.
Ekonomik Göstergeler
Dolar
29.84 ₺
Euro
32.45 ₺
GBP
1.124 ₺
JPY
7.842
Ana Sayfa
Gündem
Spor
Köşe Yazıları
Podcast

“Önceliğimiz hizmet, emek ve dayanışma”

Okuma Süresi: 8 Dakika
Toplam Okunma: hesaplanıyor...
İzmir’in merkez ilçeleri arasında neredeyse en düşük gelire sahip olmasına rağmen, gerek alt ve üst yapısı, gerek sosyal, kültürel ve sportif faaliyetler açısından en iyi yerleşim yerlerinden biri olan Gaziemir’in mali müşavir Belediye Başkanı Ünal Işık’ı ziyaret ettik.
“Önceliğimiz hizmet, emek ve dayanışma”
Paylaş:
İller Bankası gelirlerinden yapılan kesinti ve silkelemeler sonucu düşen gelirlere rağmen, belediye hizmetlerinin aksatılmadan yerine getirilmesini nasıl sağladığını sorduğumuz Başkan Işık, bu başarının önceliklerden kaynaklandığını dile getirdi. Düşen gelire karşı yapılacak en önemli çalışmanın tasarruf olduğunun altını çizen Başkan Işık, “Başkanlık makamında çalışırken sadece orta ışığı açıyorum. Tüm ışıkları açmıyorum. Bir yere gideceğim zaman sadece tek arabayla şoför arkadaşla gidiyorum. Hatta mesai dışı bir zamanda ve aracı park edeceğim bir yer varsa tek başıma bile gidiyorum. Siz böyle olunca herkes sizi örnek alıyor. Hizmet etmek için personel şart ve personelin alın teri kutsaldır. Ben her şeyden önce personelin maaşının gününde ödenmesini öncelikliyorum. Alışverişi ilçemiz esnafından yapıyorum. Bu dayanışma ile birlikte bu zor süreci birlikte atlatacağımıza inanıyorum” dedi.
  • -           Gaziemir’e 16 aday arasından seçilerek belediye başkanı oldunuz. Başkan olduktan sonra kendiniz için koyduğunuz hedefleri düşündüğünüzde bir yıl tamamlandığında kendinizi ne ölçüde başarılı görüyorsunuz?
Gerçekten de birbirinden değerli 15 tane arkadaş vardı. Benimle beraber 16 kişiydik. Tamamı da tanıdığım arkadaşlardı. Herkesin artıları eksileri olabilir ama seçildiklerinde Gaziemir'e hizmet edeceklerini düşündüğüm arkadaşlardı. Hepimiz hedef koyduk. Herkesin hedefi vardı ama seçildikten sonra kurallar değişti. Yani seçildikten bir ay sonra Mayıs'ın 17'siydi sanırım tasarruf tedbirleri yayınlandı. 2 Eylül ayı itibariyle silkeleme politikası başladı. Dolayısıyla koyduğunuz hedefleri ve ilçeniz için yapmanız gereken her şeyi revize etmek zorunda kalıyorsunuz. Maaş ödeyebilmek, çöpü toplayabilmeyi artık başarı saydığımız bir hedefe doğru yöneltiliyoruz. Yani bina vaat etmişsiniz, engelliyi düşünmüşsünüz, kadını düşünmüşsünüz, çocukları düşünmüşsünüz. Gelir sebebiyle hiçbirini yapamıyorsanız koyduğunuz hedeflerden de ister istemez sapmak zorundasınız. Yani şu ana kadar yaklaşık 190 milyon param kesildi benim. Yıllık 800 milyon bütçesi olan bir belediyede baktığınızda gelirin yüzde 20'si oraya gidiyor. Dolayısıyla şu anda yapılabilecek özel sektörde varlığı korumak, var olanı korumak deyimini biz de kendi olanaklarımızla belediyede ücretini ödeyebildiğimiz, ödemeye çalıştığımız, dışarıdan yeni bir mal, hizmet alımı yapmayıp mümkün olduğu kadar kendi içimizde kendi arkadaşlarımızla hallettiğimiz işlerimizi başarıyla yapma hedefi önümüzde duruyor.
  • -           Siz göreve gelirken bahsettiğiniz projelerin arasında özellikle trafik sıkıntısıyla ilgili yapılması gerekenler vardı. Ayrıca belediye olarak herkesle ortak senkronize çalışma isteğiniz vardı. Geçenlerde Büyükşehir Belediyesi Gaziemir Evka - 7 üzerindeki yolun yapımına başlayacağını duyurdu. Biz buradan bir uyumun yakalandığını görüyoruz. Bu nasıl gerçekleşti?
Ben adaylığım sürecinde bunu Büyükşehirle konuşarak, oradaki projelerin neler olduğunu sorarak dile getirmiştim. Bunu Büyükşehir Belediyemizle birlikte ortak yapacağız demiştim. Uyum olarak da bizler devlet kurumuyuz. Siyasi düşüncelerimiz farklı olabilir ama her kurumla uyumlu ve ortak çalışmak zorundayız.
Dürüstlüğüne, ahlakına inandığım bir büyükşehir belediye başkanımız var. Gaziemir'in hem üst tarafından hem sarnıç tarafından geçecek yolu Cemil Başkanımız çok titizlikle takip ediyor.  O iki proje bittiğinde Gaziemir'de zaten birisi bile bitse trafiğimiz yüzde 50 azalmış olacak.
  • -           Madımak katliamını andığınız bir etkinlikte suçluları bulmayanları ve onları koruyanları lanetliyorum vurgusunu öne çıkardınız. Bu konuda ne tür sorumluluklar üstlenilmesi gerektiğini düşünüyorsunuz?
Yani ülkenin herhangi bir yerinde bir tek kişinin canının yanması, öldürülmeyi falan saymıyorum. Canının yanması devletin sorumluluğunda olan bir şey ama o dönem ben genç bir insandım, hepimizin gözleri önünde insanların yanmasını seyredenlerin, alkışlayanların, bunların kim olduğunu bilenlerin, bu olaylara karışmış insanları savunanların, savunanların hangi noktalara geldiğini bilenlerin, bilindiği bir ortamda hiçbir suçlunun hemen hemen hiç kimsenin, bu işten bir hesap vermediği günler yaşadık. Kastım oydu. Şimdi devletten şunu beklersiniz. Birisi yoldan çıkmış olabilir. Bir haksızlık, hukuksuzluk yapmış olabilir. Devletin görevi bu adama haddini ya da bu topluluğa, bu insanlara haddini bildirmektir. Yani hâlâ söylüyorum işte belediyelere operasyonlar yapılıyor. Biz yargılanmayalım, bize operasyon yapılmasın demiyoruz. Varsa bir sütü bozuk ne gerekiyorsa en ağrı yapılsın. Hatta ben yapıyorsam en ağrı bana uygulansın. Ama siz hiçbir şeye kılınızı kıpırdatmayacaksınız. Elinizin altındaki hiçbir veriyi değerlendirmeyeceksiniz. Ama bir ifadeyle işte bu belediye başkanları ya da benzeri insanlar gözaltına alınacak. Sivas'ta Madımak’ta yıllarca zaman aşımına uğradı dava. Bir iki göstermelik sanığın dışında hiç kimse bu işten ceza almadı. Yani devletin kontrolünde, etrafın polis, askerle çevrili olduğu bir dönemde müdahale edilmeyip oradaki 35 kişinin yakılmasını kabul etmemiz de mümkün değil.
  • -           Son Muharrem ayı aşure etkinliğinde de kendi elinizle aşure dağıttınız. Bu tür ritüellerin ve yaklaşımların yerel demokratik süreci nasıl etkilediğini düşünüyorsunuz?
Ya şöyle aşure ortak değerimiz. Biz aşureyi bu yıl bir yerde yapmadık. Yanlış bilmiyorsam 5 ya da 6 merkezde yaptık. Hepsine de katıldık. Vatandaşlarla dertleşme, bazen dertleri unutma noktası ya da etkinliği olarak görüyorum ben bunu. O aşureyi tadarken sıkılı yumrukların birçoğunu açıyoruz. Bana oy vermeyen, bana karşı olan insanlar da geliyor. Aşure yerken bambaşka bir ortam oluyor. Kavga etmiyoruz. O birlik beraberlik sağlıyor, zaten o işin amacı da o.Oraya aşure yemek dışında, sorununu anlatmaya, yolu, çöpü işte gördüğü aksaklığı kendince onları dile getirmeye geliyor vatandaş.
Yani sokakta bu işi gerçekten başka bir şeye evrilsin, oy toplayayım, sempati toplayayım diye yapmıyoruz. Tiyatroları, konserleri, küçük sponsorluklarla elde ettiğimiz imkânları mahallelere yayıyoruz. Aşure’de bunlardan birisi. İşte bunu Gaziemir'in meydanında da yapmak lazım. Binbaşı Reşat Bey'de de yapmak lazım. Sarnıç'ta, Aktepe, Emrez'de yapmak gerekiyor. Çünkü oradaki insanlar genelde şöyle hissediyorlar kendilerini. Gaziemir deyince merkez anlaşılıyor. Biz 23 Nisan'ı da o şekilde bölüştürerek 3-4 gün kutluyoruz. Yani oradaki çocuklara bir yüz boyamasına gitmek bile onları mutlu ediyor. Mesela büyükşehrin bizde 4-5 tane etkinliği var. Biz Gaziemir Belediyesi bütçesi ile hiçbir kültürel etkinlik yapmıyoruz. Çünkü oraya ayıracağımız kaynağı başka önceliklerimize ayırıyoruz.
  • -           Gaziemir Belediyesi'nin toplu sözleşme farkından kalan küçük bir miktar dışında çalışanlarına borcu yok diye biliyoruz. Maaşlar düzenli ödeniyor. Belediye gelirleri düşerken bu dengenin sürdürülebilirliği nasıl sağlanıyor? Siz mali müşavirsiniz. Özellikle, tam bu zor dönemde mesleki birikiminizin bir faydası mutlaka oluyordur?
Benim sloganım şu. Gelirin artmıyorsa verimliliği artır. Tasarruf sağla. Başka bir hünerimiz yok yani. Kredi almak kolay. Belediyenin bir mülkünü ipotek edin ya da ipoteğe de gerek yok. Belediye başkanı imza atınca nasıl olsa belediye diye, kredi alabiliyorsunuz. Ama krediyi nasıl ödeyeceğinizi önce ben onu hesap ediyorum. En düşük faizi nereden yakalarız? Gelir nedir? Bütçe nedir? Gelir kaynaklarımı doğru kullanmak mesleğin bana vermiş olduğu bir meziyet.
  • -           Bir bakkal defteri benzetmeniz var. Onu biraz açabilir misiniz?
Şimdi insanlar eskiden ne yaparlardı? Geliriniz işte yetmediğinde mahalledeki bakkaldan alıp yazdırırdınız. Maaşınızı aldığınızda, paranız olduğunda götürür borcunuzu öderdiniz. SGK borçları da böyleydi. Yani insanların, özel kurumların, devlet kurumlarının, şahısların vergi sigorta borçlarını insanlar en kolay bu iki kuruma borçlanırlardı. İşi düştüğünde ya da eline para geçtiğinde götürür borcunu öderdi. Bu yükümlülükten kurtulurdu. Herkes o deftere yazdırıyordu bu borcu. Herkes yazdırdı gitti, yazdırdı gitti. Borç defteri şimdi bende ve benden isteniyor bütün borç. Benzetmem buydu. Evet, borcumuz borç.  Fakat faizler kalksa gayet kolay kapanacaktır. Borçlar Merkez Bankası'nın aktifine, pasifine aktarılarak 100 yıllık süreye yayılarak ne oraya bir yük getirilmiş. Bir ayrım yapmadan bütün belediyelere bunlar yapılsa olur biter.
  • -           Tüm bu olumsuzluklara rağmen sosyal politikaları nasıl şekillendiriyorsunuz?
Ya artık toplumun çok önemli bir kesimi eğitime, sağlığa, kültürü ve eğlenceyi saymıyorum ulaşamıyor. Vatandaşın hastaneye ulaşması zor bir kere. Randevu almak zor. Biz Bununla beraber ekonomik olarak da baktığımızda Gaziemir şu anda İzmir'de kiraların, ev ve işyeri fiyatlarının en yüksek olduğu ilçe. İşte aileleri tanıdıkça içlerine girdikçe, içiniz parçalanan bir manzarayla karşı karşıyasınız. 22 bin lira gelirleri var, 17 bin lira kira vererek 3 kişi yaşıyorlar. Bu insanların elinden tutabilmek için benden önceki dönemlerde kurulmuş bir yardım ağımız var. Biz bunu geliştirerek sürdürüyoruz. İlişkilerimizi kullanarak gıdanın yanına tekstil ve ev eşyaları da koymaya çalışıyoruz. Muhtarlarla, meclis üyelerimizle, siyasi partilerden özellikle CHP’den bildirilen yoksul aileler var. Kimden gelirse gelsin onların tespit ettiği kişilerin kim olduklarına bakmıyoruz. CHP’li mi? Başka partili mi? Dini, mezhebi, ırkı, ülkesi hiç önemli değil. Yeter ki Gaziemir sınırları içerisinde otursun. Herkes onlara verdiğimiz kartları vasıtasıyla her ay düzenli olarak bir kere temel ihtiyaçlarını gıda bankamızdan karşılayabiliyorlar. Onun dışında da bölgemizdeki tekstil firmalarının bize yapmış olduğu çok önemli katkılar oluyor. İşte ellerindeki numune fazlalarını, ihraç fazlalarını bize bağışlıyorlar. Çok ağır bir ekonomik sıkıntı içerisinde insanlar. Yani bu eskiden yoksul semtlerimizde çok olurdu. Şimdi Gaziemir’in varlıklı kesimi dediğimiz semtlerde de bu ihtiyaçlar başladı.
  • -           Gebe Okulu, CV Bank gibi sosyal projeler de var. Bu projelerdeki geri dönüşler nasıl?
İşsizlik sorununu bizim çözme şansımız yok. Ama bölgemizde işte biraz önce gelir anlamında bir katkı elde edemediğim başta serbest bölge olmak üzere iş dünyasıyla iyi ilişkiler kurarak, kendimizi anlatarak aracılık ediyoruz. Geçen sene bin 196 kişi diye hatırlıyorum toplamda işe yerleştirdik. Annelere, engellilere, anne adaylarına dokunmak, parayla alamadıkları sağlık hizmetini, bilgilendirmeyi biz yapıyoruz. Bu da hem hoşumuza gidiyor. Hem toplum çok beğeniyor. Geri dönüşler de oldukça iyi. Bunun yanında bir evde bakım hizmetimiz var. Yaşlı, engelli, ihtiyacı olan aileleri tespit ediyoruz ev temizliğinden kişisel bakımlarına kadar tüm ihtiyaçlarında yanlarında olmaya çalışıyoruz.
  • -           Gaziemir'de seçim sürecinde yerel esnafın çok ciddi bir desteği vardı size. Sizin de belediyenin harcamalarını esnaftan yapacağım diye bir açıklamanız vardı. Belediye esnaf işbirliği nasıl gidiyor?
Arkadaşlarıma şunu söylüyorum. Birincisi alışveriş yapacağımız zaman buradan temin edebileceğimiz her şeyi buradan alın. İkincisi hani çok yemek yeme fırsatım olmuyor. Ama bir yemek yiyeceksem mutlaka şurada bir esnaf lokantasında yiyorum. Esnaf desteği de şöyle.  Zor koşullardan geçtiğimiz bir dönemde eski belediye başkanımızın uygulamalarından muzdariplerdi. Hani biz de kanuna uyacak şekilde yapıyoruz ama canına okuyarak değil. Sözle ve yazılı uyarı yapmadan kimseye ceza kesmiyoruz. O dönemdeki böyle sıkı politika diyeyim esnafta bir takım kırgınlıklar yaratmıştı özellikle partiye karşı. Belediye başkanı ne yaparsa yapsın partiye de yazıyor sonuçta. O sıkıntıyı kaldırdık aradan.
İhaleye girdiğinizde ihaleyi kimin alacağını bilemiyorsunuz. Buna müdahale edemezsiniz ama onların dışında hani gıda çerçevesinde tabii ki fiyat araştırması yine mutlaka yapılıyor, 3 liraya alınacak şeyi buradan 3,5 liraya alınacaksa buradan almalarını söylüyorum arkadaşlara. Çünkü araç, insan, git, gel, zaman, trafik, kazası, belası, eskimesi zaten aynı hesaba geliyor. Ve zaten o esnaf da vergisini yine dönüp bize ödüyor. Önceliğimiz birincil dediğimiz Gaziemir'deki esnafımızdan alışveriş yapmak.
  • -           Bu kesintiler bazı sıkıntılar oldu elbet. İleride şartlar değişirse gerçekleştirmek istediğiniz hedefiniz nedir?
Yaptığım projelerde param olsaydı ilk yapacağım işlerden birisi engelli merkeziydi. Yani bunun mutlaka bir yolunu bulacağım. Hala kaynak bulmaya çalışıyorum. Hazineden yer istiyorum. Kendi mülklerimiz üzerine ne yapabilirim diye, yapabilirsem kalıcı yatılı bir engelli merkezi, yapamazsam da insanların İşte belirli saat aralıklarında engellisini bırakıp bizden hizmet alacağı bir merkezi mutlaka hayata geçirmek isterim. Çünkü engelli ailesi düğüne gidemiyor. Pazara gidemiyor, sinemaya gidemiyor, dondurma yemeye gidemiyor, sokağa çıkamıyor. Engelli hemşehrimizi en azından biz 5 saat kadar konuk etsek ailesi de o süre zarfında kendi işlerini ve ihtiyaçlarını karşılar. Bunu mutlak ve mutlak yapmak zorundayım.