Afrika kıtasal kabuğun Ege Kıtasal kabuğu altına dalma görseli (Meier ve diğerleri, 2007’ Okan Tüysüz 2025’den alınmıştır).
Girit yitme zonu adanın güneyinde ege kıtası altına doğru 8 mm/yıl hızla dalmaktadır. Kuzeyden de güneye doğru 35mm/yıl hızla Ege kıtası güneye doğru itilmektedir. Dalmış olan kabuk magma içine girdiğinde erimeye başlar. Ayrıca itme kuvveti nedeniyle önündeki kıta kabuğunda kırıklar oluşturarak yükselme ve alçalmalar (horst ve graben) oluşturur. Yitme zonunun yaklaşık 150 km. ilerisinde hem bazik akışkan magma çıkışları hem de ilerleyen zamanda eriyen kabuk nedeniyle asit granit ailesi volkanik çıkışlar püskürmeler ada yaylarını atmosferde gaz ve toz bulutlarını oluşturur.
Korkunun ecele faydası yok! Bu endişeler, jeolojik, jeofizik ve oşinografik parametrelerin önceden ölçülmesi, izlenmesi ile giderilebilir. Türkiye’de bu çalışmaları yapabilecek ekipman ve personel bulunmaktadır. Bu çalışmalarla denizaltı robotları ile görseller çekilecek, su fiziksel ve kimyasal ölçümleri ile jeolojik, oşinografik, jeofizik parametreler üzerinden değerlendirmeler yapılabilecektir. Bu amaçla acilen Türkiye ile Yunanistan bilim insanlarının birlikte çalışması, 50 yıl önce başlattıkları İESCA kolokyumlarında son derece faydalı bilgi paylaşımlarına yenilerini eklemeleri, elde ettikleri bilimsel veriler ile bu bölgede yaşayan insanları aydınlatmaları beklenmektedir.
Santorini Adası deprem psikolojisi ve gerçekler
Santorini Adası deprem psikolojisi ve gerçekler
Paylaş:
Ege Denizi’nde Santorini Adası yakınlarında günlerdir devem eden küçüklü büyüklü 12.000’den fazla deprem tamda 6 Şubat Güneydoğu Anadolu’da 11 ili etkileyen büyük yıkımlara insan kaybına neden olan depremlerin yıl dönümüne denk geldi. Öte yandan Marmara Denizinde beklenen 7 şiddetinden daha büyük olacağı tahmin edilen deprem nedeniyle toplum psikolojik olarak teyakkuz halindeydi.
Oysa geçtiğimiz yıllarda Güllük Körfezinde yaşanan deprem fırtınası sürecinde yer kabuğunun bu davranışları çok konuşulmamıştı. Bir haftadır değerli bilim insanlarımız teknokratlarımız bilimsel alanlarından konuya girerek toplumu bilgilendirmeye çalışıyorlar. Yunanistan Atina Kapodistr Üniversitesi risk ve kriz komitesi son 10 gün içinde Santorini ve Amorgos zonunda 12.800’den fazla deprem olduğunu ve gelişmelerin teknik ve bilimsel veriler elde edildikçe kamuoyu ile paylaşılacağı bilgisini verdiler.
Anadolu Yarım Adası’nı da ilgilendiren yer kabuğundaki bu gelişmenin çerçevesini sizlerle paylaşmadan bir merakımı yazmak isterim; Dokuz Eylül Üniversitesi’ne (DEÜ) bağlı donanımlı Piri Reis gemisi ile tüm bu bilimsel verileri yerinde inceleyecek ekipman ve personel barındıran DEÜ Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü’nden neden bir açıklama yapılmadı. Hatta bilimsel olduğu kadar insan hayatını ve ülkemiz ekonomisini etkileyeceği belirtilen Amargos açılım zonunda incelemeler yapmak için bir uluslararası bir işbirliği talebi paylaşılmadı. Bu konuda zor ekonomik koşullarda Enstitüyü kuran ve donatımını sağlayan Prof. Dr. Erol İzdar’ın girişimciliğini hatırlatmadan edemedim. Ruhu şad olsun! Bugün hayatta olsa Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla Yunanistan’a bilimsel destek önerisini çoktan iletmiş olurdu. Binlerce yılda bir yakalanabilecek böyle bir yer kabuğu davranışının ve sonuçlarının incelemesi, DEÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü ile Mühendislik Fakültesi Jeoloji, jeofizik bölümlerinin görev alması 1973 yılında başlayan birçok kez Türkiye ve Yunanistan’ın müştereken Paris, İzmir ve Atina’da organize ettiği “İnternational Earth Sciences Colloqium on the Aegeanregion” (IESCA) etkinliğinin devam ettirilmesi her iki ülke için ve Türk bilim insanlarının uluslararası arenada ses getirmesi açısından isabetli olacaktır.
Yer kabuğu yırtılıyor
Ege denizinde gelişmekte olan yer kabuğu yırtılması doğu yönünde Anadolu’ya doğru devam etmektedir. Ana etmen Afrika kıtasının milyonlarca yıldır kuzeye doğru hareket etmesi ve Anadolu kabuk mozaiklerini Avrasya kıta kabuğu arasında sıkıştırmasıdır. Güneydoğu Anadolu’daki depremlerin de oluşumuna neden olan bu harekettir. Ege Denizi’ndeki bu yer kabuğu hareketleri dünyadaki diğer yitme zonlarından farklı bir görünüm sergilemektedir. Sonuçları da farklı olacaktır.
Amargos yırtık zonunda geçmişte 7 şiddetinden daha büyük depremlerin olduğu deprem bilimciler tarafından belirtilmekte ve yırtık boyunca oluşmuş birçok volkan konilerinin adalarda ve deniz altında varlıkları jeolog, jeomorfologlar tarafından bilinmektedir. Olası büyük depremler dışında duyulan endişeler; yırtılmalardan magmanın çıkarak volkanlar oluşturması, denizde meydana gelecek heyelan ve faylardaki düşey hareketlerin neden olacağı yüksek dalgaların kıyılarda yaratacağı tahribatlar, deniz trafiğinin etkilenmesi ve bu olayların meydana getireceği can ve mal kayıpları ve bunların ekonomik sonuçlarıdır.
Ege kıtasındaki olaylar
Afrika kıtasal kabuğun Ege Kıtasal kabuğu altına dalma görseli (Meier ve diğerleri, 2007’ Okan Tüysüz 2025’den alınmıştır).
Girit yitme zonu adanın güneyinde ege kıtası altına doğru 8 mm/yıl hızla dalmaktadır. Kuzeyden de güneye doğru 35mm/yıl hızla Ege kıtası güneye doğru itilmektedir. Dalmış olan kabuk magma içine girdiğinde erimeye başlar. Ayrıca itme kuvveti nedeniyle önündeki kıta kabuğunda kırıklar oluşturarak yükselme ve alçalmalar (horst ve graben) oluşturur. Yitme zonunun yaklaşık 150 km. ilerisinde hem bazik akışkan magma çıkışları hem de ilerleyen zamanda eriyen kabuk nedeniyle asit granit ailesi volkanik çıkışlar püskürmeler ada yaylarını atmosferde gaz ve toz bulutlarını oluşturur.
Korkunun ecele faydası yok! Bu endişeler, jeolojik, jeofizik ve oşinografik parametrelerin önceden ölçülmesi, izlenmesi ile giderilebilir. Türkiye’de bu çalışmaları yapabilecek ekipman ve personel bulunmaktadır. Bu çalışmalarla denizaltı robotları ile görseller çekilecek, su fiziksel ve kimyasal ölçümleri ile jeolojik, oşinografik, jeofizik parametreler üzerinden değerlendirmeler yapılabilecektir. Bu amaçla acilen Türkiye ile Yunanistan bilim insanlarının birlikte çalışması, 50 yıl önce başlattıkları İESCA kolokyumlarında son derece faydalı bilgi paylaşımlarına yenilerini eklemeleri, elde ettikleri bilimsel veriler ile bu bölgede yaşayan insanları aydınlatmaları beklenmektedir.
Afrika kıtasal kabuğun Ege Kıtasal kabuğu altına dalma görseli (Meier ve diğerleri, 2007’ Okan Tüysüz 2025’den alınmıştır).
Girit yitme zonu adanın güneyinde ege kıtası altına doğru 8 mm/yıl hızla dalmaktadır. Kuzeyden de güneye doğru 35mm/yıl hızla Ege kıtası güneye doğru itilmektedir. Dalmış olan kabuk magma içine girdiğinde erimeye başlar. Ayrıca itme kuvveti nedeniyle önündeki kıta kabuğunda kırıklar oluşturarak yükselme ve alçalmalar (horst ve graben) oluşturur. Yitme zonunun yaklaşık 150 km. ilerisinde hem bazik akışkan magma çıkışları hem de ilerleyen zamanda eriyen kabuk nedeniyle asit granit ailesi volkanik çıkışlar püskürmeler ada yaylarını atmosferde gaz ve toz bulutlarını oluşturur.
Korkunun ecele faydası yok! Bu endişeler, jeolojik, jeofizik ve oşinografik parametrelerin önceden ölçülmesi, izlenmesi ile giderilebilir. Türkiye’de bu çalışmaları yapabilecek ekipman ve personel bulunmaktadır. Bu çalışmalarla denizaltı robotları ile görseller çekilecek, su fiziksel ve kimyasal ölçümleri ile jeolojik, oşinografik, jeofizik parametreler üzerinden değerlendirmeler yapılabilecektir. Bu amaçla acilen Türkiye ile Yunanistan bilim insanlarının birlikte çalışması, 50 yıl önce başlattıkları İESCA kolokyumlarında son derece faydalı bilgi paylaşımlarına yenilerini eklemeleri, elde ettikleri bilimsel veriler ile bu bölgede yaşayan insanları aydınlatmaları beklenmektedir.