.
Ekonomik Göstergeler
Dolar
29.84 ₺
Euro
32.45 ₺
GBP
1.124 ₺
JPY
7.842
Ana Sayfa
Gündem
Spor
Köşe Yazıları
Podcast

Mahkemenin “Kurultay” kararı CHP’ye yeni yol çizdirebilir

Okuma Süresi: 5 Dakika
Toplam Okunma: hesaplanıyor...
Mahkemenin “Kurultay” kararı CHP’ye yeni yol çizdirebilir
Mahkemenin “Kurultay” kararı CHP’ye yeni yol çizdirebilir
Paylaş:

Gazeteci Yazar Murat Kışlalı, GÖZLEM’in ülke gündeminin başında gelen olay ve gelişmelerle ilgili sorularını cevapladı.
******
GÖZLEM – CHP İstanbul İl Başkanlığı binası ile ilgili gelişmeleri nasıl yorumluyorsunuz? Pazartesi günkü CHP’nin Kurultayı’na ilişkin davada nasıl bir karar çıkabilir?

K – İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’nin verdiği, “CHP’nin 38. kurultayında oy kullanan 198 kurultay delegesine geçici tedbir koyan” ve “eski genel sekreter Gürsel Tekin’i il başkanlığına atayan” kararın ardından, Gürsel Tekin 5 bin polis korumasıyla il başkanlığına girdi. Demek ki burada ciddi bir iktidar insiyatifi var. Zaten Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Ankara’daki davaya ipotek koyacak inanılmaz bir yönlendirmeyle “Tabii her iki dava birbirini etkileyebilecek düzeyde” demişti. Hafta içinde de MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Hürriyet’ten Nedim Şener’e “İstanbul İl Kongresi ile ilgili mahkemenin verdiği kararın Ankara’da kurultayla ilgili görülen davayı da etkilemesi ve benzer bir sonuca yol açması lazım” diyerek yargıya adeta “yol gösterdi” ve daha da önemlisi kararın bu yönde çıkacağını adeta “belli etmiş” oldu. Ama herkesin dikkati Pazartesi gününe çevrilmişken, hafta içinde Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesi İstanbul İl Kongresinin iptal davasını esastan reddetti. Cumhuriyet’ten Aytunç Ürkmez’in haberine göre hukukçular “Anayasa’ya göre mahkeme kararları tedbir kararlarının üstündedir. Bu konuda mahkemeden esas karar çıktı. Ancak, İstanbul’un (198 kurultay delegesine geçici tedbir koyan) kararı kendiliğinden kalkmaz. Bir mahkemenin kararını ya bir üst mahkeme kaldırır ya da kendisi kaldırır” diyor. İş böyle olmakla birlikte, bir mahkeme aleyhlerine karar verdi diye iktidarın “CHP’yi muhalefet edemez hale getirme” çabasını kesmesi beklenemez. Dolayısıyla bana göre Pazartesi günkü davada CHP açısından çıkabilecek en iyi karar “davanın ertelenmesi” olabilir. Ama bahsettiğim gelişmelerden dolayı böyle bir kararın çıkmayacağı, davada “mutlak butlan” kararıyla beraber Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığındaki bir önceki yönetimin göreve “ geri getirileceğine” ya da “çağrı heyeti” olarak atanacağına dönük, hukuki gerekçesi çok tartışmalı bir karar çıkacağı anlaşılıyor. Siyasi partilere ve cumhurbaşkanlığına ilişkin seçimlerde Anayasa’ya ve Siyasi Partiler Kanunu’na (YSK) göre tek yetkili Yüksek Seçim Kurulu (YSK) ve bunun altındaki il, ilçe seçim kurulları. Pek çok hukukçuya göre CHP’nin 4-5 Kasım 2023 tarihindeki Kurultay’ı iptal edilirse, bu hem Anayasa’ya hem de YSK’ya aykırı “yok hükmünde” bir karar olacak.

GÖZLEM – Tablo bu iken, gelişmelerin bir başka cephesinde, CHP içinde “kalıcı bölünmeler olduğunu” görülüyor, görüşünüz?
K – Bu bölünmelerin CHP’nin son dönemdeki etkin muhalefetini ne derecede etkileyeceği, Pazartesi günkü mahkeme kararının CHP yönetimini nasıl şekillendireceğine bağlı. Yargıtay Onursal Daire Başkanı Hamdi Yaver Aktan hafta içinde Cumhuriyet’e “... ‘baştan itibaren kongre geçersiz olursa eski yönetim devam eder mi?’ sorusunun kesin yanıtı; bunun mümkün olmayacağıdır. Çünkü kongre başladığında eski yönetimin görevi/süresi bitmiştir. Kongreyi iptal eden seçim kurulunun eski yönetime yenisi seçilene kadar görev verme yetkisi yoktur” dedi. Dolayısıyla Mahkeme, kendisinde olmayan yetkiyi kullanarak Kurultay’ı 2 yıl sonra iptal etse bile, eski yönetim yerine İstanbul’da olduğu gibi bir “çağrı heyeti” belirlemek durumunda. Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibini yeni kurultayı toplamak üzere bir “çağrı heyeti” olarak belirlerse, bu durumda CHP’nin yeni aldığı 21 Eylül’deki olağanüstü kurultay kararını bu heyet iptal edebilir mi? Öte yandan Mahkeme, “Kılıçdaroğlu genel başkanlığındaki eski yönetimin görevde kalmasını sağlamaya dönük bir karar” verirse, Kılıçdaroğlu’nun son yönetimindeki Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Özgür Özel yönetiminin aldığı Kurultay kararını iptal edebilir mi? Yoksa bu kararı o yönetimin Parti Meclisi (PM) mi iptal edebilir? MYK kurultay kararını iptal ederse, önceki dönemin PM’si de olsa, artık halkın ve tabanın tepkisini dikkate alacak bu PM’de yeniden bir “Olağanüstü Kurultay” kararı çıkabilir mi? Bunlar, Mahkeme Kurultay’ı iptal ederse, gelecek haftanın gündemdeki soruları olacak. GÜNDEMAR şirketinin 3-4 Eylül tarihlerinde 26 il ve 1170 kişi ile yaptığı araştırmaya göre “Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığa yeniden dönmesi” senaryosunu CHP’li seçmenin yüzde 82’si yanlış buluyor. “CHP genel başkanlığında kimi görmek istersiniz?” sorusuna CHP seçmeninin yüzde 82’si Özgür Özel yanıtını verirken, sadece yüzde 12’si Kemal Kılıçdaroğlu diyor. Ancak Kemal Kılıçdaroğlu için yüzde 12 destek olması bile, göreve geldiğinde parti içinde bir şekilde bir bölünme olacağına işaret ediyor.

GÖZLEM – Bu işin sonu nerelere varacak?.. Ülke, iç ve diş politikalardan, birlik ve beraberliğin sağlanmasına, siyasetten, ekonomiye kadar “güçlü” bir ana muhalefete ihtiyaç duyarken, bu tablo nasıl düzelecek, ne yapılmalı?
K – Mahkemenin aldığı karar sonrası, CHP son dönemdeki etkin muhalefetine devam edebilir mi? Örneğin iddianamesi olmadan tutuksuz yargılanan İmamoğlu ve diğer başkan, yöneticilerini böyle yoğun bir şekilde desteklemeyi sürdürebilir mi? Haftada iki sürdürdüğü mitinglerine devam edebilir mi? Bunlar yönetimin nasıl şekilleneceğine, 21 Eylül’deki Olağanüstü Kurultayı’nın yapılıp, yapılmayacağına ve ondan sonra 24 Eylül’deki İstanbul Kongresiyle devam edecek olan olağan kongre sürecinin devam edip etmeyeceğine bağlı. Eğer atanırsa, Kılıçdaroğlu yönetimi muhalefetin dozunu azaltır, bu etkinlik ve odakta bir muhalefet yapmazsa tabandan büyük tepki alacağı kesin. Bu durumda CHP’nin mevcut yönetimi, örneğin İyi Parti ve Zafer Partisiyle beraber daha büyük bir muhalefet cephesi kurabilir mi? Mitingleri başka bir yapıya mı taşır, tabanın sadece iktidara değil, Kılıçdaroğlu yönetimine dönük tepkisini nasıl yönetir? Başka bir parti arayışına gidilir mi? Bunlar da gelecek dönemin konuları olacak.

GÖZLEM – Polislerin şehit edilme olayları art arda geliyor, 15- 17 yaşlarında “çocuk sayılacak” gençler “tabanca buluyor, tabanca ile geziyor, cinayet işliyorlar. Ülkede can güvenliği konusunda endişe artıyor; nasıl önlenecek?
K – Bu gidişatı önlemek aslında, pratik açıdan baktığınızda, ülkeyi, ilgilendiği konularda “hedefinden milim saptırmadan demir bir yumrukla yöneten” Erdoğan’a bağlı. Siz Erdoğan olduğunuzu düşünün. Kadıköyde iki üç genç 14 yaşındaki Mattia Ahmet’i önce dövüyor sonra arayıp, bulup bıçaklayarak öldürüyor ve tekmeleyerek, kahkalarla taklit ederek birbirlerine gösteriyor. Bu yetmezmiş gibi yakınları da, üzüntülü aileyi defalarca farklı yollarla ölümle, öldürmekle tehdit ediyor. Ama haklarında doğru dürüst bir işlem yapılmıyor. Siz olsanız Adalet Bakanı’nı arayıp “Bu katillerin en kısa sürede en büyük cezayı almasını sağlayın” demez misiniz? İçişleri Bakanı’nı arayıp “Bunların aileyi tehdit eden yakınlarını derhal tespit edip yakalayın, içeri atın” demez misiniz? Bunları deseniz, sadece bu olayı, aynı iktidarınızı tehdit eden CHP’ye yaptığınız gibi, aynı sizi “tehdit ettiğini” ileri sürdüğünüz Fatih Altaylı’ya yaptığınız gibi bir “örnek” olarak, “ibreti alem” olarak çözseniz, ki çözebilecek “kudretiniz” var, bu bile kamu vicdanını rahatlatır, bu yola girecek, girmiş tüm gençleri ikinci defa düşünmeye sevkeder ve mücadelenin başlangıcı için bir işaret fişeği olurdu. Niye böyle bir sorun Avrupa’da, ABD’de yok? Onları geçelim Suudi Arabistan’da, Dubai’de yok? Bu konu maalesef Erdoğan’ın önceliği değil.

GÖZLEM – Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın tahsis ilanına göre, kamu taşınmazları, Kamu Taşınmazları turizm amaçlı yatırım yapmak üzere bakanlık tarafından yerli ve yabancı girişimcilere tahsis edilecek. Girişimciler birden fazla taşınmaz için de başvuruda bulunabilecek. Görüşünüz?
K – Bu; iktidarın, kendini ait hissetmediği Türkiye Cumhuriyeti’nin “mal ve mülklerini” satarak, varlığının devamını sağlamak için “rant yaratmak ve bunu paylaştırmak” amacıyla yürüttüğü bir icraat. Bu arada da “tasarruf yaparak, israfı önleyerek, vergi istisnalarını kaldırarak” indirmeyi tercih etmediği büyük bütçe açığını, bu yolla “indirmeyi hedeflediği izlenimini” vermek istiyor.