.
Ekonomik Göstergeler
Dolar
29.84 ₺
Euro
32.45 ₺
GBP
1.124 ₺
JPY
7.842
Ana Sayfa
Gündem
Spor
Köşe Yazıları
Podcast

Parçalarda kaybolmak ya da Diyalektik Tıp

Okuma Süresi: 4 Dakika
Toplam Okunma: hesaplanıyor...
Parçalarda kaybolmak ya da Diyalektik Tıp
Parçalarda kaybolmak ya da Diyalektik Tıp
Paylaş:
Bir yerlerde kaybolduk. Önce aklımızda kaybolduk. Sonra bedenimizde.
Bütünü anlamaya çalışırken, onu parçaladık. Parçalamayı ilerleme, ayrıntıya hâkim olmayı bilgelik sandık. Oysa bilmek; parçalara bakarak bilgi edinmek değil, olan biteni bir bütün olarak kavrayabilmektir. Bugünün insanı, parçalarla uğraşırken; bütünü bilmek demek olan ‘’anlamı’’ yitirmiş durumdadır.
Ekonomide yaşanan tıkanma, ekolojinin çöküşü, siyasetin sertleşmesi, toplumun çözülmesi ve dev hastaneler yapılırken sağlığın insandan uzaklaşması, olgularının hiçbiri birbirinden kopuk değildir. Hepsi parçalara ayırarak akıl yürütme yanlışının sonuçlarıdır. 
Tedavi ararken hekime saldıran, sağlık sistemine öfke duyan ama bu sistemi üreten aklı hiç sorgulamayan bir toplumsal ruh hâli içindeyiz. Çünkü sorunu hep dışarıda arıyor; kendi akıl yürütme biçimimize dönüp bakmıyoruz.
Bu yazı, tam da bunu yapmaya çalışıyor: bütünü parçalayarak bilgiye ulaşmaya çalışan diyalektik aklı yargılıyor.

1. Akıl nerede başlar?
Akıl, bilginin nasıl üretildiğiyle başlar. Bilmek, aslında bütünü kavrayabilmektir. Ancak modern dünyada bilgi, bütünü anlamak için değil; bütünü parçalara ayırarak üretilmeye başlandı.
İnsan aklı önce kendini bedeninden ayırdı. “Akıl başka, beden başka” dedi. Ardından insan-doğa ayrıldı. İyi-kötü, doğru-yanlış, biz-onlar gibi karşıtlıklar çoğaldı. Yaşam, birbirinden ayrı parçalardan oluşan bir tabloya dönüştü.
Felsefe bu düşünme biçimine “diyalektik” adını verdi. Tez–antitez–sentez… Kâğıt üzerinde mantıklı görünen bu yöntem, zamanla hayatın tamamına egemen oldu. Bilimde, siyasette, ekonomide ve tıpta aynı akıl yürütme biçimi yerleşti.
Sonuç şuydu:
• Parça bilgisi arttı, bütünleştirici bilgi yani “anlam” azaldı.
• Parçaların uyumu kayboldu, karşıtlık ve ötekileştirme çoğaldı.
Bu parçalayıcı diyalektik akıldan en çok etkilenen alanlardan biri de “tıp” oldu.

2. Diyalektik Tıp
Parçacı akıl, kendini bedenden ayırdığı anda akıl–beden ikiliğini yarattı. Bunun doğal sonucu olarak insan bedeni de organlara, sistemlere, branşlara ayrıldı. Her parça bir uzmanlık alanı hâline geldi.
Oysa insan bedeni, birbirinden kopuk parçalardan oluşan bir makine değildir. Beden; düşünceyle, duyguyla, ritimle, çevreyle sürekli etkileşim hâlinde olan canlı bir bütündür. Bir enerji döngüsüdür. Döngünün bir yerindeki bozulma, başka bir yerde kendini gösterir.
Diyalektik tıp ise hastalığı bu bütünden koparır. Sorunu yalnızca “arıza yapan parça”da arar. Bu nedenle tedavi artar ama ilaç çoğalır ama iyileşme azalır. 
Çünkü diyalektik tıp, hastalığı tedavi ederken, parçaya takılır kalır, insanın bütününe bakmayı ihmal eder. 

• İlaç, pazar ve sağlık
Bu parçalanmış tıp anlayışının en görünür olduğu alan sentetik farmakolojidir. Küresel ilaç pazarı bugün yaklaşık 1,6 trilyon dolarlık bir büyüklüğe ulaşmış durumdadır. Bu pazar, çok az sayıda çokuluslu şirketin denetimindedir.
Bu şirketler yalnızca ilaç üretmez. Klinik araştırmaları finanse eder, akademik yayınları yönlendirir, ruhsat süreçlerinde söz sahibi olur. Böylece sağlık bilgisi, giderek piyasa tarafından biçimlenen bir alana dönüşür.
Virüs–aşı–pazar ilişkisi bu yapının en net örneğidir. Normal dönemlerde 100 milyar dolar civarında olan küresel aşı pazarı, salgın dönemlerinde dört-beş katına çıkmaktadır. Sorun virüslerin varlığı değildir. Sorun, her biyolojik riskin aynı anda ekonomik fırsata dönüştürülebilmesidir.
Korku, belirsizlik ve aciliyet; modern sağlık piyasasının en hızlı değer üreten unsurları hâline gelmiştir.

• Dünyanın en pahalı ilacı: Zolgensma
Zolgensma, SMA tedavisinde kullanılan ve tek doz fiyatı yaklaşık 2,1 milyon dolar olan bir gen terapisidir. İlacı üreten Novartis, küresel ilaç sektörünün en büyük aktörlerinden biridir.
Bu ilaçta Novartis; dünya fonlarının yarısını yöneten BlackRock ve Vanguard ile ortaktır. Bu kurumlar işin içine girince; fiyatı belirleyen maliyet değil, fırsatlar olmaktadır. Bir tek dozun fiyatı 2.1 milyon dolara böyle yükselmektedir.
BlackRock ve Vanguard gibi dev fonlar; yalnızca ilaç şirketlerinde değil, sağlık sigortalarında, biyoteknolojide ve kamu borçlanma sistemlerinde de ortaktır. Bu tablo, ilaç fiyatlarının yalnızca bilimsel maliyetlerle değil, küresel finansal çıkarlarla belirlendiğini açıkça göstermektedir.
Sonuç olarak, diyalektik tıp; krizleri fırsata çevirir, piyasaları büyütür ama hiçbir zaman sağlığı bir insan hakkı olarak görmez. 

3. Holistik Tıp / Enerji Tıbbı
İşte tam bu noktada, kadim uygarlıkların insan odaklı bütüncül tıp anlayışı yeniden hatırlanmak zorundadır. Türklerde, Çinlilerde ve Doğu’nun birçok kadim kültüründe tıp; bedeni yalnızca etten kemikten ibaret görmezdi.
Beden, bir denge ve enerji sistemi olarak ele alınırdı. Hastalık bir düşman değil, bedenin verdiği bir uyarı olarak okunurdu. “Nerede uyum bozuldu?” sorusu sorulurdu.
Holistik tıp, modern bilimi reddetmez. Ama insanı yalnızca biyolojik bir nesneye indirgemez. Beslenmeden uykuya, hareketten ruh hâline, çevreden toplumsal ilişkilere kadar her şeyi birlikte düşünür.
Bu yaklaşımda amaç, hastalığı bastırmak değil; bedenin kendi iyileşme kapasitesini yeniden devreye sokmaktır. Çünkü insan bedeni, doğru koşullarda kendini onarabilen bir canlıdır.

4. Sonuç olarak;
Ben tıp çevresi bakımından şanslı bir insanım. Çin’den Amerika’ya, Avrupa’dan Türkiye’ye kadar onlarca tıp bilim insanı dostum var. Kimisi sağlığıma katkı veriyor, kimisi akıldaşım. Haddimi aşarak, onların alanlarına girdiysem beni bağışlasınlar.
Ama artık şunu görmek zorundayız: Yaşadığımız krizler tek tek alanların değil, aynı diyalektik aklın farklı alanlardaki iflasıdır. Diyalektik tıp da; aklı bedenden ve bedeni de parçalarına ayırmış, sağlığı yönetilen ve satılan bir metaya dönüştürmüştür. Sağlığı bir insan hakkı olmaktan çıkarmıştır.
Bu nedenle insanlık, diyalektik aklı terk etmek ve kadimholistik aklını yeniden başına almak zorundadır.
Çünkü bütün; parçaların toplamından büyüktür.
Çünkü en büyük bütün; yaşamdır.