Katolik ve Ortodoks kiliseleri konusunda yazarlar, gazeteciler tarafından yazılan çok sayıdaki makaleyi okudum. Kimi aşırı milliyetçi duygularını yansıtarak kimi yazar da eksik ve yanlış üstünkörü derlediği bilgileri yazmış. Beş yıla yakın bir zaman Vatikan nezdindeki TC Büyükelçiliğinde görev yapmış ve Papalık Gregoriana'da Temel Teoloji okumuş bir diplomat olarak bu konularda objektif kalarak sadece teolojik ve tarihi bilgileri vereyim dedim. Sonuç kısmında yorumda bulundum. Bu bilgiler ışığında neden Patrikhane başka bir ülkeye gidemez? Neden Patriğin bir unvanı da "ekümenik"dir gibi soruların yanıtları da burada.
Nasıl Kardinallerle görüşüp onlardan bilgi aldıysam Fener Patrikhanesinde de başta Patrik Hazretleri Bartholemeo ve diğer Metropolitlerle de görüştüm. Hatta Rum Ortodoks Patrikhanesi ile yaptığım görüşme ve yazışmalar Bakanlıkta o zaman görevli bazı diplomatları rahatsız etmiş olacak ki bunlar tarafından uyarıldım. Bu diplomatlar da FETÖ'cü çıkınca unvanları geri alınarak Bakanlık görevlerine son verildi. Açık kaynaklarda bunlara ait bilgilere ulaşmak mümkün. İlahi adalet diyelim!
Anadolu topraklarında din
Dinleri anlamak için üzerinde yaşadığımız Anadolu topraklarının din haritasına kısaca bakalım. Anadolu toprakları tarih boyunca neredeyse her katmanında bulunan medeniyet kadar din ve inanç çeşidine sahiptir. ( Deniz Kılıçer," Anadolu’nun Kadim Dinleri, basılacak yazı Ankara, 2011)
Çok ve tek tanrılı dinler Anadolu topraklarında ortaya çıkmasalar bile bu topraklarda yeşermiş ve yaşamışlardır. Bugünkü dünyamızda da hükmünü sürdüren ve siyasi İslam olarak da yönetim şekli olan din nedir? Bir insanın kendisini bağladığı, bağlamak istediği inanç sistemi din olarak karşımıza çıkar. Bu çerçevede din, Prof. Dr. Tayfun Atay'ın belirttiği üzere, insanın kendisini aşan, üstesinden gelemediği, kavramakta zorluk çektiği kendi dışındaki bir gerçeklik alanına bağlandığı kavramdır. (Prof. Dr. Tayfun Atay, "Din Hayattan Çıkar" İletişim yayınları, İstanbul 2011)
Dinler açısından Şanlıurfa yakınlarındaki Göbekli Tepe'nin bulunuşu, Anadolu’nun önemini daha da arttırmıştır. Anadolu Hristiyanlar açısından neden önemli ve her seçilen Papa önce Türkiye'yi ziyaret etmekte?
Katolik ve Ortodoks kiliseleri nasıl kuruldu?
Kendisini evrensel kilise ( Catholicos) olarak dünya işlerinden de sorumlu gören Katolik Kilisesinin bir misyonu da Anadolu’da yapılan yedi Konsilin kararlarını tanıyıp İncil'de Papa ve Vatikan olmadığı için Vatikan’ı tanımayan Doğu Roma Kilisesini tekrar Vatikan'a dahil ederek kiliseler arası parçalanmayı sona erdirmektir.
Asırlar boyunca birçok uygarlığa ev sahipliği yapan Anadolu çok tanrılı dinlerde olduğu gibi tek tanrılı üç dine de kucak açmıştır. Hristiyanların ilk kez kendilerini Hristiyan olarak isimlendirdikleri ve Hz. İsa'nın havarisi Vatikan'ın kurucusu Aziz Peter'a adanmış olan (Aynı zamanda Aziz Andrea'nın "St. Andrew" kardeşi olup Aziz Andrea da İstanbul Kilisesinin kurucusudur) en eski kiliselerden biri de eski adı ile Antioch olan bugünkü Antakya'dadır. Yeni Ahit'te Efeslilere, Galatyalılara, Korintlilere yazdığı Mektuplarla buralarda verdiği vaazlarla bilinen Aziz Paul Tarsus doğumludur.
İstanbul'un kurucusu Roma İmparatoru Konstantin, (İstanbul'a kurucusunun adına izafeten Constantinople veya Osmanlı döneminde uzun yıllar kullanıldığı üzere yine Konstantin'e atıfta bulunarak Konstantiniye ismi kullanılmıştır.) aynı zamanda Doğu Roma İmparatorluğunu kurarak çok tanrılı dinleri bırakıp tercihini Hristiyanlıktan yana kullanmıştır.
Hz. İsa'nın havarilerinden Aziz Paul'ün "Kitaplar" olarak da İncil'de anılan mektupları, ziyaret ettiği veya kurduğu kiliseler için yazmıştır. Bu mektuplar içinde en önemlisi bugünkü Ankara ve civarında yaşayan ve asılları Kelt olan Galatyalılar'a hitaben yazdığı mektuptur. Mektubun önemi barış içinde bir arada saygı ve sevgi ile yaşamayı tavsiye eden ifadeler bulunmasından dolayı olduğu teologlarca ifade edilir. Kültürler arası diyalog ilk kez Galatyalılara Mektup konuşmasında geçer.
Hz İsa'nın ölümünden sonra Hristiyanlığı yaymak için yollara çıkan Son Yemek'teki (Last Supper/ Ultima Cena) Aziz Peter Roma'daki Kahinler Tepesine gelerek küçük bir kilise kurmuştur. Peter'in kardeşi Aziz Andrea (St. Andrew) ise İstanbul'a gelerek bugünkü Patrikhanenin yerinde Doğu Roma Kilisesini açmıştır. Bu nedenle havari bir azizin kurduğu bu kiliseye eşitler arasında birinci (Primus inter Pares) denilir. İstanbul'a da teoloji çevrelerince "Yeni Roma" ismi verilir. Neden İkinci Roma değil şeklindeki bir soruma Patrikhanede görev yapan bir din adamı, Rusların Moskova için "Üçüncü Roma" demesini önlemek amaçlı demişti. Rus savına göre bir Bizans prensesinin Çarla evlenmesi bu hakkı Moskova'ya vermektedir tezi bugün dahi Ruslar tarafından ileri sürülse de kabul görmemiştir. İlk Konsil olan İznik Konsili’nde Tanrı ve insanın Hz. İsa'da vücut bulmasının kabulü tüm Hristiyanlık tarihini değiştirmiş sayılır. Bu durumu hazmedemeyen batı Hristiyanları Anadolu topraklarında yapılan yedi Konsili tanıyan Doğu Roma Kilisesine 1054'de savaş açmışlardır. 1204'de ise İstanbul talan edilmiştir.
M.S. 451'deki Kadıköy Konsili Doğu Roma Kilisesinin başındaki Patrik'e "ekümenik" unvanı verilmiştir. 1054'den sonra Doğu Roma Kilisesi Vatikan'dan ayrılarak kendisine doğru yoldaki kilise anlamına gelen (ortho: doğru, doxy:yol) adını kullanmıştır. Kilisenin asıl adı Roma Ortodoks Kilisesidir. Osmanlı döneminde cemaatinin bugünkünden farklı olarak çoğunun Rum olması nedeniyle Rum Ortodoks Kilisesi ismini kullanmaya başlamıştır. Teolojide "Büyük ayrılık" (Schism) 1054'de meydana gelmiştir. Fener Vatikan ve Papanın yetkilerini tanımamış buna dini gerekçelerde eklenmiştir.
Yunanistan'daki kiliseler bugün Fener Patrikhanesi ile iyi ilişki içinde değillerdir. Bunun nedeni Patrikhanenin Yunanistan'a taşınmamasıdır. Taşınmama nedeni de Aziz Andrea'nın kurduğu kutsal kiliseyi terk etmemektir. Bugünkü cemaati Japonya'dan Kanada'ya kadar uzanan coğrafyanın içindedir. Bugün dünyada 260 milyon Ortodoks olduğu batılı kaynaklarca belirtilmektedir. Bu cemaatin büyük kısmı Fener'e bağlıdır. Ortodoksluk için Yunan vatandaşı olmak gerekmemektedir.
Teolojide ekümenizmin iki anlamı bulunmaktadır: birincisi birleşme yani iki kilisenin birleşmesi diğeri ise evrensellik. İki Kilisenin birleşmesi Ortodoksluğun kaybolması anlamına geleceğinden ve Ortodoks dininin ilkelerinden ayrılmak demek olacağından Ortodokslar birleşmenin karşısındalar. Ortodokslar Papa ve Vatikan gibi kurumların İncil'de olmadığını, Konsillerin çoğunun İmparator, kral ve Papalar tarafından toplandığını, konsillerin Kilise babaları tarafından toplanmaları gerektiğini ifade etmişlerdir. (Norman Tanner, "The New Short History of the Catholic Church Bloomsbury, 2011) Norman Tanner Cizvit Katolik aynı zamanda profesör.
Ortodoks Kilisesine bugün Yunanistan sahip çıkmaktadır. Ortodoks din adamlarının bazılarına Yunan diplomatik pasaportu vererek veya Patrik Bartholemeo'ya seyahatlerinde uçak tedarik ederek. Ancak uçak işinin son 10 yıldır kabul edilmediğini öğrendim.
İznik Konsili Hristiyanlığın en önemli konsilidir. Konsilin kararlarını açık kaynaklarda bulmak mümkün. 1700.yıl kutlamalarına aslında gelmek isteyen Papa Francis idi. Hem Ortodoks dünyasının yanında olacak hem de bu Konsil kutlamalarına katılacaktı. Vefatı üzerine ABD vatandaşı XIV. Leo bunu bir vasiyet olarak gördüğünü ifade etti.
Papa XVI Benedikt, yazıları, kitapları ve verdiği vaazlarla Katolik Kilisesinin en entellektüel Papası sayılır. Benedikt, Ortodoks Kilisesi ile olan ilişkilere çok önem vermiştir. Kendisine denilen "Kutsiyetpenahları" saygı ifadesini Patrik için kullanarak ona "His all Holiness" olarak hitap edip kendi düzeyine çıkarmıştır.
Aziz Andrea günü olan 30 Kasım sadece bu Kilisede değil İskoçya'da, Kanada'da ve daha birçok ülkede kutlanır. Aziz Andrea bu ülkelerin koruyucu Azizidir. Andrea'nın kardeşi Aziz Peter ise 29 Haziranda ölüm yıldönümünde anılır. Aziz Peter ve Paul Roma'da parçalanarak öldürülen azizlerdir. Patrik Bartolemeo da 29 Hazirandaki törenlere katılmak üzere Roma'ya gider.
Ortodoks cemaatinin büyük bir kısmı batı ve doğ Avrupa ile ABD'ndedir. Oxford Üniversitesinde Profesör olan ve geçtiğimiz aylarda vefat eden Timothy Ware'i burada anmadan geçemeyeceğim. İngiliz vatandaşı olan Ware, aynı zamanda Ortodoks din adamı ve Metropolit idi. Ortodoksluk konusunda uzman bir din adamı olarak bu alanda çok sayıda eseri bulunmaktadır.
Bugün İznik halkının turizm gelirleri açısından İznik'teki ilk Konsilin yapıldığı Kilisenin camiye dönüştürülmesi ve ziyaretin ortaya çıkması üzerine Cami yanındaki katedral kalıntılarının temizlenmeye başlanması da ayrı bir ironi.
Papaların ziyaret ettikleri dini mekanlar hac yeri olarak kabul ediliyor. Örneğin Efes yakınlarındaki Bülbül Dağı eteklerinde bulunan Hz. Meryem'in evi gibi. Evin etrafının imara açılacağı yolundaki haberler gazete manşetlerinde yer almıştı.
Türkiye'de her kesimde Hristiyanlık korkusu mevcut. Artık Anadolu toprakları tüm zenginlikleri ile Misak-ı Milli sınırları içinde Türkiye Cumhuriyetine ait. Zenginlikleri de öyle. Rum cemaati deseniz 2000 kişiyi geçmez. Ama Ortodokslar "doğru yoldaki kiliseleri"nden vazgeçmiyorlar. Rusya'daki Ortodoks Kilisesi ise tamamen Putin'e bağlı olarak çalışmakta. Artık siyasileşmiş bir kilise diyebiliriz.
İslamın büyük ve kutsal kitabı Kur'an-ı Kerim'de, Meryem Suresi mevcut. Ayrıca tüm peygamberler ve melaikeler tanınmakta. Hz Meryem başka bir din kitabında yer almaz.
Bu konularda milyonlarca eser yazıldı. Benim yazım ise bir damla su niteliğinde. Ziyarete Papaya eşlik edeceklerden birinin de ABD Başkan Yardımcısı Katolik dinine mensup J.D. Vance olacağı açıklandı. Görüşmeler ilginç geçeceğe benzer. Bu doğru ise tuhaf bir durum ortaya çıkacak demektir. Esas gerekçe Papanın ABD vatandaşı olması mı? O zaman XVI Benedikt'e de Alman Şanşölyesi refakat ederdi.
Sonuç
Vatikan ile ilişkilerimiz devletten devlete olan ilişkilerdir. Görüşmelerde dini konular ele alınmaz. Bu nedenle Vatikan'a kıdemli Büyükelçilerimiz atanırdı. Vatikan'a atanan son dört büyükelçi ise dışarıdan ve çoğu imam hatipli, İslam felsefesi uzmanı. Konuşulan konular ise Gazze, Ermeni konuları, genel dünya işlerinin olması bu atamaların ne kadar yerinde olmadığını göstermekte.
Hristiyanlıktan korkmadan, kiliseleri camilere dönüştürmeden, bu dinin mezheplerinin ne olduğunu öğrenerek, siyasi görüşleri bir kenara bırakarak konuşmalı ve yazmalıyız. Bu konularda okuyalım ki saçma sapan klişe bilgilerle ortaya çıkmayalım. Kuvvetli olan Türkiye olsun. Artık Vatikanın haçlı ordusu, Patrikhanenin de fetva verecek Anadolu cemaati kalmadı. Patrikhane Fatih kaymakamlığına bağlı bir Türk kuruluşu olarak görülmekte. keşke Diyanete bağlı olsaydı. Heybeli Ruhban Okulu açılmalı neden mi? Dünyanın her yerinden gelecek din adamları Türkleri Türkiye'yi tanımalı. Ruhban okulu açılmalı konusu ABD ve diğer ülkelerle görüşmelerde gündeme getirilmekte. Baskı sonucu değil kendiliğimizden açalım. Heybeli Ruhban Okulu, din ve inanç özgürlüğü ile Lozan'ın ilgili maddeleri uyarınca açılmalı. Görüşmeler artık masa başında, savaş alanlarında değil. Haçlı orduları bir daha gelmeyecek Patrikhane de fetva veremeyecek.
Papa XIV. Leo'yu beklerken (1)
Papa XIV. Leo'yu beklerken (1)
Paylaş: