Ekonomik Göstergeler
Dolar
29.84 ₺
Euro
32.45 ₺
GBP
1.124 ₺
JPY
7.842
Ana Sayfa
Gündem
Spor
Köşe Yazıları
Podcast

İntikam almak mı, bedel ödetmek mi?

Okuma Süresi: 3 Dakika
Toplam Okunma: hesaplanıyor...
İntikam almak mı, bedel ödetmek mi?
İntikam almak mı, bedel ödetmek mi?
Paylaş:
Küçük bir çocuğun, arkadaşının elinden oyuncağını çekip aldığını düşünün. Birkaç saniye içinde, söz konusu oyuncağın elinden geri alınıp kafasına bir darbe indirmek için kullanıldığına şahit olma ihtimali yüksektir. Çünkü karşısındaki de bir çocuktur ve hoşuna giden bir şeyden mahrum kalmanın hırsını karşı tarafın canını yakarak gidermeye çalışır. Muhtemelen onun canının yanmasından bir tür tatmin de elde eder, başka bir deyişle intikam alır.
İnsanlar olgunlaştıkça, birinden intikam almakla birine bedel ödetmek arasındaki ince çizgiyi fark etmeye başlarlar. Karşılıklı hesap sorarken, bunun duygusal rahatlama amacıyla mı, yoksa gelecekte karşılaşılabilecek sorunları önleme amacıyla mı yapıldığını ayırt ederler. 
Bir toplantı sırasında yöneticisi tarafından herkesin önünde aşağılanan bir çalışan, yöneticisinden intikam almak isterse onun itibarını sarsacak bir hata bulmaya çalışır. Bedel ödetmek isterse, bu davranışının kabul edilemez olduğunu açıkça dile getirerek saygı sınırlarını yeniden belirlemesini sağlamaya çalışır. İntikam almak duyguyla, bedel ödetmek akılla yol alır. 

Bedel ödetmek, bir davranışın ‘sonuçsuz kalmaması gerektiği’ inancını temel alır. Bu inanç, kimi zaman ilişkilerde sınırların yeniden belirlenmesi anlamına gelir. Geçmişe değil, geleceğe odaklanmayı gerektirir.  Kendinizi, yeni, değerli bir fikir bulmuş, bunu proje haline getirmiş ve büyük umutlarla yöneticisine sunmuş biri olarak hayal edin. Bir süre sonra yöneticinizin bunu üst yönetime kendi fikri olarak sunduğunu öğrendiniz. Ne hissedersiniz?
Bu noktada, ne hissettiğinizi tahmin etmek zor değildir. Ama bu hislerle ne yapacağınızı öngörmek zordur. Haksızlığa uğramışlık hissi genellikle çaresizlik, öfke ve hayal kırıklığının çeşitli kombinasyonlarını içerir. İş ortamında intikam alma isteği sadece çalışanlara değil, kurumun işleyişine de önemli ölçüde zarar verir. Çalışanların sessizce öç biriktirdiği bir ortam oluşmasını hiçbir yönetici istemez. Ancak intikamın istenmeyen bir şey olması, bedel ödetmeyi devre dışı bırakmayı gerektirmez. Tam aksine, ikisi arasındaki farkı daha iyi anlamaya teşvik eder.

Çalışma yaşamı, her zaman, her koşulda olmasa da çoğunlukla kişisel ve sosyal gelişim üzerinde de etkilidir. Olgun ilişkiler geliştirebilmek için fırsatlar sunar. İş ilişkilerinde taraflar, yaşanan haksızlıkları yok saymazlar ama duygularını karşıdakini değersizleştirmeden ifade edebilirler. İşyerinde olgun ilişkiler, uyum içinde olunan zamanlarda değil, çatışmaların, kızgınlıkların ve kırgınlıkların yaşandığı anlarda sınanırlar.
Her ilişkide iki tarafın da aynı derecede olgun davranmasını beklemek gerçekçi değildir. Olgun bir ilişki, her iki tarafın kusursuz olmasıyla değil, en az bir tarafın duygularını düzenleyip süreci şeffaflıkla yönetebilmesiyle de mümkün olabilir. Bu kişi, yaşanan haksızlığı açıkça dile getirerek hem kendi sınırlarını korur hem de karşı tarafa gelişme alanı tanır. Zamanla bu yaklaşım, diğer tarafın da savunmacı tepkiler yerine daha yapıcı bir tutum geliştirmesini teşvik edebilir. Yani bazen bir ilişkinin olgunlaşması, yalnızca bir tarafın kendi duygularını yönetme ve karşı tarafı bu yolda davet etme cesaretiyle başlar. İşyerinde bu cesareti her zaman yöneticiden beklemek doğru olmaz. Kimi zaman en kıdemsiz çalışan bile bu görevi üstlenebilir.

İster iş yaşamında olsun ister özel yaşamda olsun intikam, kişilerarası çekişmeleri körükler. Çekişmeli bir ilişki olgunlaşamaz. Bedel ödemek ise -bazen şaşırtıcı derecede- sınırların netleşmesini, karşılıklı saygının yeniden inşa edilmesini, ilişkide daha gerçekçi bir bakış açısı edinmeyi ve olgunlaşmayı mümkün kılar.