Ülkemiz; Cumhuriyet tarihinin, en sıkıntılı, en baskıcı, en karışık dönemini yaşamaktadır. Demokrasiden; insan haklarından; hukuk düzeninden, can ve mal güvenliğinden; Adil ve tarafsız yargıdan; Fikir, ifade, teşebbüs, inanç hürriyetlerinden; bahsetmek mümkün değildir. Tam anlamı ile kaos yaşanmaktadır. Yaşama enerjimiz tüketilmiştir.
-Tehditler, baskılar, iftiralar, yasaklamalar, tutuklamalar, hakaretler, acımasızlık, şiddet, polis şiddeti, tahammülsüzlük, despotizm, zirve yapmıştır. Sırf iktidar devam etsin, koltuk elden gitmesin diye (teröre taviz vermek dahil) her şey mubah sayılmaktadır. Hala, Gezi olayları ve FETÖ ihaneti istismar edilmektedir. 30 küsur yıl geçtiği halde, "diploma iptali" rezaletleri yaşanmaktadır. Muhalefetin, her sözü ve davranışı suç sayılmaktadır. Hapishaneler dolup taşmıştır. (300 bin kapasiteli; 405 cezaevinde, 392 bin kişi yatmaktadır. Sadece, son 6 ayda, 50 bin kişinin tutuklandığı ifade edilmektedir.) Ergenekon ve Balyoz faciaları tekrarlanmaktadır. En küçük tenkite bile tahammül edilmemektedir, suç sayılmaktadır. Ne idüğü belirsiz gizli tanık iftiraları mesnet yapılmaktadır. Parti Genel Başkanı, Belediye Başkanı, Genç, Öğrenci, masum demeden herkese şiddet uygulanmakta, tutuklanmaktadır. Bir "Torbadaki Turp" şantajı ve "Camide içki içindi" iftirası, sürdürülmektedir. (Ama, camide futbol oynayanlara, güreş edenlere, ses çıkarılmamaktadır.
-Terörle iltisaklı bahanesi ile, (başta belediye başkanları olmak üzere) çok sayıda tutuklama yapılmaktadır. Ama; kapalı kapılar ardında, Terörist Başı (şimdi "kurucu irade” sıfatı verildi) ile pazarlıklar yapılmaktadır. Suriye'de terör devletinin kurulmasına (ABD’nin baskı ve tehditleri; F-16 ve F-35 şantajları ile; S-400 bahanesi ile; ses çıkarılmamaktadır.) MHP Genel Başkanı, tehdit ve hakaretlere devam etmektedir. Muhalefet belediye başkanlarına, her türlü baskı ve engellemeler yapılmakta, devamlı davalar açılmaktadır. Ancak, iktidara mensup çok ciddi başkanların suç dosyaları, sümen altı edilmektedir.
-Nedir, bu RTÜK'ün acımasız, hukuksuz, tarafgir, partizanca, uygulamaları? Başkanın. muhalif sesleri kısma gayretleri? Anti-demokratik tavırları? (Bu arada partizanlık örneği TRT’nin Teşkilat dizisinin oyuncusu Aybüke Pusat’ın işine son verilmesini şiddetle kınıyorum.)
-Nedir, bu acımasızlığın, şiddetin, kinin, nefretin, hukuksuzluğun, kanunsuz uygulamaların sebebi? Sırf koltuk için, bu kadar zulüm yapılır mı? Ülke, böylesine kaosa, huzursuzluğa, yıkıntıya, sürüklenir mi? Canımız geleceğimiz gençlerimize bu kadar zulmedilir mi?
-Bay İçişleri Bakanı göreve ilk geldiğinizde, ilk icraatlarınıza bakarak ve Selefinizle mukayese ederek, lehinizde yazılar yazmıştım. Maalesef yanılmışım. Gençlerimize zulmetmeye, dövmeye, yerlerde sürüklemeye, yüzlerine gaz sıkmaya, mermi atmaya, soğuk havada ıslatmaya, coplamaya tutuklamaya, fişlemeye, ne hakkınız var? Vicdanınız hiç sızlamıyor mu? Sizlerin, evlatları, kardeşleri yok mu? Nasıl, bu kadar acımasız olabiliyorsunuz? Meydanları dolduran milyonların tümünü susturabilir, hapse atabilir misiniz? Nedir, bu polis şiddeti ve acımasızlığı? Kamu kaynakları ile beslediğiniz (okunmayan ve izlenmeyen) medyanın ve (kimi kadrolu, kimi kadrosuz) ak trollerinizin, yalan ve iftiraları ile gerçekleri değiştirebilir misiniz? Göbbels'in metotları ile, bugünün dünyasında başarılı olunabilir mi? Sosyal medyanın etkilerini yok edebilir misiniz?
-Bay Adalet Bakanı; Lütfen, toplumun tümünü, ahmak yerine koymayın. Halâ; "Yargı bağımsızdır. Kimse emir veremez. Kimse tehdit edemez" masalları anlatmayın. Yargıyı tamamen politize ettiniz, tek kişinin emrine verdiniz. Emredilenin dışında karar verenlerin, nasıl, hemen sürgün edildiklerini ve tenzil-i rütbeye maruz kaldıklarını görmüyor muyuz? Şu an, Anayasa dahil, tüm hukuk mevzuatını rafa kaldırmadınız mı? Tüm toplumu, susturmaya çalışmıyor musunuz? 12 Eylül'de bile bu kadar. baskı yaşanmamıştı. Gençlerimizin ve tüm toplumun, ADALET ve DEMOKRASİ istediğini görmüyor musunuz? Hatalarınızı niçin kabul etmiyorsunuz? Mülki amirlerin, tarafsız kalmasına, niçin izin vermiyorsunuz? Bakın; İmamoğlu'nun tutuklanması dahil, yaptığınız yanlışlar, ekonomiye ve sosyal yapıya, ne kadar büyük zararlar verdi? Umursamıyor musunuz? Dünyadaki en ümitsiz mutsuz gençlerin, ülkemizde olması, sizi üzmüyor mu? Sebepsiz yere, BERKAY denen genci bile tutuklamak, vicdanınızı sızlatmıyor mu? Allahtan korkmak, saraydan korkmaktan, daha mı önemsizdir? Gezi olaylarının büyümesinin sebebi de, bu anlayış- yandaş ve sert tutum olmuştu. Ortamı, siz gerdiniz, insanları çileden çıkardınız. (Lütfen yavrularımızı serbest bırakın) Kamu kaynaklarından beslenen yandaşlar, beşli çeteler, din baronları, medya, ihale aboneleri, çok maaşlılar dışında; herkes mutsuz ve ümitsizdir. Lütfen; hatalarınızdan dönün. Hukuk düzenini, adaleti, demokrasiyi, hoşgörü ortamını, tekrar gerçekleştiriniz. Bölünmemiz değil, birlik olmamız gerekiyor.
Not: Analara ve eşlere küfreden şerefsizlere lanet olsun.
Kantarın topuzu kaçtı
Kantarın topuzu kaçtı

Paylaş: