Hollywood Filmleri, çoğu zaman gelecekten kesitler sunar. Okuyucularımız arasında gezegenler arası yolculukları, ışınlanmayı, cep telefonları ya da sensörlü açılır kapıları, uzay yolu temalı filmlerden ilk kez izlemiş olanlar vardır. Geçen aylarda (Tam olarak 7 Şubat 2025'de) vizyona giren, Edward Berger'in yönettiği ve senaryosunu Peter Straughan'ın yazdığı Conclav (Konsey) filminde, başrol oyuncusu Ralph Fiennes, Kardinal Lawrence rolünde, Papa'nın ölümü sonrası yeni papa seçiminin Vatikan salonlarındaki gizemli ve kadim aşamalarını izleyicilere aktarıyordu.
Nitekim, Amerikan Başkan Yardımcısı J.D. Vance'ın ziyareti sonrası Papa vefat etti ve yeni papanın kim olacağına yönelik spekülasyonlar başladı. Adaylardan birisi de Ganalı Kardinal Peter Turkson. Konjonktür nedeni ile Asyalı ya da Afrikalı bir kardinal için papalık makamı söz konusu olabilirdi. Diğer adaylar ise şöyle sıralanıyordu: Macar Kardinal Peter Erdo, Filipinli Kardinal Luis Gokim Tagle,İtalyan Kardinaller Pietro Parolin, Pierbattista Pizzaballa ve Matteo Maria Zuppi, Maltalı Kardinal Mario Grech, ABD'li Kardinal Raymond Leo Burke.
Şu an Kardinaller Meclisi Başkanı olan Kardinal Giovanni Battista Re, öncelikle müteveffa Papa Franciscus'un cenaze seremonisini yönetti. Sonrasında da 80 yaşından genç kardinallerden oluşan Kardinaller Meclisini yani Konklav'ı, yeni papayı belirlemek için Vatikan'a ünlü Sistine Şapeli’ne davet etti. Halen tüm dünyada bu vasıflara sahip 136 kardinal var.
Papa Franciscus, 13 Mart 2013 yılında seçilen ilk Latin kökenli ve Güney Amerikalı papa oldu. Gerçek ismi Jorge Mario Bergoglio idi ve papa olunca adet olduğu üzere bir isim seçti: Franciscus. Bu ismi İtalya'nın Umbria bölgesindeki Assisi kasabasında 12 yy'da doğan ve Assisili Fransis olarak tanınan Fransisken Tarikatı’nın kurucusundan alır. Din yolunda şehitliğe ulaşmak için 1219 yılında beşinci haçlı seferine katılan, orada da dönemin Mısır Sultanı Kamil bin Adil'i ziyaret eden Asisili Fransis, nezaketle karşılanmıştı. Kutsal toprakları ziyaret etmesine, orada barış, kardeşlik ve sevgi üzerine vaazler vermesine izin verilmişti.
İtalya'ya dönünce tarikatı papalık tarafından tanındı, kendisinin İtalya'da ölmesinden iki yıl sonra da, 1228 yılında Papa IX Gergorius tarafından aziz ilan edildi. Asisili Fransis'in Mısır ve Kudüs ziyaretlerinin daha sonraki yıllarda önemli sonuçları oldu. Selahaddin'in 2 Ekim 1187 yılında Kudüs'te haçlı krallığını yok etmesi sonrası Fransiskenlerin Kutsal Topraklarda kalmasına izin verildi, Katolik Kilisesi’ni temsilen Kutsal Toprakların Koruyucusu unvanını alarak çalışmalarına devam ettiler. Bu tarikat mensupları İsa'nın mütevazı yaşamına izafeten tam bir yoksulluk içinde yaşarlar, tüm servetleri sırtlarındaki çuval benzeri basit bir hırkadır ve dilenerek yiyeceklerini sağlarlar. Temel ilkeleri tüm dünyevi mal ve mülkü reddir. Bizdeki Kalenderiler gibi. İzmir'deki St. Antuan Katolik Kilisesi ile Efes'teki Meryem Ana Evi Kilisesi halen Fransisken Kiliseleri olarak faaliyet gösterir.
Bu tarikattan ilham alan Papa Franciscus, entellektüel bir din adamı idi. Bir Arjantin vatandaşı olarak kimya tahsili yaptı, ardından Şili'de beşeri bilimler okudu, tekrar döndüğü Buenos Aires'de felsefe eğitimi aldı. Katolik teolojisine devam ederek İlahiyat kariyerine başladı. Doçent unvanı ile İspanya'da ve Frankfurt'ta bulunan Phillosophisch-Theologische Hochschule Sankt Georgen'de akademik çalışmalar yaptı.
O yıllarda herkes kendisini, Tanrının sessiz sofu adamı olarak tanımaya başlamıştı. Nihayetinde kuvvetli bir aday olarak dillendirilmese de 13 yüzyıldır Avrupalıların işgal ettiği papalık makamına bir Latin olarak oturmayı başardı. Göreve geldiğinde, Katolik camiası bazı rahiplerin çocuklara yönelik cinsel istismarı orijinli skandallarla çalkalanıyordu ve Vatikan bürokrasisinin eli ayağı bağlanmıştı. Papa Francis bu sorunlarla baş etse de ne muhafazakârlara ne de reformculara yaranabildi! Bazı uygulamaları yüzünden gelenekleri bozmakla ya da kilisede radikal reformları yapamamakla suçlandı. Yine de kadınların ve Müslümanların Kutsal Perşembe Ayinlerine katılmasına izin vermek, LGBT+ bireyleri dışlamamak ve eşcinsel evliliklere destek vermek gibi radikal uygulamaları tüm dünyada ses getirdi. Doğrusu Arjantin Kiliselerin başında bulunduğu yıllarda, yönetimdeki askeri cuntaya karşı muhalefetini hiç sakınmadan dile getiren birisi için şaşırtıcı olmayan kararlardı bunlar. Nitekim Vatikan Anayasası’nı da değiştirdi ve merkezi yönetimde birçok kadının önünü açtı ve onların üst düzey görevler almasını sağladı. Son tasarrufu da muhtemel halefinin daha ılımlı olmasını sağlamak adına, yeni papa seçiminde oy kullanacak kardinallerin yüzde seksenini reformist adaylar arasından yeniden ataması oldu. Tabii bu yeni papanın kim olacağını kesin belirleyen bir eylem olmayacaktır, ne de olsa iki bin yıllık gizemli ve bir o kadar da entrikalar içeren Vatikan dinamikleri söz konusu olan!
Sonuçta, Roma dışına ilk seyahatini Sicilya'ya sığınan göçmenlere karşı küresel kayıtsızlığı kınamak için bu adaya yapan, bir eşcinsel rahip ile ilgili soruya ‘Ben kimim ki, bu konuda yargıda bulunayım’ diye yanıt veren, Filistin'e destek için Batı Şeria'yı ziyaret eden, ABD Kongresi’ndeki konuşmasında, yoksulluğun azaltılması, iklim değişikliği ve göç konularına dikkat çekerek Amerika'ya ideallerine geri dönmeyi tavsiye ederek, Trump'ın göçmen politikasına karşı çıkan, Rus Ortodoks Patrikliği ile 1300 yıldan sonra bir Papa olarak ilk görüşmeyi yapan, Myanmar'da Müslümanlara yapılan zulmü gündeme getiren, El Ezher İmamı ile ‘kardeşlik belgesi’ imzalayan, Kilise ve Vatikan bürokrasisinde reformlar yapan bir Papa oldu.
Vatikan kariyerine, Paris'te 1534 yılında Loyolalı Ignatius tarafından kurulan ve “Bekaret, yoksulluk ve itaat” yeminleri ile tanınan bir Cizvit Rahibi olarak başlayarak en üst makama ulaşan Papa Francis, düşündüğü gibi ardından gelen papa vizyonu açık biri olursa, sadece yoksul, göçmen ve marjinallere yönelik özeni ve sosyal adalet ile iklim değişikliği gibi küresel sorunları sürekli gündemde tutan tavrı ve reformları ile kısa sürede aziz ilan edilecektir.
Yeni seçilen ve XIV. Leo adını seçen Papa Robert Francis Prevost, Papa Francis tarafından geçen sene dünya çapında piskopos adaylarını değerlendirme ve önerme gibi önemli işlevleri olan Roma Curia'daki Dicastery pozisyonuna atanmıştı. Eski Papa gibi St. Augustine Tarikatı’na bağlı. Her ne kadar ABD Başkanı Trump tarafından Amerikalılığı kuvvetle vurgulansa da, İtalyan ve İspanyol kökenleri ile gurur duyan bir profil. Sonuçta, Papa Francis'in kemiklerini sızlatmayacak ve onun mirasına bağlı bir yeni Papa seçildiği söylenebilir.
Büyük (Magno) diye anılan Papa I. Leo, Roma'yı Hun İmparatoru Atilla ve Vandallardan koruyabilmişti, bakalım XIV. Leo, dünyayı soluksuz bırakan küresel sorunlar karşısında, insanlık için ilham verici ruhsal bir önder olabilmeyi başarabilecek mi?
Papa Franciscus, Papa XIV. Leo...
Papa Franciscus, Papa XIV. Leo...

Paylaş: