.
Ekonomik Göstergeler
Dolar
29.84 ₺
Euro
32.45 ₺
GBP
1.124 ₺
JPY
7.842
Ana Sayfa
Gündem
Spor
Köşe Yazıları
Podcast

Politik tiyatro!

Okuma Süresi: 3 Dakika
Toplam Okunma: hesaplanıyor...
Politik tiyatro!
Paylaş:
Birleşik Krallık'ta, 20 Ocak'ta Trump’ın göreve başlama töreni günlerdir merakla bekleniyordu. Tüm gün boyunca Amerika'dan canlı yayınlar yapılacağı duyuruluyor, ulusal kanalların yayın ekipleri günler öncesinden Amerika’ya gönderilip, canlı bağlantılarla 20 Ocak öncesine dair gelişmeler adım adım Britanya medyasına yansıtılıyordu.   Sonunda 20 Ocak töreni yaşandı! Olağan bir devir teslim törenine tanık olmadık, olamadık. Törenin, tören sonrasının, daha daha sonrasının etkilerinin, medyaya ve kamuoyuna yansımaları uzunca bir süre devam edeceğe benziyor.   Ortada tahmin edilenden büyük bir oyun dönüyor, yapılanların “politik bir tiyatro” olduğu, Trump'ın “show” yapmakta sınır tanımadığı, ayağının tozuyla akıllara durgunluk verecek kararları imzalamaya başladığı gün gibi ortada!   Trump daha ilk gün, 2021 senesinde Amerikan Parlamento binasını basan, yağmalayan, talan eden ve hapse atılan 1600 fanatiği affetti, kaldı ki bu fanatikleri “rehine” olarak tanımlayan, bu fanatiklerin gerek kamu binalarına gerekse kamu personeli olan güvenlik güçlerine saldırmalarını da hiçe sayan bir geri adımdan bahsediyoruz. Sokak röportajlarında, Amerika'da adalet sistemi bitmiştir diyen insanları izlemeye başladık bile!   Çılgın değil hadsiz ve bağnaz bir tarzla ve akıllara durgunluk veren gerekçelerle aklına her geleni yapacak bir adamın Başkanlığına tanıklık ediyoruz. Böyle biri, ülkenin en büyük eyaletlerinden tulum çıkarırcasına rekor sayıda oy alarak, kendisinin ve taraftarlarının süper egosunu öyle bir şişirdi ki, kimsenin ve hiçbir şeyin bu şişkinliğin önüne geçmesi mümkün değil. Şişik süper egolar artık o kadar tanıdık ki, dünyanın her yerinden mantar gibi çıkıyorlar. Arjantin, Rusya, Macaristan, Suriye, Israil, Kuzey Kore ve Güzel Ülkem Türkiye…   Bazılarının dönemleri bitiyor çünkü halk, adalet, hukuk, eşitlik gibi kavramları önceliklendirerek kendisine sunanların peşinden gidiyor, Brezilya'da ve Birleşik Krallık'ta olduğu gibi. Günün sonunda toplumun ve ülkenin çıkarları için değil, şahsi çıkarları için milyonlarca insanı heba eden ülke Başkanları ve Başbakanları görüyoruz. Verdikleri kararlarla insanların hayatına mal oluyorlar, Putin gibi, Netanyahu gibi.   Bolu’daki otel yangını Britanya medyasında her yerde ilk sırada yer aldı. Turizm Bakanının konuşmaları da ekranlara yansıdı. Turizm Bakanının üzerine hiçbir sorumluluk almayan halini hayretler içinde ben de izledim, olanlara söyleyecek laf bulamıyorum. İzlediklerim de tıpkı Trump’ı izlerken gördüklerim gibiydi, ortada yine bir oyun dönüyordu ve bu sefer oynananlar tam anlamıyla bir “Dram”dı.   Los Angeles yangınında, Galler Bölgesinin Başkenti Cardiff kadar bir alan kül oldu ve 27 kişi hayatını kaybetti. Bolu da ise 200 kişilik bir otelde misafirlerin üçte biri hayatını kaybetti. Bunun hesabı nasıl verilecek? Verilecek mi?   İngiltere, son yılların en büyük taciz ve tecavüz davalarıyla uğraşıyor. Ülkenin kuzey bölgesinde Manchester ve çevresinde, Asya kökenli arogant erkeklerin, ortaokul-lise çağlarındaki kızlara tecavüz edip, zor kullanarak başka erkeklere de ikram etmeleri örgütlü suç kapsamında ele alınıyor ve bu kişilerin yargılanmasına devam ediliyor. Dolayısıyla her gün bu davaların görüldüğü farklı farklı bölge mahkemelerinden yeni yansımaları izledikçe, bir kez daha ve bir kez daha içinde olduğumuz sistemde ciddi bir ahlak çöküntüsü olduğunu teyitliyorum. Hatta ve hatta, bu ahlak çöküntüsünün “kötü olmayı seçen” insanlar yüzünden olduğu, kötüyü seçme eğiliminin gitgide arttığını ve bulaşıcı olduğunu görüyorum.   Manşın her iki yakasında da dünyanın her yerinde de kokuşmuşluk var. Kötüyü seçenlere karşı en güçlü cevap ise ısrarla iyiye ve iyiliğe odaklanmak, odaklandıklarımız için ise harekete geçmek olacak, başka yolu yok. Birleşik Krallık'tan sevgiler.