Oğuz Aydemir, Gözlem’in konuğu oldu
Oğuz Aydemir, Gözlem’in konuğu oldu
Paylaş:
Gözlem Gazetesi Yayın Kurulu Toplantısı’na konuk olan Oğuz Aydemir, insan severlik; bir kişinin zamanını, yeteneğini, uzmanlığını veya varlıklarını, kamu yararını gözeterek gönüllü olarak sunması anlamına gelen filantropi kavramını açıklayarak sözlerine başladı. Bu kavram ışığında yaptığı çalışmalardan söz etti. Özellikle denizcilik ve sualtı arkeolojisi konusunda önemli faaliyetlere imza atan Aydemir, Türkiye Sualtı Arkeolojisi Vakfı’nın kuruluş hikayesini de anlattı.
Bu yıl 25. yılına giren, TINA’yı, İş İnsanı Mustafa Koç ile kurduklarını belirten Aydemir, “Sualtı arkeolojisinin temel ilkeleri Türkiye’de yazılmış. Türkiye, dünyanın en zengin su altına sahip. Dalınabilir derinliklerdeki su altı zenginliği inanılmaz. Su altı arkeolojisinin temel ilkeleri Türkiye’de belirlendi. Böyle özellikleri olan bir ülkede yaşıyoruz ama konu üzerine sadece yabancılar çalışıyor. Bu yüzden bu vakfı kurduk” dedi.
“Sualtı zenginlikleri anlatıyoruz”
Aydemir, vakfın amaçlarını ve çalışmalarını şöyle sıraladı: Türkiye ve denizlerimizdeki arkeolojik zenginlikleri dünya kamuoyu ve bilimsel kurumlara anlatmak. Bu meyanda yurt içi ve dışı yayınlar, konferanslar, paneller, seminerler, açık oturumlar, sempozyumlar, kurslar, fuarlar, şenlikler, sergiler, festivaller, toplu inceleme gezileri gibi sanatsal etkinlikler ve toplantılar düzenlemek. Kültür Bakanlığı izni ve denetimi altında yapılacak olan araştırma, kazı, konservasyon ve sergileme faaliyetlerinde bulunan yurt içi ve yurt dışı bilimsel kuruluşlara, müzelere, üniversitelere destek sağlamak ve sağlanmasına yardımcı olmak. Kültür Bakanlığı izni ve denetimi altında karasularımızda bilimsel metodlar ile günümüz teknolojik imkanları nispetinde sualtı araştırmaları ve kazıları yapmak. Sualtı arkeolojik eserlerimizi tespit etmek, mevkilerini gerekli mercilere bildirerek korunmaya alınmalarını sağlamak. Hali hazırda bu konuda faaliyet gösteren müze ve kuruluşlar ile işbirliği yapmak ve bunlara destek sağlamak. Bu tip müzelerin ve kültürel faaliyetlerin çoğalmasını sağlamak, yeni girişimlere fırsat verecek önlemleri almak. Bu meyanda denizlerimizde görülen ve hızla yayılmakta olan sualtı kirliliğini önleyici tedbirler almak, alınmasını sağlamak ve bu konuda diğer kuruluşlar ile işbirliği sağlamak. Vakıf amaç ve çalışma konularındaki eğitim ve öğretim kurumlarını geliştirmek ve bu amaçla öğrenciler yetiştirmek için burslar vermek.”
“Çeşme’ye enstitü kurmak istedik”
Koç Üniversitesi’nde sualtı arkeoloji bölümünün, Mustafa Koç, vefat ettikten 15 gün sonra kurulduğunu belirten Aydemir, İzmir’in Çeşme ilçesinde Mustafa Koç adına bir enstitü kurmak için çok çaba verdiklerini söyledi. Aydemir, “İzmir’de Mustafa’nın (Koç) adına bir enstitü kurmak için kolları sıvadık. Anadolu kıyılarında muazzam bir zenginlik var. En büyük zenginlik de Çeşme Yarımadası etrafında. Dönemin Çeşme Belediye Başkanı’na gidip, enstitü kurma düşüncemi paylaştım. Koç Üniversitesi’ne bağlı su altı arkeolojisi enstitüsü ile başlayacak zaman içerisinde deniz bilimleri enstitüsüne dönüşecek. Böyle bir enstitü kurmak için yerleri olup olmadığı sordum. Olur, dedi. Alman Üniversitesinin bir yeri mevcuttu. Orası için konuşuldu. Koç Üniversitesinin rektörü ile konuştuk, ailenin onayını aldık. Fakat araya seçim girip başkan değişimi yaşandı, o dönemki başkan da bu arazinin çok kıymetli bir yerde olduğu (Şifne) ve verilemeyeceğini söyledi. Aradan 5 yıl geçti, Çeşme Belediye Başkanı Lal Denizli ile de görüştük. Çok çabaladık, çok gayret verdik. Deniz bilimleri adına çok önemli olacak, 30 milyon euroluk bir yatırımdı” ifadelerini kullandı.
1770 için Dostluk Parkı
5-7 Temmuz 1770 tarihleri arasında Rus ve Osmanlı donanmaları arasında Çeşme Körfezi açıklarında yapılan Çeşme Deniz Muharebesi anısına bir dostluk parkı kurmak için çalıştıklarını bildiren Aydemir, “Meşhur 1770 Çeşme Hadisesi’nin 250. yılı dolayısıyla bir dostluk parkı yapılmasını talep ettik. Dönemin başkanı Muhittin Dalgıç, kalenin etrafında yer olmadığını, Karakoli Tepesinin üzerine yapılabileceğini söyledi. O bölge Milli Emlak’a aitti. Yine başkan değişimi yaşandı. Ve sonuç olarak Dostluk Parkı yapılamadı. 250. Yılı kaçırdık ama Lal Hanım (Denizli) hayata geçirmek istiyor” şeklinde konuştu.
Urla’da Denizcilik Merkezi
Urla’da kurmayı planladıkları Denizcilik Merkezi hakkında bilgi veren Aydemir, “Urla Denizcilik Merkezi, Urla Belediyesi, TINA Türkiye Sualtı Arkeoloji Vakfı ve 360 Derece Tarih Araştırmaları Derneği ortaklığı ile yürütülecek proje, kapalı ve yarı açık yapılar içerisinde interaktif atölyelerin yanı sıra eğitim ve sosyal alanlar da sunmayı hedeflemektedir. Urla Denizcilik Merkezi, 33 dekar arazi içinde tasarlanıyor. Amacımız, bu merkezin sadece ziyaret edilen bir mekan olmanın ötesine geçerek karşılıklı fayda sağlayan bir sistemde işlemesi, arkeoloji tarih ve kültür alanlarında fayda sağlaması” dedi.
Denizi sevdirmek için çalışmalar yürüttüklerini dile getiren Aydemir, “İstanbul’da ve İzmir’de ilköğretim çağında olan öğrencilerin yüzde 35-40’ı daha denizi görmemiş. Bizim denizi sevdirmemiz lazım. 8 bin kilometrenin ötesinde denizle çevrili bir Anadolu’da yaşıyoruz. Bir şeyler yapmamız lazım denizle ilgili. Sadece su altı değil. Urla Belediye Başkanı Selçuk Balkan ile görüştük. Deniz kıyısında bir şey yapmak, kıyı şeridi problemi sebebiyle zor. Belediyeden izni geçirebilirse, kurula verilecek” diye konuştu.