Judeo-Hristiyan medeniyet yaratılmış bir kelime. Tıp bilimindeki adı neologismus. Neologism denilen şey şizofreninin bir semptomudur. Kısaca insanlığın şu an yaşadığı şizofren durumu tıpçı gözü ile anlamaya çalışalım. İnsanlar kandırmaya ve kandırılmaya yatkın yaratıklar. Kendi kendilerine de yalan söylerler. Şöyle iyiyim, böyle medeniyim diye. Halbuki insan dediğin çok da zeki olmayan açgözlü bir varlık.
Bir şeyi kırk kez tekrarlarsan kendin de inanmaya başlarsın. Kırk bin kez tekrarlamaya gücün, yani basın yayın ve yandaşların var ise insanlığın bir kısmını da inandırırsın. Bunun ismine ideoloji diyorlar. Din de bir ideoloji. Hele hele bazılarını güzel seyahatler, hoş davetler ve bolca çıkar ile yemlersen.
Bilim insanına ayrı küçük çıkarlar sağlarsın, saftorikleri daha ucuza kapatırsın. Bir makam arabası insanın kendisini süpermen gibi hissetmesini sağlar. Veya uluslararası saygın diye yutturduğun bir mecmuada bir makale ve güvenli bir iş ile adam senin şarkını söylemeye başlar. Vasat bir iki bilim insanını alın bir kitabını veya bir makalesini cilalayın, bırakın insanlar onları tartışsınlar. Huntington’dan bahsediyorum. Karışık kafalar diğer karışık kafalar tarafından anında bilimin son noktası olarak algılansınlar.
Havuç olmadı ise biraz sopa göster hemen hizaya gelirler insanlar. Buyurun size AİPAC veya İsrail hikayesi. Birkaç suikast ve dünya hizaya gelsin.
Bir yalan dünyanın yarısına kadar gelir gerçek ayakkabılarını giyerken. Marco Rubio yeteneği ve zekası ile nasıl dışişleri bakanı olabilirdi? Veya Hegseth nasıl savunma, pardon savaş bakanı? Veya Lindsey Graham ile oturup felsefe veya dünya politikası konuşmak ister miydiniz? Bu insanlar ömürleri boyunca Judeo Hristiyan felsefesinin sağlam askerleri olarak kalacaklardır. Kendileri de söylediklerine inanıyorlardır muhtemelen. Tek tek yaşam öykülerini inceleyin. Sonra hüzün duymayın çözüm üretin ve John Mearsheimer, Jeffrey Sachs, Max Blumenthal ve Douglas Macgregor dinleyin. Sonuncusu micro dalga sosyetesi diyor ABD için ve ancak kafa duvara vurunca bunun yavaşça düzeleceğini.
Bir yanda Mamdani, Mikie Sherill diğer yanda Hegseth veya Marco Rubio. Yaşam öykülerini kıyaslayın. Gelecek iyi olacak merak etmeyin bu Judeo Hristiyan hastalığından insanlık silkinip kurtulacaktır.
Siz Newton’u incelerken İbn Haytam (Alhacen) unutmayın ve binominal nomenklatur deyince Linne (1758) derken Biruni’ye (973-1050) de bir göz atın yeter. Belki yakında bir Hintli veya Çinli düşünürün ismini de okuyacağız. Savaştan uzak durun yeter.
Judeo-Hristiyan medeniyet yalanı
Judeo-Hristiyan medeniyet yalanı
Paylaş: