Merkez Bankası başkanı Sn. Fatih Karahan “Enflasyon Raporu 2025- III” bu yılın üçüncü raporun sunumunu hafta içinde gerçekleştirdi. Bu sunumun en önemli özelliği orta vadeli enflasyon tahminlerine ilişkin çerçevede önemli değişikliğe gidilerek enflasyon tahminlerinin yanında yıl sonu “ara hedef” tahminleri sisteminin duyurulmasıydı. Yeni yaklaşımda bu ara hedefler taahhüt ve çıpa görevi oluşturacak. Nispeten daha makul hedefler konularak bu hedeflerin değiştirilemeyeceğinin taahhüdü bizce olumlu bir gelişme.
Sn. Başkan’ın sunumunun bir özetine gelince; “Sıkı para politikası sonuç veriyor. Talep kompozisyonu daha dengeli hale geldi. Portföy tercihlerinde hisse senedi tarafına yönelme başladı. Göstergeler sanayide zayıflayan bir görünüme işaret ediyor. İkinci çeyrekte üretim göstergeleri ılımlı seyrediyor. İş gücü piyasası manşet işsizlik oranının ima ettiğine kıyasla daha az sıkı. Altın hariç perakende satışlar ılımlı seyir izliyor. Kart harcamaları da aynı şekilde. Sıkılaştırma sonrası mal tüketimi trendin altına indi. İmalat siparişleri de aynı durumda.
İkinci çeyrekteki talebin seyri enflasyonun düşürücü etkisini arttırdı. Euro-dolar paritesinin yükselmesi dış ticaret ve hizmetler dengesini olumlu etkiliyor. Dezenflasyon sürecinde bir kesinti yok. Son üç ayda enflasyon öngörülen tahmin aralığında gerçekleşiyor. Olumsuz hava koşulları gıda fiyatları üzerinde yukarı yönlü riskleri arttırdı. Uluslararası emtia fiyatları başta petrol olmak üzere yükseliş kaydetti. Bu yılın ilk yedi ayında enflasyonda en belirgin kalemler eğitim ve kira giderleri oldu. Kirada enflasyon direnç gösteriyor. Enflasyon, beklentilerde iyileşme olmasına rağmen hala tahminlerin üzerinde seyrediyor. Sıkı para politikasına aynen devam edilecek. Bu şekilde dezenflasyon sürecinin devamı sağlanıyor. Faizlerin seviyesi TL'ye geçişi ve tasarrufları destekliyor. Tüketici kredilerinin seviyesi talepteki dengelenmeyi bozmamalı. Türkiye'ye tekrar sermaye girişleri başladı. KKM bakiyesinin azalmış olması parasal aktarım mekanizmasını güçlendiriyor.
Orta vadeli tahmin iletişiminde yeni çerçeve oluşturuldu. Ara hedefler. Olağanüstü gelişmeler olmadığı sürece bu ara hedefler değiştirilmeyecek. Bunlar yıl sonu odaklı ilan edilecek. Para politikasının patikası belirlenirken bu ara hedefler referans olarak alınacak ve böylece enflasyonun ara hedeflere yakınsaması sağlanacak. Para politikasının gecikmeli etkileri göz önüne alındığında kontrol ufku içerisinde enflasyon ara hedeflere yaklaşacaktır. Kontrol ufku süresi ise 12 ay ile 24 arasındaki dönemlerdir. 2025 ve 2026 yılları için küresel büyüme, petrol, ithalat ve gıda fiyatları yeniden güncellendi. Enflasyonun 2025 yılında %25 ile %29 aralığında, 2026 yılında %13 ile %19 aralığında olacağı tahmin edilmektedir. 2025 yılı için%24 tahmin hedefi ara hedef olarak korundu. 2026 yılı için %12 olan tahmin %16'lık ara hedef olarak güncellenmiştir.”
Para politikası hangi enflasyona göre belirleniyor? Tabii ki TÜİK’e göre. Ancak Prof. Dr. Hakan Kara Hoca şu soruyu sormakta ne kadar haklı. TÜİK’e göre son beş yılda perakende, giyim, satış, fiyat endeksi sekiz katına çıkarken TÜFE giyim fiyat endeksi 2.7 katına çıkmış. Bu çelişkiden TUİK hiç rahatsız olmuyor. Herhangi bir açıklama yapmıyor. Verilerin nasıl toplandığından başlayarak hesaplamaların şekline ilişkin şeffaflık olmazsa kurumsal güven azalıyor ve özellikle reel sektör ve hane halkı beklentilerinde istenilen düzelmeler gerçekleşmiyor. Yine aynı çelişki İTO’ya göre de mevcut. Rasyonel politikalara dönüldüğünden bu yana TÜİK’e göre giyim fiyatları %61 artarken İTO’ya göre %193 artmış.
Dezenflasyon programının en önemli dinamiklerinden başlıcası döviz kurunun seyri. Bilindiği üzere ülkemizde dolarizasyon eğilimi istisnai dönemler hariç hep güçlü. Para politikasının da en önemli araç olan politika faizi ile döviz kuru ilişkisinin çok hassas takip edilmesi fiyat istikrarı için öncelikli şart. Zira bir tarafta sanayici ve ihracatçı döviz kuru ile kredi faizindeki rasyonel bağlantı koptuğunda şikayetçi oluyor. Diğer taraftan ülkemizin tasarruf oranı genellikle yetersiz olduğundan TL reel faizlerinin seviyesi bu açıdan önem arz ediyor. Dolayısıyla bu dengenin optimum seviyede tutulabilmesi için yürütülen programın siyasi saiklerle kesintiye uğratılmamasına dikkat etmek gerekiyor. Diğer taraftan dezenflasyon sürecindeki gidişat gittikçe makro göstergeler ile daha uyumlu hale gelmesine rağmen hala dikkatle takibi gereken hususlar var. Geniş tanımlı para arzındaki yüksek artışlar, gittikçe artan yüksek bütçe açıkları ve mevsimsellikten arındırılmış TÜFE göstergelerindeki artışların (mevsimsellikten arındırılmış B ve C endekslerindeki son artışlar önceki ayki değerlerin hep üstünde seyretti.) nedenlerinin takibi gerekiyor. Türkiye'ye tekrar sermaye (portföy) girişi başladı, bu nedenle brüt rezervler IMF metrik eşik değerine doğru artıyor. Ancak Sn. Karahan'ın dediği gibi sıkı para politikası uygulaması ile Eylül ayında muhtemel faiz indirimi korelasyonunda çelişkiler yaratılamayacak bir şekilde uygulama sağlanmalı.
Son olarak Rasyonele Dönüş Programı’nın tüm faturası orta ve alt gelir gruplarının üzerine yıkıldı. Bunu dikkate alarak üst gelir gruplarına dönük geliştirilecek yeni yükümlülükler konusunun çok gecikmeden gündeme getirilmesinin son derece acil ve önemli olduğunu düşünüyoruz. Orta sınıfı yok olmaya giden toplumlarda evrensel standartlarda hukuk ve demokrasinin gerçekleştirilmesi ve sosyal refahın arttırılması mümkün olmuyor.
Para politikasında yeni dönem, “Ara hedefler”
Para politikasında yeni dönem, “Ara hedefler”
Paylaş: