daha da endişe verici buluyorum. Ülkemize ve halkımıza bugün yaşatılanlarla atalarımıza Osmanlı’nın son döneminde yaşatılanlar arasında büyük benzerlikler olduğu dikkat çekiyor. Ülkemizin hangi maksatla bu duruma düşürüldüğünü okurlarımızın taktirlerine bırakıyorum.
Silah bırakma yerine federasyonu konuşuyorlar
Silah bırakma yerine federasyonu konuşuyorlar

Paylaş: