İnsanlık tarihi boyunca bilgelik arayışı, daima kendini bilme ilkesiyle başlamıştır. Sokrates'in ünlü "Kendini bil" sözü, sadece felsefi bir öğüt değil, aynı zamanda sağlıklı bir yaşamın ve toplumsal düzenin temelini oluşturan evrensel bir düsturdur.
Peki, kendini bilmek nedir?
Yanıt şu;
Sadece güçlü yönlerimizin farkında olmakla kalmayıp, aynı zamanda zayıflıklarımızı, sınırlarımızı ve hatta haddimizi bilmektir…
Günümüz dünyasında maalesef ki başarıya giden yolda sadece hırslarımızın peşinden koşmamız gerektiği yönünde güçlü bir algı var. “Hayallerinin peşinden git”, “Sınırlarını zorla” gibi sloganlar bizi sürekli daha fazlasını istemeye teşvik ediyor. Ancak dikkat edilmesi gereken ise söz konusu hırsların bazen bizi gerçeklikten uzaklaştırabilmesidir…
Yeteneklerimizin ve kapasitemizin ötesine geçmeye çalıştığımızda, başarısızlık kaçınılmaz hale gelir ve bu durum hem bireysel hem de toplumsal düzeyde hayal kırıklığına yol açar…
Kendini bilen bir kişi, neyi yapabileceğini ve neyi yapamayacağını ayırt etme yeteneğine sahiptir. Örneğin, çok okunan ve de popüler bir yazar olmak isteyen biri, eğer dili kullanma konusunda doğal bir yeteneği yoksa ve bu alanda kendini geliştirmek için yeterli disipline sahip değilse boş hedef peşindedir… Elbette bu gerçek kişinin hayallerinden vazgeçmesi anlamına gelmez; tam tersine, becerilerini doğru bir şekilde değerlendirerek belki de daha iyi olduğu bir alana, örneğin eleştirel düşünme veya hikaye anlatma becerilerini kullanarak senaryo yazarlığına yönelebilir… Böylece hırs yanlış yönlendirilmiş bir enerji olmaktan çıkıp, doğru bir amaca hizmet eden yapıcı bir güce dönüşmüş olur…
Unutulmamalıdır ki, aslında yaptıklarımız, yapacaklarımızın da bir göstergesidir. Daha önce başardığımız işler, yeteneklerimizin ve potansiyelimizin en somut kanıtlarıdır. Eğer bir alanda defalarca başarısız olduysak ve bu başarısızlıklar beceri eksikliğinden kaynaklanıyorsa, hırsımıza kapılıp bu işte ısrarcı olmak, yeni ve kaçınılmaz hayal kırıklıklarına zemin hazırlar.
Haddini bilmek ise bu sürecin en kritik aşamasıdır. Had bilmek, küçümsemek veya pasif kalmak değildir; aksine, olgunluk ve gerçekçilik anlamını taşır…
Deneyimli bir cerrah kendi alanında ne kadar başarılı olursa olsun, bir uçağı güvenli bir şekilde uçurmak için gerekli bilgi ve beceriye sahip olmadığını bilir. Bu bilgi, onun yetkinlik sınırlarını kabul etmesini sağlar ve hayat kurtarma görevini başkasının yapması gerektiğini anlar. Bu örnek uzmanlık gerektiren her alanda geçerlidir.
Sonuç olarak, başarıya giden yolda sadece hırslarımızla değil, aynı zamanda bilgelikle, yani kendimizi bilerek hareket etmeliyiz. Gerçek başarı, kendimize ait yetenek ve sınırlarımızı dürüstçe kabul ettiğimizde, potansiyelimizi en verimli şekilde kullanabildiğimizde ortaya çıkar. Kendini bilmek, bireyin daha güçlü, daha gerçekçi ve nihayetinde daha başarılı ve de topluma daha faydalı olmasını sağlar…
O halde, belki de en büyük hırsımız, kim olduğumuzu ve ne yapabileceğimizi tam olarak anlamak olmalıdır. Kıssadan hisse bilmem anlatabildim mi?
Kişinin kendini bilmesi iyidir!
Kişinin kendini bilmesi iyidir!
Paylaş: