Kudüs’te Mesih ile Mehdi savaşı
Kudüs’te Mesih ile Mehdi savaşı
Paylaş:
Gazze’de bombalanarak katledilen 50.000 insanın acısı; insanlığın basiretini bağladı, gözlerini kör etti, Gazze gerçeğini göremez hale getirdi. Gerçek şu; Gazze’de iki mezhep savaşıyor. Hristiyan Evangelistlerle, Müslüman Şii’ler savaşıyor. Konu; İsrail Güvenliği, Filistin Sorunu gibi jeopolitik isimler takılarak, mezhep savaşı gerçeğinden uzaklaştırılıyor.
Tarih pek çok din savaşı gördü, farklı dinler birbiriyle savaştı. Hristiyanlarla Müslümanlar 1196-1270 yılları arasında iki yüzyıl Kudüs için savaştı. Sonra Hristiyanlar kendi aralarında Katolik- Protestan diye ikiye ayrılıp, 1618-1648 yılları arasında otuz yıl savaştı, sekiz milyon Hristiyan öldü. Din savaşı örnekleri saymakla bitmez. Tarih boyunca dinler dinlerle, aynı dinin mezhepleri birbiriyle savaşıp durdu. Ama bugün Kudüs’ün etrafında, Gazze’de, Batı Şeria’da olduğu gibi iki ayrı dinin, iki ayrı mezhebi belki de ilk defa birbiriyle savaşıyor.
Gelin;Mesih ile Mehdi inançlarının Kudüs savaşlarına yakından bakalım.
Taraflardan biri olan Siyonistİsrail’in arkasında dünya emperyalizminin amiral gemisi ABD duruyor. ABD; ekonomik olarak dolarla, siyasi olarak da Evangelizm ile zaptedilmiş ve adeta bir Yahudi şirketi haline getirilmiş durumda. Evangelizm bir Hristiyan siyonizmidir. Yahudi teologlar tarafından dizayn edilmiş ve sürekli bir propaganda çarkı ile desteklenmektedir. Yüzü aşkın televizyon kanalı, 2000 radyo istasyonu ve 300.000 civarında din görevlisi tarafından desteklenen bu Yahudi kampanyası sonunda; 349 milyonluk ABD nüfusunun 85 milyonu Evangelist yapılmıştır. Trump’ı seçen bu Evangelist çoğunluktur. Trump’ın görevi ise ABD ulusal emperyalizmini canlandırarak Yahudi menfaatlerini korumak ve İsrail’i kayıtsız şartsız desteklemektir.
Evangelist Hristiyanlar; Hz. İsa’nın tekrar yeryüzüne geleceğine, Tanrı’nın krallığını kuracağına, ilahi adaleti sağlayıp, kötülükleri yok edeceğine, ancak Tanrı’nın seçilmiş halkı olan Yahudilerin büyük İsrail’i kurmasından sonra Hz. İsa’nın döneceğine inanırlar. Bu yüzden; büyük İsrail için Yahudiler savaşmak istemese bile, Evangelistler İsrail’i savaşa, ABD’yi ise kayıtsız şartsız İsrail savaşını desteklemeye zorlamaktadırlar. İşte bu yüzden İsrail’in katliamları devam etmekte, ABD ise bu katliam ve soykırımı kayıtsız şartsız desteklemektedir.
Savaşın diğer tarafı ise İran’ın Şii Mollaları yönetimindeki İran İslam Cumhuriyeti’dir. İran İslam Cumhuriyeti 1979’da Fransa’nın desteğiyle Şii Şeriat Devleti olarak kuruldu. Bu devlet ‘’Şii Hilali Stratejisi’’ ile İran, Irak, Suriye, Lübnan, Yemen, Suudi Arabistan ve körfezdeki 200 milyon Şii’yi bir araya getirmek ve Ortadoğu’da bir Şii Hegemonyası kurmak peşindedir. Bu strateji çerçevesinde Şii İran; Gazze’de Hamas’ı, Batı Şeria’da Hizbullah’ı örgütleyerek, İsrail’e ve ABD’ye karşı bir örtülü savaş gücü oluşturmuştur.
Şii Müslümanlar Mehdi’nin Hz. Ali’nin soyundan gelen 12. İmam olduğuna inanırlar. Şii inancına göre Mehdi(İmam Zaman); gizliliğe girmiştir ve bir gün zuhur edecek, dünyayı adaletle dolduracak, zulmü ortadan kaldıracak, insanları doğru yola sokacaktır. Böylece İslam’da altın çağ başlayacaktır. İşte Hizbullah’ın ve Hamas’ın direnişleri; gücünü bu Mehdi inancından almaktadır.
Görülüyor ki; Evangelistlerin İsrail’i desteklemesi, Şii Hizbullah ve ŞiileştirilmişHamas’ın farklı mezheplere ait olsalar da yeryüzüne adaletin gelmesini bekliyorlar. Bu adaleti Evangelistler ve Yahudiler Mesih’in, Şii’ler de Mehdi’nin getireceğine inanıyorlar ve onların bir an önce gelmesi için savaşıyorlar.
Yani başlıkta söylediğimiz gibi, Gazze ve Batı Şeria’daki savaşlar Mesih(Hz. İsa) ve 12. İmam Mehdi’nin adına yapılıyor. Her iki inancın ortak tarafı da Mesih’in ve Mehdi’nin Kudüs’e ineceğine inanmalarıdır. Şiiler Mehdi’nin dönüşünün Kudüs’e ve Mescid-i Aksa’ya olacağına ve hükümetini burada kuracağına, Evangelistler de Mesih’in Kudüs’e dönüş yapacağına ve Tanrı’nın krallığını burada kuracağına inanırlar. O yüzden her iki mezhepte Kudüs’ü terk etmek istemiyorlar, Mesih’i ya da Mehdi’yi karşılamak için Küdüs’te savaşıyorlar.
Ancak bu inanç temeline dayalı savaşların günümüzde bir başka gerçeği vardır. Savaşlar Emperyalizmin kasasıdır. Bu yüzden bugünün Emperyalist temelli dünyasının 2,5 trilyonluk bir savaş bütçesi vardır. Amerika’nın savaş bütçesi sadece 700 milyar dolardır. Emperyalist ülkeler hem savaşları fonlamakta, savaştırdıkları ülkeleri borçlandırmaktadırlar. Daha bugün Suudi Arabistan’da savaştırılan Ukrayna olmaksızın yapılan ABD-Rusya görüşmelerinde yıllardır savaşın bütün sıkıntılarını çeken Ukrayna halkına ABD’nin bugüne kadar yaptığı yardım 200 milyar dolar olmasına rağmen, 500 milyar dolarlık bir fatura çıkarılmıştır.
Gelelim Mesih adına savaşan İsrail ile Mehdi adına savaşan İran’ın savaşına. Bu savaş eşitsiz bir savaştır. Simetrik değil, asimetriktir. Nüfusu 10 milyon olan İsrail’in; Gayri Safi Milli Hasılası 500 milyar dolar, devlet bütçesi 200 milyar dolardır. Bütçesinde görünen savunma harcamaları 30 milyar dolardır. Ayrıca İsrail Savunma Sanayi; dünyaya önderlik edecek kadar bir teknolojik derinliğe sahiptir.
Böylesine güçlü bir İsrail’in ve onunla entegre olmuş bir ABD’nin karşısında İran’ın yürüttüğü savaş; son derece ‘’asimetrik’’ bir savaştır. İran’ın bu savaşı sürdürme şansı görülmemektedir. Bu günlerde ABD ve İsrail’in İran’a karşı takınacağı tavır Türkiye’nin politikalarını ve geleceğini çok yakından ilgilendirmektedir. Bu yüzden İran’ı ve İran’da olacakları yakından izlemek zorundayız.