Hayat hepimiz için sürpriz ve inanılmaz dönemeçlerle dolu. Trump, tarihi Beyaz Saray'ı otel lobisine çevirirken Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde (KKTC), 19 Ekim 2025'de, yapılan cumhurbaşkanlığı seçimini ortanın solu Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) lideri Tufan Erhürman, %62,76'lik bir oyla kazandı. Ersin Tatar ise % 35 oyla seçimi kaybetti. Sonuç Türkiye'deki beklentinin tam tersi oldu. Ersin Tatar, Türkiye ile uyumlu bir çalışma içinde olmuştu. Cumhurbaşkanlığı, KKTC'nde sembolik bir makam ancak toplumlararası görüşmelerde Kıbrıslı Türkleri temsil ettiği için aynı zamanda çok önemli. Erhürman da 2017'den bu yana yapılmayan toplumlararası müzakereleri yeniden canlandırmak istiyor. Seçime katılım oranının % 64 gibi yüksek bir rakam oluşunun nedeni de bu olmalı.
Okullarda başörtüsünün serbest bırakılması, tarikat ve cemaatlerin KKTC'nde faaliyetlerine izin verilmesi, Ersin Falyalı cinayeti gibi karanlık işlerin döndüğü bir zaman diliminde görev yapan Tatar zamanında Ada'nın Türk kesiminin mafya cennetine dönüşmesi, ekonomik sıkıntılar, kumarhane, fuhuş ve mafya düzeninin yaygınlaşması Tatar'ın kaybetme nedenleri arasında sayılabilir.
Tatar seçim öncesi iki devletli çözümü savunurken Erhürman seçimde federasyonu vurgulamasa da federasyondan yana olduklarını açıkladılar. Erhürman daha çok batıya yakın ve Ankara ile belli bir mesafenin korunmasından yana olmakla tanınmakta, Tatar ise Ankara çizgisinde olmakla bilinmekte. KKTC halkı da "Türkiyeli ve Kıbrıslı" tanımlaması gibi ayrımcılıkların karşısında. Ersin Tatar'ın seçim mitingleri ne kadar gösterişli ve Türk pop müziği ile zenginleştirilmişken Tufan Erhürman'ın mitinglerinin gösterişten uzak ve "Yiğidim Aslanım" gibi Livaneli şarkılarının dinlendiği toplantılarla yapıldı. Seçimler öncesi Türkiye'nin hataları oldu mu? Oldu tabii. Atanan büyükelçilerden birinin Ersin Falyalı ile iş ilişkisi içinde olduğu anlaşıldı ve büyükelçi bu görevden alelacele alındı. Tatar'a destek vermek amacı ile İçişleri eski Bakanlarından Süleyman Soylu başta olmak üzere AKP'li politikacılar Ada'ya gittiler. KKTC, Türkiye'de "kaçamak mekanı" olarak görüldü. Ankara, dindar gençlik yetiştirme planını burada da açılan kurslarla başlatmak istedi.
Tüm bunlar ve daha da fazlası seçimlerde Erhürman'ın kazanmasının yolunu açtı sayılır. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) tarafının İsrail'den göç alması, Doğu Akdenizdeki doğal gazda önemli rol oynaması, bu kesimdeki İngiliz ve ABD askeri üslerinin varlığı daha da önemlisi GKRY'nin AB üyesi olması KKTC'nin işinin kolay olmayacağının göstergeleri. Dışişleri Bakanlığına girdiğim 1978-80 döneminde KKTC'ndeki Büyükelçilik ekibinin ne kadar kuvvetli ve liyakatli diplomatlar olduklarını görmüştüm. Daha sonra Müsteşarımız olan rahmetli Büyükelçi Korkmaz Haktanır, Müsteşar Yardımcısı E. Büyükelçi Aydan Karahan, E. Büyükelçi Duray Polat, E.Büyükelçi Engin Türker ve E. Büyükelçi Selim Kuneralp'i burada anmadan geçemem. Rahmetli E.Büyükelçi İnal Batu ve rahmetli E. Büyükelçi Bedrettin Tunabaş ise katkılarını Merkezden sunan diplomatlardan oldular.
Kıbrıs Türk halkı Türkiye kaynaklı sıkıntılarını seçimlerde oyları ile gösterdiler. Türkiye'den en sert tepki, Cumhur İttifakının ortağı MHP lideri Devlet Bahçeli'den geldi.
Bahçeli kendisinin mi iktidar destekli mi olduğu bilinmeyen " KKTC 82 plakayı alıp Türkiye'ye katılmalı, seçimlere katılım az olduğu için iptal edilmeli" gibi tuhaf bir açıklamada bulundu.
Sonraki gelişmeleri ise hep birlikte izleyeceğiz.
Kraliçe Eugenie'nin Tacı:
KKTC seçimlerinden Paris'teki Louvre Müzesinin Apollon Salonunda bulunan Fransa Kraliyet mücevherlerinin çalınması ile gündeme gelen bir taç, Halid Ziya Uşaklıgil'in Saray ve Ötesi ( Saray ve Ötesi, Can yayınları 2019 İstanbul, İlk yayın 1940 yılında.) isimli anılarında yer alıyor. Halid Ziya Uşaklıgil'in eserlerini severim. Aslında Türk halkı onun yazdığı ve herkesi TV ekranına bağlayan Aşk-ı Memnu eserini dizi olarak seyretti.
Ben ise anılarını okudum. Gerçekçilik akımının Türkiye'deki öncüsü, Servet-i Fünun üyesi Halid Ziya Uşaklıgil'in torunu Emine Uşaklıgil ise yakın bir tanıdığım değerli bir gazeteci.
Fransa Kralı III. Napolyon ve eşi Kraliçe Eugenie Abdülaziz'i Paris'e resmi bir ziyaret için geldiğinde onu ağırlarlar. Birkaç yabancı dil bilen iyi eğitimli Abdülaziz, bu ağırlamadan çok memnun kalır. 1869'da Süveyş Kanalının açılışına giden Kraliçe Eugenie dönüş yolunda gemisi ile İstanbul'a uğrayıp Abdülaziz'i ziyaret etmek ister. Abdülaziz, Kraliçeyi Beylerbeyi Sarayında ağırlar. Dört gün denilen ziyaret bir aya çıkınca Sarayda rivayetler dolaşmaya başlar. Kraliçenin güzelliğinden etkilenen Abdülaziz, Kraliçeye olağanüstü bir ilgi göstermeye başlar. Valide Sultan filizlenen aşkı sona erdirmek için ziyaretin bitmesini ister.
Kraliçe Eugenie başında Fransa Krallığının Louvre'dan çalınan tacını Beylerbeyi Sarayında birkaç kez takar. Kraliçe, 1911 yılında tekrar
İstanbul'a gelerek Abdülaziz'in oğlu Şehzade Yusuf İzzettin ile görüşmek ister. Abdülaziz ise ölmüştür. Bu görüşme sağlanır. Bu ziyaretler ve görüşmeler konusunda muhakkak Osmanlı Arşivlerinde kayıtlar bulunmaktadır. İstanbul'daki Cervantes Enstitüsü Müdürünün bu konuda yakınlarda " Mavi Sütunlu Saray" isimli bir eseri olduğu açık kaynaklarda yazılı.
İstanbul'a da gelen taç 21 Ekim 2025'de Louvre Müzesi açıkken çalındı. Parçalara ayrılıp satılabileceği konusunda yabancı basında (Le Monde, Financial Times) haberler çıkmaya başladı bile. Kraliçe Eugenie'nin 94 yaşında İspanya'da vefat ettiği açık kaynaklarda yazılı.
Son sözler
Gazze için Şarm el Şeyh'de imzalanan Ateşkese rağmen İsrail'in ateş kesmemesi her şeyin bir film senaryosu olduğunun bir göstergesi sayılabilir. Trump'ın nadir toprak elementlerine sahip olma hırsı onun Avustralya ile 22 Ekim 2025 tarihinde anlaşma imzalamasını sağlarken sıranın Eskişehir'deki zengin kaynaklara ne zaman geleceğini düşündürüyor.
Azerbaycan'da İlham Aliyev'e karşı olası bir darbe girişimi Putin'in haber vermesi ile önlenirken Putin'li ve Trump'lı dünyanın nereye doğru gittiğini hep birlikte göreceğiz.
Öncelikli olarak kendi bahçemizi düzeltmemiz gerekiyor. Bağımsız yargının sağlanması şimdilik çok zor görünse de ekonomiye nefes aldırmak önceliklerden olmalı.
Bugün Avrupa'ya yapılan tekstil ihracatı bu sektördeki girdilerin aşırı pahalanması nedeniyle durmuş. Tekstil sanayisinin Mısır'a kaydığı belirtiliyor. Tarım ve sanayi sektörlerine teşvik ve destek şart. Trump'ın alacağı ekonomik önlemler sadece ABD'ni değil tüm ülkeleri yakından ilgilendirmekte.
KKTC'nin istikrara kavuşması bakımından seçimlerde Tufan Erhürman'ın kazanması olumlu oldu diyebiliriz. Ankara da bu seçimden ders almalı.
KKTC'de seçim Kraliçe Eugenie'nin tacı
KKTC'de seçim Kraliçe Eugenie'nin tacı
Paylaş: