ENGİN TATLIBAL
Bir girişim, ancak kurucusu işin ustasıyla sağlıklı büyüyebiliyor. Geleceğe dönük isabetli öngörüler, azimli çalışma ve vizyon da işin içine girdiğinde başarı kaçınılmaz oluyor. Hüseyin Beydemir’in 1985 yılında kurduğu Beydemir Sac Profil, tam da böyle bir firma. Hüseyin Bey’in sanayi atölyelerinde edindiği ustalık, girişimcilik ruhu ve gelecek vizyonuyla bütünleşiyor ve Beydemir bugün sektörünün öncüsü bir dünya markası haline geliyor. Beydemir Sac Profil Sanayi Genel Müdürü Seçil Beydemir Kaynak’a firmanın öyküsünü, sektörel sıkıntıları ve gelecek öngörülerini sorduk...
Çok uzun yıllardır sektörde olan Beydemir’i anlatmak isteseniz neler söylersiniz?
Beydemir’in bugününü anlatabilmem için önce Hüseyin Beydemir'i anlatmam gerekiyor. Hüseyin Beydemir, firmamızın temel taşıdır. 12-13 yaşlarındaykenara tatilinde sanayiye çırak olarak veriliyor ve dönemin en iyi ustalarının yanında işi öğreniyor. Para kazanmaya başlayınca, ailenin de ihtiyacı olduğu için orada kalıyor ve kalış o kalış. Çıraklık, kalfalık, ustalıkderken o işin özünü sac ustalarının, demir ustalarının yanında öğreniyor. Çok da sebatkar, kafası çalışan, vizyoner bir insan olarak alması gereken her şeyi fazlasıyla alıyor. Yıllar ilerleyince kendi işini kurma kararı alıyor ve yavaş ilerleyen ilk dönemin ardından İzmir'de ilk defa kumlama makinesini üretmeye başlıyor. Buradan hareketle sektörün İzmir’deki en büyük firması haline getiriyor Beydemir’i. Devamında demir palet ve kasa üretimi başlıyor. 90’lı yıllarda İzmir Fuarı’nda tanıştığı bir Fransız firma, bu palet ve kasalardan sipariş edince ilk ihracat gerçekleşiyor. İhracatla birlikte üretim hacmi ve sağladığımız istihdam genişliyor ve bugünlere kadar geliyoruz.
Günümüzde ihracatın üretiminizdeki oranı nedir?
Ağırlıklı olarak otomotiv sektörüne yönelik ekipmanlar ve iş güvenliği ekipmanları üretiyoruz ve üretimimizin yüzde 65 ila 70’ini ihraç ediyoruz. Ana pazarımızı Avrupa oluşturuyor. Bunun yanında iç pazarda da ihracat yapan firmalarla çalıştığımız için aslında yüzde 100 ihracat yaptığımızı söyleyebilirim. Yüzde 65-70 net direkt, yüzde 25-30 civarı endirekt diyebiliriz. Türkiye'deki bütün büyük otomotiv firmalarıyla, traktör firmalarıyla, döküm firmalarıyla uzun yıllardır çalışmaktayız.
Hammadde maliyetlerindeki artış ve kur düzeyi nedeniyle ihracatçılar zor günler geçiriyor. Siz firma olarak bu durumu ne derecede hissediyorsunuz?
Biz ithalat yapmıyoruz, hammaddemizi Türkiye'deki büyük üreticilerden alıyoruz. Ama en büyük ithalatçılardan alıyoruz. Bir de tabi Hüseyin Beydemir sektörde çok eski olduğu için, ikili ilişkilerimiz çok iyi hammaddecilerimizle. O yüzden de birçok firmaya göre daha uygun rakamlarda alım yapabilme şansına sahibiz. Ödeme vadelerimiz esnek. Hammadde ithalatına yönelik girişimlerimiz oldu, ancak Türkiye'den tedarik etmek daha uygun bir seçenek olarak belirdi.
Avrupa'dan gelen talepte yaşanan genel daralma sizi nasıl etkiledi?
Avrupa’dan gelen talepte geçmiş yıllara göre gerçekten de bir düşüş var. Ancak bizim Avrupa'dan ziyade, son bir buçuk yıldır en büyük sıkıntımızı Çin oluşturdu. Çin şu anda sektörde hepimizin ciddi bir rakibi. Bu noktadaki avantajları da lojistik maliyetlerinin düşük olması. Biz demonte olmayan, çok kütleli ürünler üretiyoruz. Doğal olarak lojistik kaleminde ciddi masrafımız oluyor ve bu da ürünün maliyetine ister istemez yansıyor. Çinli üreticiler ise son bir buçuk yıldır kendi hükümetlerinden çok ciddi bir lojistik maliyeti desteği almaya başladılar. Biz bir ürün için lojistik maliyetini hesaba katarak 80 Euro fiyat verirken, Çinli bir firma aynı ürün için 40 Euro fiyat verebiliyor. İnanması güç, ama durum bu. Aldıkları lojistik desteği ile, dünyanın öbür ucunda bizim yarı fiyatımız seviyesinde teklif veriyorlar. Benzen bir destek Türkiye’de uygulansa, bu rekabet dezavantajından kurtulur ve çok avantajlı bir duruma geliriz. Çünkü Avrupa için zaten coğrafi bir üstünlüğe sahibiz Çin karşısında. Ancak tabi ki bazı müşterilerimiz de bizim kalitemizden vazgeçemiyor.
Yeşil dönüşüm ve sürdürülebilirlik çalışmalarınız ne durumda?
Büyük alıcılarla ve özellikle Avrupa ile çalışırken bu konu çok daha önemli bir hale geldi. Son iki senedir karbon ayak izimizi ölçüyoruz ve raporluyoruz. İlgili ISO belgelerine 20 yılı aşkın süredir zaten sahibiz. Üretimde mevcut makinelerin yağları ve küçük çaplı boyahanemiz dışında çevreye zararlı herhangi bir kimyasal madde kullanmıyoruz. O noktada da çevreyi düşünerek yıllar önce sulu filtre sistemine geçtik. Boyahanemiz tüm teftişlerde onay ve takdir alıyor. Ayrıca GES yatırımımız üç yıl önce hayata geçirdik ve şu an aktif olarak kullanıyoruz. Çevre belgemizi de almak üzereyiz.
Çağımız belirsizlik çağı, ancak yine de sormak isterim; kısa ve orta vade hedef ve öngörüleriniz neler?
Tek kelimeyle ‘hayatta kalmak’ diyebilirim bu sorunuzun karşılığı olarak. Orta vadeyi bırakın, kısa vadede bile sanayici olarak önümüzü göremiyoruz. Sadece kendi firmamız için değil, sektörümüzün geneli için de şunu söyleyebilirim ki 2023’ten beri kar etmiyoruz. Sektör 2024'ü zararla kapattı ve 2025'te başa baş noktaya gelebilmeyi umuyoruz. Pandemi sonrası altın bir dönem yaşamıştık ve karlılıklar artmıştı; ancak devamında başlayan düşüş halen sürmekte. Çalışanlarımızı kaybetmemek, üretime ve ihracata devam edebilmek ilk önceliğimiz.
“Lojistik desteği alan Çinli firmalarla rekabet edemiyoruz”
Beydemir Sac Profil Sanayi Genel Müdürü Seçil Beydemir Kaynak, sektörde Çinli firmaların rekabette öne geçtiğini belirterek, “Çinli üreticiler kendi hükümetlerinden çok ciddi bir lojistik maliyeti desteği alıyorlar. Biz bir ürün için lojistik maliyetini hesaba katarak 80 Euro fiyat verirken, Çinli bir firma aynı ürün için 40 Euro fiyat verebiliyor” dedi
Paylaş: